YILDIRIM Beyazıt Ü niversitesi Öğretim Ü yeleri Prof. Dr. Remzi Yıldırım ve Prof. Dr. Mete Gündoğan tarafından 'Journal of Turkish Operations Management' dergisinin Haziran 2019 tarihli sayısında bilimsel 'Model Taban Mühendisiğinin, (2n+1) Geometrik Oran Modeli İle Türkiye`nin 2050 Hedefleri İçin Yüksek Öğretiminin Optimize Edilmesi' başlıklı makalede özellikle Model Taban Mühendisliği (MTM) (Model Based Engineering, MBE) temelli olarak (2n+1) geometrik oran modeli geliştirilmiştir. Geliştirilen modelin Türkiye`nin 2050 hedefleri için uygulaması yapılmıştır. Bu modelde yüksek öğretim sistemi bütüncül olarak analiz edilmiştir. Model planlamasını yapan ülkelerde 35 yıl içerisinde yüzde 80 başarıya ulaşmaktadır. Nüfustaki değişim dikkate alınır ise yüzde 100 hedefe 35-50 yıl arasında ulaşılmaktadır. Türkiye`deki şimdiki yüksek öğretim modeline göre, toplam nüfusun yüzde 30 üniversite ve yüzde 70 lise mezunu üzerine kurulmuş sistemdir. Cumhuriyetin 96 yıllık süresinde nüfusun ancak yüzde 11`i üniversite mezunudur. Bu modele göre ise, toplam nüfusun üniversite yüzde 70 ve lise mezunu yüzde 30`u hedeflenmektedir.
Ü lkelerin geleceklerini hesaplamak!
Makalede önerilen modelin temel felsefesi şöyle sıralanmaktadır:
1. Kritik ölçek ekonomisi büyüklüğü,
2. Kritik ölçek nüfus büyüklüğü,
3. İyi yetişmiş ölçek nüfus oranı,
4. Ölçek büyüklüğünde kritik teknoloji üretimi, temel alınarak yapılan çalışmadır.
Ü lkelerin gelecekleri, sahip oldukları nüfus büyüklüğüne değil var olan gençnesilleri nasıl şekillendirdiklerine bağlıdır. Eğer bu şekillendirmenin bir hedefi var ise çok verimli sonuçlar elde edilir. Türkiye`deki nüfus/üniversite oranı 455 bin kişiye bir üniversite düşmektedir. 2050 yılına kadar üniversite planlaması yapılırken önce 200 bin ve 100 bin kişi daha sonrası için ise 50 bin ve 25 bin kişilik nüfusa göre yeni üniversiteler kurulmalıdır. Yeni üniversite sayıları da oransal olarak düzenli olarak artırılmalı ve öğretim üyesi planlaması da yapılmalıdır. 2050 sonrası ise üniversitelerin orta yaş ve 50 yaş sonrası için yetişkinler için ömür boyu öğrenme teknik programlarını oluşturmak zorundalardır. Çünkü değişen meslekler ve yeni ortaya çıkacak meslekler için üniversiteler öncülük ederek iki yıllık tamamlama programları ile telafi etmek zorundadırlar.
İnsan kaynağı sorunu!
Türkiye II. Dünya savaşına girmediği halde kalkınamadık. Almanya II. Dünya savaşına girdi ama kalkındı. Türkiye`nin hala yetişmiş insan kaynağı sorunu vardır. Türkiye`yi yönetenlerin 96 yıldır önceliği iyi yetiştirilmiş insan kaynağı yetiştirmek olmamıştır. Ü niversitelerden sadece devlet memuru yetişsin düşüncesi hakim olmuştur. Bu nedenle de kalkınamıyoruz, gelişemiyoruz, yüksek teknolojiyi kendimiz üretemiyoruz.
Türkiye`nin 2018`e göre yüksek öğretimdeki tüm öğrenci dağılımı görülmektedir. Özellikle yüksek lisans ve doktoran öğrenci sayısı çok yetersizdir. Bu duruma bir nitelik ve nicelik ilave edilirse niçin insan kayna sıkıntısı çektiğimiz sorusun cevabı bulunacaktır.
YÖK 2018 verilerinden üretilmiş yüksek öğretim öğrenci dağılımı. ( T: Toplam: (lisans +önlisans) öğrenci sayısı=7.010.598, TT: Yüksek öğretimdeki toplam öğrenci sayısı =7.560.371)
Dünyadaki tüm ülkelerin üst yöneticileri, ülkelerinin bekaları için aşağıdaki soruları kendilerine sormalıdırlar. Bunlar
1.Nüfusun çok büyük olması ne kadar önemlidir?
