Mozaik sanatının tarihsel süreçte ilk örnekleri MÖ.4000 Mezopotamya’da Sümer ve Mısır sanatında ortaya çıkmıştır.
Mozaik sanatı, hazırlanan harç tabakası üzerine küçük kesilmiş taş parçalarının motif oluşturulmasıdır. Günümüzdeki kullanım alanı ve yüklenen anlamın çok ötesinde bir derinliğe sahiptir. Mozaik sanatı, karmaşık bir yapıya sahip olan insanın kendini ifade ettiği, varoluş mücadelesini barındıran taşlarla anlatılan bir hikâyedir. Kişisel bir el becerisi, uğraş olarak görülse de gerçekte mozaik toplumsallaşmanın izlerini taşır. Anadolu medeniyetin beşiği, uygarlıklar mozaiği sözleri dilimize pelesenk olmuştur.
İnsanın yapıp ettikleri, hayata sunduğu katkı, ailesinden başlamak üzere, yaşadığı çevre, coğrafya, sosyal, siyasi ve kültürel şartlar gibi çok yönlü etkilere verdiği bir tür tepkidir. Kendini ifade şekilleri de zaman ve mekânın ruhu, yaşam şartlarına göre vücut bulur.
Mezopotamya’da başlayan mozaik sanatı, Eski Yunan, Roma, Bizans gibi diğer medeniyetlere yayılmıştır. Antik Yunan dünyası mozaik sanatı tekniğini daha da geliştirmiştir. Antik Yunan kültür mirası üzerine konan Roma mozaiği kendi kültürüyle kaynaştırıp son şeklini vermiştir. Roma İmparatorluğunun yaşam sürdüğü coğrafyalara da bu kültür nakledilmiştir.
Kazlıçeşme Sanat binasının 2015-2018 yılları arasında geçirdiği restorasyon sırasında zeminde Geç Roma – Erken Bizans dönemine ait mozaik bulunuyor. Gün yüzüne çıkan mozaik İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğüne bildiriliyor. Yerinde koruma kararıyla üzeri camla kaplanıp, sergilenmeye uygun hale getiriliyor. Mozaik, İstanbul’da Sur dışında bulunan ilk örnek olduğu için önem arz ediyor.
Roma dönemi mozaikleri kullanılan parçaların boyutlarına, malzemesine ve geometrik düzenine göre opus tesselatum, opus vermiculatum, opus signium, opus sectile ve opus musivum olarak beş kategoriye ayrılır. Opus Tesselatum: Roma’da M. Ö. 2. Yüzyıldan itibaren düzgün kesilmiş renkli taşlar, mermer ve seramik tesseralar kullanılarak duvara ve zemine uygulanan mozaik yapma tekniğidir. Opus Tesselatum tekniği su geçirmez özelliğe sahip olduğu için genellikle Roma hamamlarında kullanılmıştır.
Zeytinburnu Mozaik Müzesi’ndeki motifler opus tessellatum tekniği ile yapılmıştır. Mozaik panonun merkezinde dalga ve örgü motifi bordürlü bir daire içine yerleştirilmiş sekiz köşeli ana motif göz doldurmaktadır. Yeşil, kahverengi, turuncu, mor renkler tercih edilmiş ve bir çiçek motifi oluşturulmuş. Kantharos, sarmaşık, lotus çiçeği, dört yapraklı çiçek bezemeleri ile düğüm motifleri ardından sekiz köşeli yıldız motiflerden oluşan başka bir kompozisyona geçiliyor. Mozaik panonun benzerleri, MS. 2. Yüzyıla ait Ulusal Roma Müzesi’nde sergilenen Tivoli’deki Hadrian Villası mozaikleri ve Knossos’taki Dionysos Villası mozaikleri içinde görülmektedir.
Zeytinburnu mozaiklerini kim neden, yaptırdı sorularının cevapları araştırılıyor. Gün yüzüne çıkan MS. 4. Yüzyıl ortası MS. 5. Yüzyıl başı aralığına tarihlenen mozaiklerle birlikte, bir tuğla örgü mezar, bir lahit, birkaç sikke, pişmiş toprak çanak çömlek parçaları bulunuyor. Lahitten iki, tuğla mezardan bir insan kemiği çıksa da diğer kemiklerin tamamen ufalandığı bilgisi veriliyor.
İnsanın anlam arayışı geçmişi, günceli belki de geleceği birlikte barındırıyor. Arkeolojik kalıntılar döneminin yerel yaşantısı, matematiği, kültürü hakkında bizlere kapılar açıyor. Her bir taş kişisel bir duygu, düşünüşün dokunuşundan, toplumsallaşmanın geçirdiği evreleri de bizlere fısıldıyor. Geçmişte çiçek motiflerinden av sahnelerine geçişin hikâyesini anlamak, güncelde yaşanan katliam, savaşların psikolojini tespit etmeye, geleceği ön görmeye destek olacak belki de.
Mozaik atlası sosyolojik kazanımlar üzerinde düşünmeye sevk edip, çevre ve dünya barışında payı olabilecek projeleri kucaklayan bir donanım ile esin veren işlerle ilham oluyor. Bu noktada Zeytinburnu Mozaik Müzesi ziyaret edilmeye, üzerinde düşünmeye değer bir değerimiz.