Yazmak ve Şiir

Abone Ol

Yıllarca uzak durdum şiirden.
Çünkü yaşadığım yoğun duyguları, kişisel olayları, şahsıma indirgemeden başka yaşanmışlıklara, yüreklere teselli olmak muradıyla yazdım hep. Şimdi şimdi anlıyorum ki, yazarken kamuflaj yapma imkanının arkasına saklanmışım güzel bir niyetle, yazmışım, hep yazmışım.
Oysa şiir başka.
Bambaşka bir dünya.
Yeni yeni, seyrek de olsa yazıyorum. O gücü cesareti hissettiğinde, kendi içinde özgürleştiğinde yazabiliyormuş insan şiiri... Herşeyin bir zamanı var elbet. İnsanlardan ve olaylardan ayristiginda şiir gelip kapını çalıyor belkide...Demi geldiğinde. Bir demirci ustasının demire vurduğu gibi, yaşamı duyguları en derinde yaşadığında vur diyor ne varsa kelimelerin nabzına acımadan.
Bir üstad demişti ki; yazılarda saklanabilirsin ama şiirde asla...bu tespit çok çarpıcı gelmişti ilk başta... İçtenlikten samimiyetten dem vururken, bir taraftan da yazılarla hemhal olurken, dem o dem ise ve ifade ettiğim gibi içsel özgürlüğünün yolcusu olmaya karar verdiysen, şiir net ve açık sözlü olmanın en güzel yoluydu . En başta kendine karşı, kendin için yazmaktı. Bu anlamda bir o kadar da hoş gelmişti, bu tespit. Yazmak ise;  okuduklarını ve yaşadıklarını anladığın kadarıyla anlatmaktı. Ve yazmak; ne yazarsan yaz, okuyucunun anladığı kadariydi.Çekiç darbeleri gibi ruhunda iz bırakan ne varsa mısra mısra şiir oluyordu. Bana göre şiir, yaşadığın duygunun ne olduğundan çok ne ölçüde, ne vurguda yaşadığın haliyle ifade edilmesidir. Ruhunda açılan güzel bir kapının yarattığı etki, acı, özlem, sitem, umut, hayret hepsi olabilir asıl mesele yarattığı etkinin, sancının, vurgunun derinliği. Şiirin de yetersiz kaldığı hal ve güzellikler var elbet...En güzel anlatımdır sükunet..çok üst raflardaki kitaplar gibi, şimdilik uzanamıyoruz ama. Gün gelir, yolculuğumuzda oralara da erişmek nasip olur insallah. Sözsüz söz söyleme sanatı, hal diliyle irşad eyleme, ne muhteşem mertebeler. Nasip olsun; özü sözü doğru, kalemi, niyeti güzel bütün yüreklere.