2.Ü lkenin coğrafi yüzölçümünün büyük olması, büyük ülke anlamına gelir mi?
3.Ölçek büyüklüğünde iyi öğretim görmüş nüfus ne kadar önemlidir?
4.Ölçek büyüklüğünde sektörel olarak kritik yüksek teknolojiyi üreten nüfus oranı ne kadar önemlidir?
5.Ü lke için AR-GE nüfus oranı ne olmalıdır?
Ü lkeleri yönetenler bu durumları dikkate alarak yüksek öğretimde gerçekçi planlamalar yapmak zorundadırlar. Aksi takdirde ülkelerin gelecekleri yoktur.
Türkiye nin coğrafi haritasi dikkate alınarak 'Bilim şehirleri ve bölgesel araştırma merkezleri' önerilmektedir. Türkiye`nin sürdürülebilir kalkınması ve gelişmesi içinde 10 bölgeye ayrılmış olup ve ülkenin kendi kaynaklarına bağlı olarak Dünyada rekabet edebilecek sektörleri: 1.Elektronik-güvenlik, 2.Haberleşme, 3.Savunma, 4.Sağlık-tıp-ilaç, 5.Gıda-tarım-orman ve hayvancılık, 6.Yazılım, 7.Enerji için temel araştırma bilim şehirleri kurulması, 14 yerel kaynakların endüstriyel ürüne çevirecek teknoloji araştırma dönüştürme teknoloji enstitülerinin kurulması ve 7 adet teknoloji araştırma ve geliştirme merkezlerin kurulması önerilmektedir. Bu merkezlerin hepsinin de bölgedeki üniversiteler ile beraber çalışması da önerilmektedir.
Bölgesel ve kuluçka üniversiteleri!
Bölgesel yapılandırma şunlardır:
1.Araştırma ve Teknoloji üniversiteleri (1.altıgen): Bu teknoloji üniversiteleri bölgesel üniversitelerdir. Kendi bölgesinin en gelişmiş teknoloji merkezleridir. Bölgesinin her türlü doğal zenginliklerini endüstriyel ürüne çevirecek araştırma merkezleridir.
2. Bilim Şehirleri (2. oval): Bilim şehirleri Orta Anadolu kuşak eksenli Anadolu`yu doğudan-batıdan kapsayan kuşak yada eksen bilim şehirleridir. Bu şehirler öncelikli alanlara göre her türlü teknolojinin araştırıldığı merkezlerdir. Bu teknoloji merkezlerinde doktoralı 10 bin nitelikli araştırmacı, 100 bin öğrenci, 10 bin teknisyen çalışacak ve en az 500 bin kişinin yaşayacağı alanlara sahip olmalıdır. Bu merkezlerin en önemli görevi de doktoralı insan kaynaklarını artırmak için geçici merkez olarak kullanılmasıdır. Buradaki çalışanların en üst yönetici ve sekreter memurlar dışında kimse kadrolu çalışmamalıdır. Ayrıca burada çalışanlar özel durumlar dışında kendi maaşlarını projelerden kendileri kazanmalıdırlar. Orta kuşak üzerindeki bilim şehirlerin doğudan-batı doğrultusun da çok geniş karayolu ve hızlı tren demir yolları ile destek verilmeli ve donatılmalıdır.
3. Endüstriyel Teknoloji (3.yıldız) geliştirme merkezleri: Bu merkezlerde ise ilaveten özel sektörün araştırma merkezleri de dahil edilmiştir. Bunlar isterlerse kaynakları kendilerinden olmak üzere her türlü araştırmayı yapabilmelidirler. Bu üçmerkezlere bağlı bölgedeki üniversiteler ile iş birliği şeklinde çalışmalıdırlar.
