İşte gazeteci Kemal Öztürk’ün kişisel blog sayfasında yayınladığı “Pınarın gözesi varken altından su içilmez” başlıklı o yazı:
“Devlet Bahçeli ile çeşitli vesilelerle konuştum ama MHP Genel Merkezi’ne bugüne kadar hiç gelmemiştim. Girişinden itibaren sade hali dikkatimi çekti. Bir de çalışanların bir kısmının bıyıkları!
Daha kalabalık bir genel merkez bekliyordum ayrıca ama oldukça sakindi.
Devlet Bahçeli herkesçe bilinen nezaketi ile odasında kabul etti beni. Masasının üstü dosyalar, arkası her birinin eminim hikayesi olan eşyalar, sembollerle doluydu.
Oldukça ilgili bakışlar, dikkatli dinlemeler ve konuştuklarıma karşılık veren sözlerle geçti sohbetimiz.
Dışarından sert, yüksek perdeden konuşan, az gülen bir profil çizse de; samimi, ince mizah anlayışı ile birebir iletişiminin tam tersi olduğunu söylemeliyim.
PINARIN GÖZESİ
Bahçeli’nin ünlü konuşma metinlerinde kullandığı ata sözleri, özdeyişler, kafiyeli vurgular herkesin dikkatini çeker.
Kürt meselesine dair konuşmaya başladığımızda söylediği özdeyiş de bunlardan biriydi. Bir süredir Türkiye’de herkesi şaşırtan çıkışının nedenlerini ve süreci anlatırken bu özdeyişi kullandı:
“Güzel bir söz var, ‘pınarın gözesi varken altından su içilmez’. Terör örgütünden kurtulmak istiyorsak, işin kaynağına ulaşmak ve orada bu sorunu çözmek gerekir. PKK’nın kurucusu İmralı’daki isimse onun bu sorunu çözmesi için bir fırsat verilmesi gerekir. Yoksa kaynağın haricindeki aktörlerle uğraşarak sorunu çözemeyiz diye düşünüyorum.”
Bahçeli’nin ezber bozan açıklamalarının örgüt içinde ciddi bir çatlağa, kafa karışıklığına ve şaşkınlığa neden olduğu yapılan açıklamalardan anlaşılıyor.
Fakat bu açıklamalar ve ortaya çıkan yeni durum Suriye’deki devrimden sonra başka bir önem daha kazandı. Zira şu anda Suriye’deki en ciddi problemlerden biri PYD/PKK’nın geleceği.
Bu nedenle Suriye’deki gelişmeleri ve sahadaki izlenimlerimi harita üzerine aktardım kendisine. Türkiye’de Kürt sorunun çözümüne dair atılacak bir adımın Suriye, Irak hatta İran’daki Kürt meselesini de doğrudan etkileyeceği kanaatlerimi ilettim.
ÖRGÜTÜN KENDİNİ FESH EDİP SİLAH BIRAKMASI GEREK
Bahçeli: “27 Kasım 1978’de PKK’nın Kuruluş Bildirgesi’nde yer alan Kürdistan’ın kurulması maddesinin artık geçerliliğinin kalmadığını terörist başının çıkıp açıklaması gerek. O nedenle konuşması lazım dedim. DEM Partisi pınarın gözesi ile görüşsün, bu iki nokta arasındaki bir doğru iletişim demektir. Araya başka noktalar girerse eğri olur. Sonra da silahların bırakıldığını ve örgütün feshedildiğini duyursun örgütün kurucusu. DEM siyaset yapacaksa bu şekilde, yeni bir durum ile yapmalı. Benim söylediğim budur.”
