Bir aşhane açmak, günde 250 fakir kişiye bedava yemek yedirmek. Bu bir hayır işidir, (ihlâsla yapılması şartıyla) yapanları tebrik ederim ama bu hizmet zekât parasıyla yapılmaz. Zekâtlar Kur`ana, Sünnete, Şeriata, fıkha göre dağıtılmalıdır. Diğer hayır işleri ve hizmetler için zekât dışında para bulunmalıdır. Doğrusu budur.

İslam öğretilen ve öğrenilen bir dindir. Müslümana İslam doğru olarak öğretilmeli, Müslüman doğru dürüst öğrenmeli ve öğrendiklerini hayata uygulamalıdır.

İslamı iyi bilmeyen cahiller, yarımlar, onu halka ve gençliğe öğretemez. Nasıl öğretsin ki, kendisi iyi ve doğru şekilde bilmiyor.

Nazarî =teorik olarak biliyor ama bildiğini kendisi uygulamıyor. Bu kişi de dini öğretemez.

Sekülarizm din ile hayatı birbirinden ayırmak ve koparmaktır. Sekülarleşen bir İslam toplumu yıkılmaya mahkû mdur.

Müslümanlar Marksist olmaz. Sovyetler Birliğinin çökmesinden sonra Marksizmin beli kırılmıştır. Şimdi asıl büyük tehlike Feminizmdir, toplumun kadınlaştırılmasıdır, erkeklerin kadınlara, kadınların erkeklere benzetilmesidir. Fıtrata, Kur`ana, Sünnete, akl-ı selime, hikmete aykırı bu durum Müslüman toplumu yıkar.

Bize bir şey olmaz diyen akıllıya: Endülüs bizden fazla Müslümandı ama yıkıldı.

Diyanet İşleri Başkanlığına elli binden fazla kadın ilahiyatçı alınmış ve halen yoğun şekilde alınıyormuş. Bu Müslüman hanımların Şer`î tesettüre uymaları şarttır. Dö piyeslerle, tüniklerle, dikkat çeken rengârenk eşarplarla, modalarla tesettür olmaz. Katolik rahibelerinin bile uymaları mecburî kıyafet kuralları vardır.

Bir müftü efendinin ilahiyatçı kadın personele dair şikâyetlerini duydum. Çok haklıydı.

Diyanet kadınlaştırılmak isteniyor.

Müftülere bir değil, birkaçkadın yardımcı tayin etmek istiyorlarmış.

Namaz kılmayan biri hafız olabilir ama hamele-i Kur`an olamaz.

Sohbette beş kişi vardı. Nefis çay getirildi ama ağız tadıyla içilemedi. Çünkü oradakilerden biri gıybet etti. Gıybet edilince çay bozuldu, bulaşık suyu gibi oldu. Evet, gıybet kötü söz fitne fesat çayı bozar. Bana inanmayan Japon Emoto`nun kitabını okusun.

Ağzının tadını bilen, sağlığının kıymetini bilmeyen, devamlı olarak nefis yemekler ve tatlılar yiyen kimselere: İleride diyabet, kalp, karaciğer, gut hastası olur, bir sürü maraza yakalanır, pisboğazlığınızın cezasını çekersiniz.

Hep zenginler, tuzu kurularla olmaz. Sofralarımıza temiz pak fakirleri de çağıralım.

Madalyonun bir yüzünde günlük rutin hayat, sabah kahvaltısı, öğle yemeği, ikindi çayı ve pastası, akşam yemeği, iş, koşuşturma olsun ama öbür yüzünde ölüme hazırlık, büyük deprem, büyük savaş, yangınlar, âfetler, fitne fesat ile ilgili tedbirler, çareler yer alsın.

Evinde soba deliği ve bacası olmayanlara: Günün birinde bazı mücbir sebeplerden dolayı doğal gaz kesilirse ne yapacaksınız?

İslam ailesi Feminizmle, kadınlaştırma ile değil Kur`anın, Sünnetin, Şeriatın, hikmetin emirlerine ve tavsiyelerine uymakla sağlam tutulur.

Şaşkınların ömürleri şaşkınlıkla geçer.

Şekerim yüksek... Baklava getirdiler. Bir dilimini dörde böldüm, her parçayı uzun müddet çiğneyerek yedim, baklava çoğaldı.

Konyalı Müslümanlara: İslama, Kur`ana, Sünnete, Şeriata, hikmete aykırı günahları, münker işleri, gücünüzün yettiği kadar nehy etmezseniz sillelere, tokatlara hazır olunuz. Bu uyarım diğer Müslüman şehirler için de geçerlidir.

Türkiye`de bir tek İslam şehri kalmadı. Eski İslam şehirleri Müslüman şehir oldu. Onlar da hızla Müslümanlıktan uzaklaşıyor.

İslam başka şey, siyasal İslam başka şeydir. İslam bir vadide, siyasal İslam başka bir vadide.

Dünya ve insanlık tarih boyunca görülmemiş fitne ve fesatlarla çalkalanıyor. Bizi Allahtan başkası kurtaramaz. Kurtuluş için saydığım on bir vesileye tevessül edelim: 1. Tashih-i itikad... 2. Beş vakit namazı dosdoğru kılmak... 3. Farz namazları cemaatle kılmak... 4. Zekâtı dosdoğru vermek... 5. Ramazan orucunu tutmak... 7. Nefs-i emmaremizle büyük cihad etmek... 8. Ü mmet ve İmamet şuurunu sahip olmak... 9. Zamanın İmamına biat ve itaat etmek... 9. İslam ahlakı ile ahlaklı olmak... 10. Mü`minleri sevmek... 11. Hayır hasenat yapmak, salih işler işlemek.

Bunca fitne fesat, nifak şikak, tuğyan isyan, azgınlık varken, kendini iyi sanan o Müslümanda hiçbir üzüntü, endişe, keder yoktu.

Helal haram ayırımı yapmadan, korkunçbir hırsla para, mal, zenginlik peşinde koşan o çılgın rantçı saldırgan kuduz köpekten bin kere tehlikelidir.

Macera böyledir: Haram servetleri yığarlar yığarlar, sonra ansızın ölüm gelir, mallar mirasçılara kalır, bizimki iki metrelik bir çukura gömülür. Eski bir hikâyedir bu.

Mürşid-i kâmil, mükemmel ve mükemmil bir Müslümandır.

Herkes Nurcu veya Nakşî olamaz. Bütün Müslümanları kendi meşrebleri içine sokmak için çırpınanlar didinenler hatâ ediyor. Nurcu Nakşî şucubucu ocu olmak bir nasip meselesidir. Önemli olan bunların hepsinin İslam Kur`an Sünnet Şeriat ittihad uhuvvet meveddet ihlâs, taqva dairesi içinde bulunmalarıdır.

İmanı olmayan bir insanı Müslüman yapmak için çalışmak, bir Müslümanı şu veya bu tarikata sokmak için çalışmaktan evladır.