Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
İbrahim Ethem Gören
İbrahim Ethem Gören

Dr. Senad Hasanagić: Aliya özel bir liderdir – II

Hersek Nevada Kantonu Hukuk Müşaviri, mütfekkir, yazar Dr. Senad Hasanagić ile grçekleştirdiğimiz mülakatın ikinci bölümünde Aliya nın insani vasıflarına ve Osmanlı höşgörüsüne odaklanıyoruz…

Aliya merhum için ‘Özel insan’ vasfını kullanıyorsunuz. ‘Özel insan’ tabirini açar mısınız?&nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp

Böyle özel bir toprakta en zor zamanlarda çok özel insanlar lazım. Allah veriyor, Aliya İzetbegoviçi de verdi, milletin kurtulması için gereken özelikleri taşıyan, gereken bilgi sahibi olan lideri Bosna halkına bahşetti. Aliya kendi hikâyesini şöyle anlatır: ‘Asırlardır büyük sınırda, dünyaların kesişme noktasında yaşayan, aynı anda her ikisine de aidiyet hisseden, akıl ve düşünce olarak Batı, ruh ve duygu olarak Doğu halkının bir ferdi olarak doğdum. Bundan dolayı inancım odur ki İslam ve Müslümanlara hizmet ederken, aynı zamanda tüm sağduyulu insanların hizmetinde bulunuyorum.’&nbsp &nbsp &nbsp

Onun ne kadar büyük müslüman bir aydın olduğunu yazdığı eserler kanıtlıyor. Ancak, en zor zamanlarda bir milletin başında bulunursanız ve bu milleti çok zor, bazı uzmanlara göre imkansız olan bir mücadeleye çağırmak isterseniz o milleti çok iyi tanımanız lazım gelir. Milletin tarihi tecrübelerini, değer özeliklerini, zayıflıklarını, kusurlarını bilmek lazım gelir. Milletin en zor koşullar altında ne kadar dayanabileceğini çok doğru şekilde değerlendirebilmek lazım gelir. Aliya İzzetbegoviçin işte böyle bir yeteneği vardı. Bunun için Aliya özel bir insandır.&nbsp

`height=

Herkes anlayabilsin diye Aliya İzzetbegoviç`in İslami tarafını anlatmak için yerine getirdiği Allah ın emirlerininin (ayetlerinin) uzmanca olan derin ve geniş yorumları gerekmez. Aliya ya destek verenler arasında uzmanlar ve uzman olamayanlar var. Kur`an-ı Kerim ise herkes için indirildi: ‘O, sana Kitab ı indirendir. Onun (Kur an ın) bazı ayetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. (onların manasını sadece Allah bilir)’ ‘Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar&nbsp Allah ın hidayete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir.’&nbsp &nbsp &nbsp

Kul Aliya için neler söylemek istersiniz?

Aliya İzetbegoviçkesinlikle Kur an ı Kerim in hükümlerine uyan biriydi. Milletin tarihte Osmanlıların çekilmesinden sonra neler çektiğini, komümizmin nasıl neticeler bıraktığını biliyordu. Ancak, milleti siyasal şekilde organize etme, gereken mekanizmaları sağlama, mücadele, savaşa girme vb. gibi kararları Allah ın emirlerine ve yasaklarına bakarak yerine getirdi. Komünizm döneminde Boşnak milletine kendi dinini, tarihini, değerlerini unutmak gerektiğini söyleniyordu. Bu konuda Aliya şunları söylüyor: ‘Unutma hikâyesini 40 yıldır dillendiriyorduk. Şu filimi izliyorduk. Ve bunun neticesi neydi? Bunun arkasından ne geliyordu? Soykırım geldi. Kendi tarihimizi, kendi dinimizi, kendi ismimizi bile, az kaldı her şeyi unutmamız fayda getirmedi, yok olmaya mahk&ucirc m edildik.’&nbsp

Düşmanlardan daha iyi olmak&nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp

Müslüman lider olarak Aliya İzzetbegoviçbaşarı için her başarının Allah`ın iradesine bağlı olduğunun şuurundaydı. Tevekkül ve tedbir sahibiydi.&nbsp Kur`an-ı Kerim`de bizlere bildirilen Şuayb Aleyhisselâm`ın milletine yönelik ifade etiği ‘Başarım ancak Allah`ın yardımı iledir. Ben sadece O`na tevekkül ettim ve sadece O`na yöneliyorum.’ kutlu sözlerinin takipçisiydi.