SURİYE İÇİN CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ ÖNERİSİ
Suriye’deki gelişmeleri çok yakından takip ettiğini gördüm Bahçeli’nin. Özellikle Türkiye’deki yeni Anayasa çalışmaları için masasındaki dosyaları gösterdi. Şu anda yeni Anayasa çalışmalarının yapıldığı Suriye’nin yeni yönetimi için görüşlerini açıkladı:
“Bakınız 100 ülkenin Anayasa’sındaki ilk üç maddeyi inceledim. Bu gördüğünüz Lübnan Anayasası. Giriş maddelerini okuduğumda oldukça önemli ilkelerin var olduğunu gördüm. Suriye yeni Anayasa yapacaksa Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı sisteminin en uygun sistem olduğunu düşünüyorum. Orada çok çeşitli etnik, dini ve inanç gurupları var. Tüm bunların parlamentoda temsil edilmesi hayati önem taşıyor. Hepsinin parti kurabilmesi, hepsinin seçimlere katılabilmesi gerekir. Aldığı oy oranınca parlamentoda yer almaları toplumsal barışa katkı sağlar. Diğer türlü zaten çok sıkıntı çeken Suriye’nin yeni kargaşalara girmesine neden olabilir. Hatta birilerinin kurduğu partiye ‘Yeni Hayat Partisi’ adını vermesini çok isterim.”
ZAZA TESPİHİ
Devlet Bahçeli ile Suriye ve Kürt soruna dair bir saate yakın görüştük. Her iki konuda da önümüzdeki günlerde görüşlerini açıklamaya devam edeceğini ve yeni sürprizler yapacağını fark ettim.
Kendisinin tespih merakını bildiğim için küçük bir hediye götürdüm. Kürt sorunuyla ilgilenirken bir Zaza tespihinin ilgisini çekeceğini düşünmüştüm.
Tespihi kutusundan çıkartır çıkartmaz hemen başladı tespihin özelliklerini anlatmaya.
“Zaza tespihi getirdiniz demek. Bunlar 11 taneli olur. Çekmesi güzeldir.” dedi ve cebinden başka renkte bir Zaza tespihi çıkarttı. “Bu da Zaza tespihi. Kravatımın rengine göre tespih seçiyorum. Bu mavi renkli. Kırmızı renkli kravat taktığımda sizin tespihi alacağım yanıma.”
Doğrusu Zaza tespihine bu kadar aşina olmasına şaşırdım. Sonra getirdiğim tespihle poz verdi ve beraber fotoğraf çektirip ayrıldık.
TARİHİ MOMENTUM OLUŞTU FIRSAT KAÇMAMALI
Suriye’deki rejimin bu kadar hızlı düşmesine neden olan tarihi bir momentum var. Hizbullah, İran, Rusya, Esed rejimi aynı zaman diliminde güç kaybetti ve sahada birden büyük bir boşluk oluştu. Bu boşluğu Türkiye çok iyi değerlendirdi ve muhalefet 11 günde rejimi devirdi.
Benzer bir durumun da hem jeopolitik hem de coğrafik olarak PKK/PYD için oluştuğunu düşünüyorum. İttifak yaptıkları İran, Rusya, Esed rejimi sahadan çekildi, ABD’nin yeni yönetimi onlardan vazgeçme sinyali vererek yeni bir jeopolitik durum oluşturdu. Kontrol ettiği toprakların üç tarafı kapandı, yeni Suriye yönetimi de silah bırakmalarını istedi.
Bu yeni durumun örgütün tasfiye olması ve bölgede artık bir tehdit oluşturmayacak hale gelmesi için çok tarihi bir fırsat olduğu kanaatindeyim.
Eğer Türkiye Kürtler için bir arada yaşama ve ortak bir gelecek için iyi bir model oluşturursa bunun Suriye, Irak hatta İran’daki Kürtler için de çok önemli bir etki yaratacağını düşünüyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin bu konuda aynı noktada buluşmaları da tarihi momentumun bir diğer olumlu yönü.
Bu büyük fırsatı kaçırmamak ve başka devletlerin aleyhimize kullandığı bu kartı hükümsüz kılmak için cesur adımlar atmak gerekir.”