Mevcut öğretim üyesi eksikliğini gidermek için acil çözüm kuluçka üniversite önerisi getirilmiştir. Kuluçka üniversiteler, öğretim üyelerinin yoğun olduğu illerdeki üniversitelerin öğretim üyesi kadrolarını daha fazla genişletmek buna karşılık alt yapılarını da güçlendirerek yüksek lisans ve doktora öğrencisi yetiştirmek için kuluçka üniversiteleri oluşturmaktır. Böylece var olan üniversitelerin eksik öğretim üyesini hızla tamamlamaktır. Sonra da eksik öğretim üyesi ve alt yapısı tamamlanmış olan üniversitelere göndermek ve yeni üniversiteler açılacak üniversitelere öğretim üyesi ve araştırmacı yetiştirmektir. Bu acil çözüm süreci için geçerlidir. Daha sonrası için ise, niteliği ve niceliği yüksek araştırmalar yapmak ve araştırmacı yetiştirmek için kuluçka üniversiteleri teşkil etmektir. Bunlar için de öncelikli alanlar belirlenerek merkez eksen laboratuvarlarında bunları yapmaktır. Türkiye`deki üniversitelerin en büyük sorunu öğretim üyesi ve alt yapı ve araştırma laboratuvar sorunudur. Laboratuvar sorunu, eğer yeterli ödenek ayrılır ise para ile kısa zamanda çözülecek sorundur. Esas önemli olan insan kaynağı sorunudur. Özellikle son 20 yılda kurulan üniversitelerdeki ve bazı bölgelerdeki öğretim üyesi eksikliği sorunudur. Bu insan kaynakları sorunu kısa zamanda çözülecek sorun değildir. Sistematik planlama ile yıllar içerisinde çözülecek sorundur. Öncelikler belirlenerek 4-5 yıl içerisinde öğretim üyesi sorunu hafifletilebilir.
Ü niversite reformu!
Türkiye`de ciddi bir üniversite reformuna ihtiyaçvardır. Bunların en başında
1.Merkez şehir nüfusu bir milyondan az olan tüm illerdeki üniversiteler merkez de tek kampus içerisine alınmalıdır.
2.Meslek yüksek okulları tüm teknik programları gözden geçirilerek öncelikli alanlar güncellenmelidir.
3. Kampus içerisinde lisans ve önlisans öğrencilerinin kullanacağı ortak merkez laboratuvarlar kurulmalıdır.
4.Doktora ve yüksek lisans öğrencilerinin kullanacağı ortak merkez laboratuvarlar kurulmalıdır.
Bu planlamanın temel amacı, lise mezunlarının büyük kısmını üniversiteye girmesinin yolunu açmak ve sonrada eleme temelinde yükselmesini sağlamaktır. Böylece yetenekleri yüksek ve zeki olan öğrencileri ortaya çıkarmaktır. Ü lkedeki toplam nüfusun yüzde 70 üniversite ve yüzde 30 lise mezunun yapmaktır. Mevcut sisteme göre ise yüzde 30 üniversite ve yüzde 70 lise mezunu olmaktadır. Modelin sonucunda, lisans mezunu olan öğrencilerin toplamının yüzde 25 iyi bir şekilde yetiştirilmesi gerekir.
Yeni model!
(2N+1) modelinde mezunlar arasındaki oranlar. Hedeflenen maksimum yüksek öğretimli nüfus oranları:
(2N+1) modelinde maksimum yüksek öğretim hedefleri
Türkiye`de toplam nüfus içerisinde 1,24/1000 doktoralı kişi vardır. Bu sayısal oranın yüzde 4,565 olması amaçedinilmelidir. Öğrenim çağındaki öğrencilerin yüzde 80 meslek sahibi olacak şekilde yetiştirilmelidir. Diğer yüzde 20 kesim ise çok iyi öğrenim verilerek yüksek lisans, doktora ve doktora sonrası çalışmalar için bilim adamı, üst seviye yönetici ve planlayıcı olacak şekilde yetiştirilmelidir.
Bu modelleme sisteminde yüzde 80 hedefe ulaşılması için 35 yıl ve yüzde 100 hedefe ise 35-50 arasında ulaşılmaktadır. Eğer planlanan hedeflere çok hızlı ulaşılmak isteniyor ise yapılacak tek şey yurt dışından doktoralı uzmanları getirtip çalıştırmaktır. Ayrıca modelin esnek yapısı ile ülkelerin kalkınma aşamalarına bağlı olarak ihtiyaçlar doğrultusunda yeni düzenlemelere de fırsat vermektedir.
Milletlerin ve devletlerin büyüklükleri, güçleri ve gelecekleri sahip oldukların iyi yetiştirilmiş insan kaynakları ile sınırlıdır. Böylesine önemli makaleden dolayı Profesör Yıldırım ve Profesör Gündoğan`ı tebrik ediyor ve yetkililere arz ediyorum.