İman ve aksiyon noktasında nasıl bir zattı?

Doğru yolda olmak için sadece iman yeterli değildi ona göre. İmanla birlikte salih amellerin işlenmesinin gerektiğini belirtirdi. Aliya ya göre hayır-hasenat işlerini fisebilillah yapmak önemlidir.&nbsp

‘Aliya iyilikte yarışan bir şahsiyetti.’

Ona göre bu, insan olma ve insan kalma davasının en mühim göstergelerinden biridir. Bu noktadan hareketle doğruyu ve hayırları&nbsp isterken niyetler de temiz olmalıdır. Bosna Hersek te birlikte yaşama kültürü hakimdir. Farklı dinlerin mensupları yüzyıllar boyunca Bosna Hersek te huzur iklimi içerisinde bir arada yaşamıştır.&nbsp &nbsp &nbsp ‘Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın.’&nbsp &nbsp &nbsp

Cennetmekân Alliya nın Miloşeviçve Tucman ile ayrışan yönlerini de teşrih masasına yatıralım…&nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp

Tabii ki… Aliya İzzetbegoviçkendi vizyonuyla ve iyi niyetiyle biiznillah kazandı. Onun Bosna Hersek te yapmak istediği ve yaptığı, Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloşeviçin, Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franyo Tucman ın ve onların dış destekçilerinin istediklerinden çok çok daha iyiydi. Miloşeviçve Tucman Bosna Hersek in parçalanmasını istiyordu. Bunun için de temiz! bölgeler oluşturmaya başladılar. Soykırıma ve etnik temizliğe kalkıştılar. Sayısız suçlar işlediler.&nbsp

‘O savunan bir adamdı.’

Aliya İzetbegoviçise birlik ve beraberlik istiyordu, Bosna Hersek in dağılmaması için elinden geleni yapıyordu.&nbsp Milleti ve devleti savunuyordu. O savunan bir adamdı. Demokratik, çok dinli ve çok uluslu, herkesin bütün haklarla ve tam hürriyetle yaşayabileceği bir devlet hayali vardı. Ve biiznillah bu hayali herşeye rağmen gerçek oldu.&nbsp

‘Savaş şartlarında da adaletten milim sapmadı.’

Aliya, savaş şartlarında da adaletten milim sapmadı. İbrahim Ethem Bey, malumunuz üzere doğru yolda olmak için Allah`ın emrettiği en önemli koşullardan biri adalettir. Bunun için Aliya şu mesajı verdi: ‘Öçistemeyin, adalet isteyin.’ Adaletli olmak ve toplumdaki zayıf gruplara yardımda bulunmak kesinlikle Aliya nın özelıklerinden&nbsp &nbsp &nbsp biriydi.&nbsp &nbsp &nbsp Bunun kanıtlarından biri de parti mensuplarını yanlış yaptıkları anda hemen uyarmasıdır: ‘Zaman zaman iktidarın yanlış kulanıldığına dair haberler geliyordu. Bazıları kendılerine ait olmayan şeylerı kapmak için konumlarını kulanıyordu. İktidar insanları şımartır. Bu şaşmaz kural. Bosna-Hersek te de açıkça işlemeye başladı. 6 Temmuz 1996 da SDA orgütlerine açık bir mektup gönderdim … Eğer bu şikayetlerde hakikat payı varsa &ndash ki öyle görünüyor, ne yazık ki büyük oranda doğru bunlar … Sizi meseleye özen göstermeye ve bu işlerdeki tayinlerde suiistimaleri engellemeye çağırıyorum. Kötü kararlar için kurallardan ve düzenlemelerden bahsetmeyin. Eğer kurallar adil ve doğru değilse, onları değiştirin… Her halükarda adaletsizliği yok etmek için bir şeyler yapın.’&nbsp &nbsp &nbsp

Bosna da savaş sonrasında sosyal hayatın normalleşmesine yönelik ne gibi düzenlemeler yapıldı?

