Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Ekrem Ergüder
Ekrem Ergüder

Türkiye’nin Geleceğine dair

Yeni yöneticilerin elbisesine bakarak geleceğe dönük tahminlerde bulunanlar bile var. Elbette bu medyatik süreci yadırgamıyorum. Komşu bir ülkede uzun yıllar süren, baskıya ve işkenceye dayalı bir dikta rejimi çökertildi. Suriye’de şimdi yeni devletin yapılanma süreci yaşanıyor. Tüm dünya, Baasçı rejimin katliamlarına, işkencelerine, uyuşturucu ticaretine ve baskıcı yöntemlerine dair kanıtlar ortaya çıktıkça yeni devleti kuranların yanında yer almaya başladı. Temennimiz kısa sürede eksiklerin giderilerek demokrasiye geçilmesi, eski rejimin komşu ülkeye kaybettirdiği zararların telafi edilmesi. Bunu en çok biz istiyoruz, çünkü zararı en çok paylaşan ülke biz olduk.

Suriye’de yaşanan son olaylardan sonra gördüğümüz, Türkiye’nin devlet olarak dünya siyasetinde attığı her adımı ideolojik veya partizanca yorumlama alışkanlığında olanlara söylenecek söz kalmadı. İdeolojilerin zihinlere kurduğu sanal gerçekliği aşmak kolay değil. Kimisi etnik, kimisi dinsel/mezhepsel saiklerle destekledikleri örgütsel yapılanmaların terör faaliyetlerini, demokratik güçlerin mücadelesi veya işçi sınıfının haklı mücadelesi şeklinde lanse ederek meşruiyet sağlamaya çalışıyorlar. Bu yapılanmalara bulaşmamış, ancak demokrasiyi kuralsızlık rejimi zanneden ve kaos kışkırtmalarının öncelikli hedefi haline gelen bir kitle de var. Türkiye Cumhuriyeti aleyhine olan her olayı, “yurtseverlik adına” alkışlıyorlar.

Çok uzak geçmişte değil, 2020’de yapılacak olimpiyatları Japonya’ya kaptırdığımız haberi bir gece vakti ajanslara düştüğünde, sosyal medyada sevinçlerini paylaşan böylesi “yurtseverler” görüp şaşırmıştım. Efendim, eğer olimpiyatları Türkiye düzenlerse iktidardaki parti için bir kazanım olacakmış, aman bunlar güçlenmesinler diyerek yurtseverlik yapıyorlarmış. Şimdi Suriye olayında yine benzer tavır. Türkiye’nin Türkiye dışındaki dostlarını, Türkiye’ye düşmanlık eden teröristleri binlerce tır dolusu silahla destekleyenlerin terminolojisiyle isimlendirip, dışlıyorlar. Ortadoğu’da farklı mezhepten halkları baskılayan örgütleri, demokratik mücadele veren güçler olarak tanımlıyor, ama söz Türkiye’yi dost bilenlere geldi mi terörist destekçisi Amerikan küreselcilerinin kullandığı sıfatları kullanmakta bir sakınca görmüyorlar. Mücahitler, bu ağızlarda cihatçı oluveriyor. Neyin ne olduğunu anlamadan, sırf particilik yaptığını zannederken, aslında kendi devletine muhalefet edenleri hiç saymıyorum bile.

Artık oradan buradan itelenmiş ideolojik tavırları, sadece emperyalizmin işine yarayan etnik/dinsel/mezhepsel ayrılıkları bir yana bırakıp, sanal gerçeklikten kurtulma zamanı. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devleti 2023’de zincirlerini kırdı, onun bunun ne dediğini umursamadan kendi yolunda ilerliyor. İktidarlar, partiler ve yöneticiler değişir, yerlerine başkaları gelir, aslolan Türkiye’nin çıkarlarıdır. İdeolojik veya herhangi bir saikle, başka devletlerin çıkarlarını kendi ülkelerine karşı savunur duruma düşenler durup iyi düşünmeliler.

Amerikan küreselcileri, Suriye’de şimdi sıranın kendi besledikleri PKK/PYD gibi terörist yapılanmaların yok edilmesine geldiğini görünce mezhepçi siyasetin düğmesine bastılar. Etnik kışkırtmalardan bir sonuç alamayınca, şimdi mezhep kartını oynayarak kendi beslemelerine karşı mücadele verecek cepheyi bölmeye ve zayıflatmaya çalışıyorlar. Başaramayacaklar.

Yine mi dış mihraklar diyerek dünya siyasetindeki gerçekleri göz ardı etmemizi isteyenler, merkezi bilmem hangi ülkede olan sosyal klüplerinde viskilerini yudumlarken, ülkenin yoksul çocuklarının birbiriyle çatışmasını istiyorlar. Eski günlere bir daha dönülmeyecek, çünkü Türkiye Cumhuriyeti kısa zamanda çok şey yaşadı, çok şey öğrendi. Bunun farkında olmayanlar, yakın zamanda fark eder hale gelecekler.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR