Öğrencilerin sevdiği kitap diyerek basılan binlerce kitaptan çok azı hakiki manada gençlerin faydalanacağı tarzda kitaplardır. Kitapların ismini ve yayınevlerini zikretmeden bu sevilen (!) kitaplardan bahsedeceğim. Hemen her yayın evinin çok sevilen (!) kitaplar diye bastığı bu kitapları için akl-ı selim sahibi bir insanın onaylaması çok zor olacaktır.
Kitap geçmişten geleceğe köprü olur, doğru ve işe yarar bilgileri aktarır. Öncelikle kitap dinin ve insani değerlerin bize çizdiği hedef doğrultusunda kaleme alınmalıdır. Yazacağımız kitap için hangi edebî tür seçilirse seçilsin amaçhep insanı yüceltmek ve yetiştirmek olmalıdır. Müslüman içi boş teneke misali, nefsanî arzuları tatmin eden kitabı ne yazmalı ne de onun için zaman harcamalıdır.
Doğru, faydalı, umut veren, güzele yönlendiren bir çizginin dışına çıkmayan yazılar ve kitaplar kaleme alınmalıdır. Gençleri sorgulamadan önce yazarlarımızı ve yayınevlerimizi sorgulamak daha doğru olacaktır.  
Bir yazar düşünün tek derdi yazdığı kitap kendisine bir çuval dolusu para kazandırsın. Herkes onu tanısın. Kitabını bilmeyen, almayan kalmasın. Çok satsın da varsın kitabın içinde ne yazarsa yazsın, sadece okurken eğlensin, kitabı bitirdiğinde hiçbir şey öğrenmemiş olsun!
Kitabı okuyan birisine: 'Hadi bize kitapla ilgili bir şeyler anlat dendiğinde iki cümle kuramasın.' Böyle bir şeyi asla kabul edemeyiz. Aynı şeyleri yayınevleri için de söyleyebiliriz. Yayınevlerinin öncelikli hedefi insanı madden manen doğru olan bilgilerin olduğu kitapları basmaktır. Asıl hedef insan yetiştirmek, tarihe altın harflerle yazılmak, bir ihtiyacı gidermek, aşı olmayana aş, suyu olmayana su olmaktır. Yayınevi sonrasında kazanması gereken parayı zaten kazanacaktır. Amaçve araçyer değiştirmeden bu iş yapılmalı.
Konunun ehemmiyetine binaen titiz davranılmalı. Kısacası sadece para maksadıyla ne yayınevi kurulmalı ne de yazar olmalı. Bütün bu hassasiyetler göz önünde bulundurulmadığı içindir ki gençlerimiz içi boş, kendi kültürümüzün dışında, Batı`nın materyalist, sığ, bayağı, zehirleyici, hayalleri ve insan olma sınırlarını zorlayan kitap müsveddeleriyle gününü gün etmektedir.
Kitapların içeriğine gelince, harama helale dikkat etmeyen, hileyi üçkâğıtçılığı normal karşılayan hatta çoğu zaman bu tipleri yücelten karakterlerin varlığı dikkatlerden kaçmıyor. 
Doğru ve dürüst olmanın beş para etmediği, yalan söylemenin, kız erkek ilişkilerinin tamamen bizim kültürümüzün dışında olduğu bu kitapları okuyan gençler nasıl bir gelecek şekillendirecekler? Eşrefi mahlû k olan insanı nasıl yüceltecekler? 
  'Eşrefi mahlû k' dedik ancak gençlerimiz bu tâbirleri ne kullanırlar ne de kullanıldığında idrâk edecek seviyededirler. Onlar için yazılan kitaplarda bu güzelim tabirler yok. Olmadığı için de elbette ki anlamayacaklardır. Ayrıca bu kitaplarda insan ve hayvan karışımı karakterler, öldürmeyi meslek edinmiş kahramanlar, dolandırmayı meziyet kabul eden tipler, aile mahremiyetini korumayan, nefsanî arzuları körükleyen ve bununla övünen zavallı karakterler bolca bulunmaktadır.
Bu bilgilerle zehirlenen, saatlerce zaman geçiren ve bu kitapların çeşitli eşantiyonlarına da para veren gençliği varın siz hayal edin. Bir hiçuğruna harcanan zaman ve para, bu kitapları hazırlayanların onca emeği, yazan kişinin çabası; Bütün bunlar menfi olanın müspet olana galip gelmesi için yapılıyor. Kimileri bilinçli kimileri de cahilce bu iş için gayret etmektedir.
Kitap yazarken, kitap basarken ve alıp okurken bir değil bin kez düşünmeliyiz. Oynanan büyük oyunu görüp piyon değil, şah olmak için ve mat olan değil, mat eden olmak için çalışmalıyız. Kitap okuyun, alın, şu kitabı basın derken çok daha titiz davranmalıyız. Kendi geleceğimize kurşun atmamalıyız. Çocuklarımıza kitap alırken, onları okumaya teşvik ederken bütün bu hassas noktaları bir kez daha gözden geçirelim lütfen!