Pek çok düzenleme yapıldı. Evvelemirde İzzetbegoviç, Allah`a inanan ve hesap gününde Allah`ın huzurunda hesap vereceğini bilen insan olduğu için savaş bitince, Bosna Hersek daha güvenli bir duruma gelince doğal olarak ihtiyarlık yaşında dünya işlerini azalttı ve daha çok iyilik yapmaya yöneldi.&nbsp Verdiği bir röportajda zor durumdaki mücahitlerin, Bosnalı savaşçıların ve diğerlerinin ailelerine yardım etmenin lüzumuna değindi ve gereğini bizzat takip etti.

Aliya nın hayır hasenat işlerinde kendine örnek aldığı kimler var?

Pek çok kişi vardır, lakin ben Orhan Gazi den bir misalle sorunuza cevap vermek isterim.

Tabii ki, buyurunuz Senad Bey…

Zaman geçiyor bu dünyada tarihi sahneler, durumlar ve koşullar değişiyor, insanlar arka arkaya bu sahnelere gelip gidiyorlar, ancak Allah ın kulları aynı çizgide olup aynı şeyleri istiyorlar ve yapıyorlar. Aliya bu noktada Orhan Gazi den bir misal veriyor. Şimdi Osmanlı Cihan Devleti nin kuruluş yıllarına, İznik e gidiyoruz. Orhan Gazi İznik te bir imaret yaptırıyor. Açılışında kendi elleriyle yemek dağıtıyor, çerağı bizzat kendi yakıyor.

Allah ın varlığına inanan Ehl-i Kitap arasında da herkese karşı iyilik yapmanın ne kadar önemli olduğunu bilenler vardır. Bunun bir örneğini BH Ordusu 4. Kolordusu nun güvenlik şefi &Scaron efkija Džiho nun lisanından bizzat dinledim. Şimdi savaş esnasında gerçekleşen bir gerçek olayı aktaracağım. BH Ordusu, Hersek te kontrol ettiği bölgede yanında para dolu çantasını taşıyan bir katolik papazı durduruyor. Pazaz, Mostar daki Bosna Hersek Ordusu nun 4. Kolordusu nun karargâhına götürülüyor.&nbsp Papaza, kendisinin cephe hatında Hırvat güçlerine teslim edileceği bilgisi veriliyor. Ü stelik, o gün Hırvat güçleri Bosna ordusuna yönelik şiddetli saldırılar yapıyor. Boşnaklar ve onların ordusu çok zor anlar yaşıyor. Papaz bu durumda kendisinin kesinlikle öldürüleceği zehabına kapılıyor. Komutan &Scaron efkija Džiho her yele rağme papaza Müslümanca yaklaşıyor ve vakt-i merhunu geldiğinde Hırvat tarafına iade ediyor. Bu sözler papazın dudaklarından dökülüyor: ‘Sizin bu savaşı keybetmeniz için hiçbir neden yok (kesinlikle bu savaşta galip olacaksınız manasında). İşte, ben ordunuz arasında idim, karargâhınızda idim, hiçbir küfür duymadım, bir kötülük yapıldığını görmedim, başıma da kötü bir şey gelmedi. Tanrı bunu görüyor.’&nbsp &nbsp &nbsp

Aliya İzzetbegoviçin devraldığı höşgörü ortamına dair neler söylemek istersiniz?&nbsp &nbsp &nbsp

İbrahim Ethem Bey. Allah (cc) ve O nun Resulu Muhammed Mustafa (sav) höşgörülü davranmayı emreder. Farklı dini ve etnik grupların beraber yaşadıkları topraklarda höşgörü en kıymetli değerdir. Çünkü höşgörünün olmaması geniş kitleler arasında kin ve nefret oluşturur, bu kin ve nefretten dolayı sık sık büyük sayıda insanlar öldürülür, sürgünler gerçekleşir, sayısız suçlar işlenir. Tarih bunu bir çok vesileyle tasdik etti. Aliya nın höşgörüsünün esası İslam medeniyetine yaslanır.’ Bu sözler Bilge Kral a aittir: ‘Bizim Bosna dediğimiz sadece Balkanlar daki toprağın bir parçası değil, bizim birçoğumuz için Bosna bir düşüncedir, farklı dinlere, milletlere, kültür&nbsp ve geleneklere ait olanların beraber yaşabilme inancıdır.&nbsp

Buradan, Osmanlı hoşgörüsüne gelelim… Bu konuda müstakil bir kitap da kaleme aldınız. Sizi dinliyoruz Senad Bey.

Osmanlı höşgörüsü hakkında çok eserler yazıldı, konuya kısaca değinelim. Kur an-ı Kerim`de emredilen hoşgörü, Efendimizin (sav) Medine Sözleşmesi`nde Yahudilere verdiği, Necran Hristiyanlarına, Sent Katarina Manastırı`na verdiği haklar, ta Fatih Sultan Mehmed Han`ın Bosnalı papazlara verdiği haklara kadar pek çok hukuk oluşturan belge/hüküm kaynağını İslam dininden alır.

`height=

İslam hoşgörüsü belgelerle sabittir, uygulamalarla sabittir. Osmanlılar İslam medeniyetinin ana umdelerinden biri olan hoşgörüyü spesifik koşullar altında yüzyıllar boyunca uyguladı.&nbsp Ancak, Osmanlıların önce Avrupadan, daha sonra da topyekün Balkan coğrafyasından çekilmesinden yıllar yıllar sonra aynı hoşgörü Bsna Hersek te neşvü neva buldu. Anladığınız üzere bizzat Aliya dan bahsediyorum İbrahim Ethem Bey. Devam edelim mi?

Lütfen…

Osmanlı Devleti nin bölgeden çekilmesiyle Bosna Hersek te ne hazindir ki İslam devleti dönemi de bitmiş oldu. Demek ki, devletin hukuk sisteminde uygulanan höşgörü artık benzer şekilde Bosna topraklarında uygulanamıyordu. Sultanın veya başka idarecilerin höşgörü belgelerini verme yetkileri de artık yoktu. Höşgörü Bosna Hersek teki müslüman Boşnak milletin toplumsal ziniyetinde kaldı ve yeni koşullara göre yapılandı.&nbsp Bunu anlatmak için bir kaçörnek vermek lazım.&nbsp &nbsp &nbsp

Buyurunuz…

Bosna Hersek ten Osmanlıların çekilmesiyle Katoliklerin çoğunlukta olduğu Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dönemi başladı. 19. yüzyılın ortalarından BH te, Belgrad da ve Zagrep te Sırp ve Hırvat mılliyetçiliği yayıldı. Sarayevo da 1914. yılında Sırp milliyetçi Gavrilo Princip Avusturyalı Arşidük Franc Ferdinand ı suikastta öldürdü. Zenica şehrinde Katolikler öçolarak Ortodokslara karşı saldırılara başladı. Zenicalı Boşnaklar, Ortodoksları korumak için nöbet tutmaya başladı. Bu arada Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı nı kaybetti. Bosna Hersek 1918 yılında Sırp kralın başında bulduğu Yugoslavya Kraliyeti nin idaresi altına geçti. Bu durumda Zenicalı Ortodokslar, Katoliklere saldırmaya başladı.&nbsp Boşnaklar ise bu durumda Katolikleri korumak için yine nöbetler organize etmeye başladı.&nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp

İkinci Dünya Savaşı nda Bağımsız Hırvatistan Devleti (NDH) Bosna Hersek te Sırp ahalisinin bir kısımını Jasenovac gibi esir kamplarda topladı, onları orada büyük ölçüde katletti. Aynı cinayetler çok sayıdaki şehirlerde ve köylerde de işlenmekteydi. Bosna Hersek te Sarajevo, Banja Luka, Mostar, Prijedor ve Bijeljina i Tuzla da Sırpları korumak amacıyla önde gelen Boşnaklar Bağımsız Hirvatistan Devleti nin zirvesine protesto rezolusyonları gönderdiler. Bir mektupta şöyle yazdılar: ‘Biz hiçbir zaman yörelerimizin bu şekilde idare edilmesini&nbsp beklemedik. Fırtınalı geçmişimizde biz asla, en zor durumlarda bile böyle şeyler yapmadık.’

Son savaşta Sırp ve Hırvat güçlerinin kontrol ettikleri topraklarda binden fazla cami ve mescit yakıldı yıkıldı. Bununla birlikte Aliya İzzetbegoviç`in ordusunun kontrol ettiği Sarajevo`da 200 metrekare bir alanda cami, kilise ve havra yan yana duruyordu, insanlar özgünce ibadetlerini yerine getiriyordu. Durum bugünde de dünden farklı değildir.

Yarın: Bosna sana emanet!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR