Bir dolunay akşamında İstanbul aşkı ile Yedikule Hisarı gece turuna çıktık. Kapı açılana kadar dolunay, gökyüzü, surlarla hemhal olduktan sonra içeri alınma vaktimiz geldi. Hisarın dış kapısı açılıp içeri adım atar atmaz efsunlu atmosfer, bir zaman tüneli gibi beni içine çekti. Hayranlıkla surların gerdanında geceyi süsleyen zümrüt çitlembik ağacını temaşa ediyorum. 321 yıllık bir ağacın gölgesinde, köklerine, dallarından, yapraklarına değin derinleşmişken, kuş seslerinin tınısı ortama gizem katıyor, içimin bir tarafını ürpertiye davet ediyor, davete icabet etmiyorum. Ellerimizde fenerler rehberimizin çağrısı ile başlıyoruz. 1600 yıllık Roma İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti’nin geçiş yollarından o yüzyıldan kalma taşlar üzerinde yürümenin heyecanını taşıyoruz.
Bir deyim vardır ya, “Gecenin hayrından gündüzün şerri iyidir.” Biz yeni nesil tükenmeyen Dersaadet aşkı ile gecenin karanlığını fenerlerle delip tarihin kanlı kuyularına doğru ilerliyoruz sonu hayrolsun. Zindan Kulesi’nin kapısında özellikle Avrupalı tutukluların yazdıkları kitabeleri gösteriyor değerli rehberimiz, bu yüzden de Kitabeler Kulesi ismiyle anıldığını ekliyor. Macera başlıyor, meşhur Yılanlı Kuyu’nun başındayız, zifiri karanlığı aydınlatan fenerler ve rehberimizden aldığımız güven ile kuyuya bir bakıp çekiliyoruz. Duvarlarda, hücrelerde yatan mahkûmlardan izler, bir kırık lale resmi, yazılar, buradan ben geçtim diyor yüzyıl sonra bizlere. Tutsakların başlarının kesilip, kanlarının akıtıldığı kuyuyu da gördükten sonra yukarı doğru çıkıyoruz. Basamakları çıkarken rehberimize, bu gece kâbus görür müyüz acaba diye sormadan geçemiyorum. Yedikule Hisarı’nda, yeniçeriler tarafından acımasızca katledilen Genç Osman Sultan II. Osman’ın kapatıldığı hücrenin önüne gelince sesi kulaklarımda yankılanıyor: “Dün sabah padişah-ı cihan idim, şimdi üryan kaldım; merhamet edip halimden ibret alın; dünya size dahi kalmaz.” Tarih değil insanın yazgısı tekerrür eder ve insan yaşanmışlardan ibret almalıdır.
Yedikule, Roma Dönemi’nde “Heptaburgon” olarak geçer. Yedikule Hisarı’nın ilk temelleri Doğu Roma İmparatorluğu döneminde atılmıştır. Doğu Roma imparatoru II. Teodoios (408-45) tarafından yaptırılan hisar Sarayburnu’ndan Bakırköy’e uzanan sahil yolu üzerinde yer alır. Savaşlar, istilalar şehirlerin hayatında savunma mimarisini geliştirir. Yedikule bölgesi savunma mimarisinden nasibini ziyadesi ile almıştır. Hisar 439 yılında tamamlanır, savaşlardan dönüşte şehre giriş yapmak için kullanılmak üzere bir zafer takı inşa edilir. III. Theodosius Dönemi’nde Marmara’dan gelecek saldırılara karşı deniz surları inşa edilir. 425 yılında Ioannes Primikerios zaferinden sonra zafer takı kapı hâline getirilir altın yaldız kaplamalı kapı kanatlarından Altın Kapı adını alır. Yedikule Hisarı’nın meşhur kapısı Altın Kapı, Roma İmparatorlarının taç giyme törenlerinin yapıldığı, zafer dönüşü düzenlenen törenlerin yapıldığı önemli bir mekândır.
Fetih sonrası Fatih Sultan Mehmed Han, surları tamir ettirir ve buraya üç kule inşa ettirir, toplam 7 kule olur. Kulelerin inşaatları 1457 yılında tamamlanır, semte ismini veren Yedikule iç kale görünümüne kavuşur. Kuleler, Genç Osman Kulesi, Cephanelik Kulesi, III. Ahmet Kulesi (Pastorama Kulesi), Hazine Kulesi (Darı Kulesi), Zindan Kulesi (Kitabeler Kulesi), Top Kulesi, Bayrak Kulesi’dir. Fetihten sonra ilk Suriçi mescit olan Fatih Mescidi’ni inşa ettirir.
İstanbul fethedilir, dokuz gün sonra Çandarlı Halil Paşa kırk gün kalacağı bu zindanlara kapatılır ve Osmanlı’da ilk defa bir veziriazam idam ettirilmiş olur. Sadrazam Mahmud Paşa bu zindanlarda tutulup idam edilir. Yedikule Zindanları’nda hapsedilen, Trabzon Rum İmparatoru David Kommenos ve oğulları, son Abbasi Halifesi IV. Mütevekkil ve Kırım Hanı Mehmet Giray önemli isimlerdir.
Yedikule Hisarı zaman içinde depremler, yangınlar, kuşatmalara maruz kalırken bugün büyük ölçüde geçmişten gelen mimarisini korur. Her felaket sonunda tedbir olarak güçlendirilir. 15 ve 17. Yüzyıllarda suçlu elçiler, devlet adamlarının tutulduğu yer olan zindan 19. yüzyılda hapishane olmaktan çıkarılır. Yedikule Hisarı önce baruthane olarak kullanılır. İlerleyen zamanda Müze-i Hümayun İdaresi’ne bağlanarak, Hisar içine Kız Sanat Okulu kurulur. 1968 yılında İstanbul Hisarlar Müzesi Müdürlüğü’ne bağlanır. Günümüze gelindiğinde Fatih Belediyesi restorasyon çalışmaları devam etmekle beraber, rehber eşliğinde Yedikule Hisarı Gündüz Turları, Yedikule Hisarı Gece Turları ile duvarların içine hapsolmuş ibretlik efsaneleri şehrin kültür hayatına taşımaya devam ediyor. Tarihi Fatih’te yaşatan Fatih Belediyesi Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Ergün Turan Beyefendi ve emeği geçen tüm görevlilere sonsuz minnet ve saygılarımızla.
Yolun sonu hayrolsun dedik ya, kuyular, hücreler, zindanlar üstüne tarihi taş basamakları aşıp terasa çıktığımızda bambaşka bir İstanbul bizi kucakladı. Gecenin karanlığında som altın gibi parlayan yapraklar, surların ihtişamı, dolunay ve İstanbul…