Dini hassasiyetlere dikkat eden, Kuran-ı Kerim`in ve hadisi şeriflerin ekseni içerisinde kalan, örf ve adetlerimize ters düşmeyen, doğruyu ve güzel olanı vermeye gayret eden kitaplar yazmaya, basmaya ve okumaya dikkat edelim.
Karşı cepheden bakanlar da şöyle düşünebilir: 'Yazar oto sansüre uğramadan yazmalı. Hayaller sınırlandırılmadan özgürce kaleme alınmalıdır. Çocuk onu okumasın, bunu okumasın da ne okusun? Bütün doğallığıyla zihnimizden geçenleri yazmalıyız. Çocuk bu yanlışları, doğru olmayan davranışları da okumalı;  
Buna benzer cümleleri çoğaltabiliriz ancak bizim en büyük örneğimiz hiçşüphesiz ümmeti olmakla şereflendiğimiz Peygamber Efendimiz ve onun sünnetleridir. Batı`nın çarpık yaşantısı, zehirli düşünce yapısı, dine bakışı, kendine özel durumu, aklı ve hayali zorlayan saçma fikirleri bu kitaplarda bolca var. Hiçbir unsuru bize ait olmayan üstelik hiçbir anlamda faydası olmayan geleneksel aile yapımıza, milli ve manevi değerlerimize aykırı olan bu kitapları kesinlikle tavsiye edemeyiz. 
Her önümüze gelen kitabı okuyun diyemeyiz. Yetişme çağında olan tam anlamıyla akıl baliğ olmamış öğrencileri etkileyen bu kitaplar zihni ve kalbi olgunluğa erişmeyen gençlerimize ince eleyip sık dokunmadan kesinlikle tavsiye edilmemelidir.
'Bir de yazarın kişiliği bizi ilgilendirmez ben eserine bakarım.' cümlesiyle zaman zaman muhatap oluruz. Sirke küpünden bal, bal küpünden de sirke alamayız. Nasıl bal küpünden bal sirke küpünden sirke sızarsa insan da öyledir. Eğri, yanlış, bozuk fikirlerden doğru davranışlar zor çıkar. Çıksa da itibar edilmez. Peygamber Efendimiz hangi kötü sözü, davranışı, uygun olmayan bir durumu menfi olarak sergilemiş ki biz sergileyelim. Doğruyu eğriden öğrenmenin zorluğu karşımızda dururken neden doğruya öncelik vermeyelim.
        Gerçeklerle, yaşantımızla kültürümüzle maddi ve manevi değerlerimizle hiçilgisi olmayan kitapları neden tavsiye edelim! Binlerce sağlam kaynak varken. Bu tür kitaplarla ilgi bir eleştiri yazısından küçük bir bölümü sizinle paylaşmak istiyorum.
(; )  'H;   P;   gibi bir kitabın maalesef çocuklara çok büyük zararı olduğunu düşünmekteyim. Hayal güçlerini çok yanlış bir noktaya çekmekle kalmayıp, onları dünyamızdan uzaklaştırıyor.
Günümüzdeki gerçekleri görmezden gelmelerini sağlayıp, onları aslında öteki tarafta, alternatif bir evrende büyülerin, savaşların olduğu bambaşka ve daha eğlenceli bir dünyanın varlığına inandırmak, onların bu dünya ile olan bağlantılarını çok zayıflatabilir. Bu onlar için kalıcı izler bırakacak derecede etkileyici olabilir. Çoğu ellerine geçirdiği ufak sopaları sallayıp, 'Expelliarmus' diye bağırıp, etrafa büyü yapmaya çalışıyorlar.' (; )
                                  (N. Barış İdil)
Anton Çehov`un 'Duvarda bir silah asılıysa, ileride mutlaka patlayacaktır,' sözü ile bu işin ne kadar da önemli olduğunu belirtmek isterim. Gerçeklerle yaşadığımızı unutmayalım. Ayakları yere basan yol gösteren, doğruyu güzeli, büyükleri, dini değerleri, mili değerleri anlatan kitaplara ihtiyacımız var. 
Gençleri uyuşturan sarhoş eden, kendi dünyasının tamamen dışında olan hayal saçmalıklarına kesinlikle ihtiyacımız yok. Bunun için harcanan zamana emeğe üzülmemek yanlış olur. İnsanı eşref-i mahlû kat olarak görüp bu minvalde kitap çıkarmaya, almaya ve okumaya dikkat edelim, diyerek sözümüzü bitirmeye gayret edelim.
Yaşı kemale ermiş bir insan okuduğu kitaptaki geleneğe, dine, örf ve adetlere, milli değerlere uymayan noktaları kolayca anlayabilir ancak bir çocuk ve birçok genç bunu anlayacak durumda değildir. O yüzden okusun da ne olursa olsun okusun demek kesinlikle yanlış olacaktır. Doğrusunu ararken eğriler içindeki eğriden biri olma ihtimali de çok yüksek olacaktır. Sonradan ah vah etmek de işi çözmeyecektir vesselam.