Her gün ülkemizde binlerce bilgisayar satın alınıyor. Bunların çoğunluğu diz üstü dediğimiz cihazlar. Alışveriş sitelerine bakıyorum, işletim sistemi yüklü olmayan diz üstü bilgisayar satışları yavaş da olsa artıyor. Bu önemli, çünkü işletim sistemi bir bilgisayarın ayrılmaz parçası değil. Maalesef kullandığımız teknolojilerde yazılım ve donanım ayrımının yeni farkına varıyoruz. Bilgisayarı açtığında, karşısına çıkan görsel arayüzün bir yazılım olduğunu ve onun yerine başka bir yazılımı kullanma seçeneği olduğunu bilmeyenimiz çok.
Ben teknolojiden anlamam diyerek kestirip atan, ama günlük hayatının her safhasında teknoloji kullanan pek çok insan tanıdım. Böylesi kestirmeler yapınca, kullandığımız teknolojiler hakkında bir şey bilmemekle nerdeyse övünür hale geliyoruz. Teknolojiyi kullanıyorsak, onu tanımamak, bilmemek bir başarı değil, çünkü bu durum önemli miktarda para ve zaman kaybına yol açabiliyor. Ülke çapında topladığınızda da oldukça büyük bir meblağ tutuyor. Biz bilgisayar teknolojilerinde dışa bağımlı bir ülkeyiz. Donanım ve bileşenlerin çoğunu üretemiyoruz. Yeni yeni üretimini başardığımız bazı teknolojilerin varlığı, cari açığımızın büyük bir bölümünü oluşturan teknoloji harcamalarını görmezden gelmemize yol açmamalı. Teknolojiyi ithal ediyoruz ve kötü kullanarak da maliyetini artırıyoruz.
Bütün bu gerçekleri neden vurgulama gereği duyuyoruz? Çünkü artık teknolojinin kullanımı ve özellikle yazılım konusunda bir farkındalık oluşturmak zorundayız. Petrol zengini Körfez ülkeleri bile fosil yakıtların devrinin yakında bitirileceğinin bilincinde olarak, çölde Silikon vadisi benzeri merkezleri içeren projeler hazırlıyorlar.
Sivrisinek çiftlikleri kurup günde bir buçuk milyon sivrisinek üreterek insanlığın gelecekte karşılaşacağı pandemilere karşı önlem alacağını iddia eden, küresel ısınmayı engellemek için atmosfere tebeşir tozu serperek güneş ışınlarını durduracağını açıklayan küreselci bir şahsın ürettiği işletim sistemini hala bilgisayarlarımızda kullanıyoruz. Aynı şahıs pandemi döneminde insan vücuduna çip takılması gerektiğini de savunmuştu.
Merak ediyorum, bilgisayarlarında anti virüs yazılımı kullanarak veri güvenliğini sağladığını zanneden kamu kurumlarımız kapalı kodlu işletim sistemlerini kullanarak risk aldıklarının farkındalar mı? Biz Batılı Organizasyonların kendilerine entegre etmediği bir ülkeyiz. İşbirliği yaptığımız pek çok alan var, ama bu entegre olmak anlamına gelmiyor. Kullandığımız işletim sistemlerindeki kapalı kodlarda neler yazılı bilmiyoruz. Aleyhimize şeyler olmadığını varsayıyoruz. Çok iyi niyetliyiz.
Belki de kapalı kodlu işletim sistemleri bilgisayarlarımızdaki bilgileri hiç tahmin etmediğimiz yerlere paylaşıma açıyor, kontrol etmelerini sağlıyor. Kim bilir?
Bu riskleri dikkate aldığımız takdirde kapalı kodlu sistemler yerine, açık kodlu sistemlere yönelmemiz gerekiyor. Ayrıca açık kodlu yazılımlara ağırlık vermemiz, birçok yetenekli genç yazılımcılarımızın yeni mecralara açılmalarını kolaylaştıracak, hatta yeni teknolojiler geliştirmelerinin önünü açacaktır.
Elbette açık kod denilince aklımıza ilk olarak Linux çekirdeği üzerine inşa edilmiş sistemler geliyor. Resmi kurumlarında Linux kullanmaya karar veren ülkeler giderek çoğalmaya başladı. Rusya, Çin, İran, Güney Kore gibi ülkeler kamu kurumlarında veri güvenliği açısından Linux işletim sistemine çoktan geçtiler. O ülkelerde ev kullanıcılarının da çoğunluğu özgür yazılım Linux kullanıyor. Avrupa Ülkelerinde devlet bütün kurumlarında Linux kullanımına geçmiş olmasa da, mesela Fransa, jandarma kurumunda, Hollanda da polis örgütünde tamamen Linux işletim sistemine geçti. Çek cumhuriyeti posta kurumunda, Romanya hava trafik sistemi eğitimlerinde, Filipinler ise seçim sisteminde çok daha güvenli gördükleri Linux işletim sistemlerini kullanıyor.
Ben de naçizane 2010 senesinden beri bilgisayarımda sadece Linux işletim sistemini kullanmaktayım. Son bir kaç yıldır ev ve ofis kullanımına uygun Manjaro adlı Linux dağıtımını kullanıyorum. Başarılı Türkçesi ve eski bilgisayarlarda bile yavaşlamadan, hızlı çalışabilme özelliği ile Linux gerçekten tercih edilmeye değer. Kendisine ait ofis ve grafik programları da Türkçe ve çok başarılı.
Linux, aslında bir çekirdek üzerine inşa edilen işletim sistemleri ve yazılımlar anlamına geliyor. Dileyen herkes bu çekirdek yazılımın üzerine kendi işletim sistemini inşa edebiliyor. Telefon santralleri için üretilmiş olanları bile var. Bu kolaylık yüzünden dünyada yüzlerce Linux dağıtımı mevcut, yenileri de yazılmaya devam ediliyor. Bizim ülkemizde de TÜBİTAK tarafından geliştirilen “Pardus”, Linux tabanlı bir işletim sistemi olarak göze çarpıyor. Kendi çabasıyla özel Linux dağıtımlarını yazan yurttaşlarımız da mevcut. İnternette arama yaparak onlara da ulaşabilirsiniz.
Özgür yazılım Pardus’un birkaç devlet dairesinde kullanıldığını duymuştuk. Okullardaki akıllı tahtalarda da kullanıldığı biliniyor. Ancak Pardus ev kullanıcısına bir türlü istenildiği gibi ulaşamadı. Linux, kullanım alışkanlığı kolay kazanılan, arayüzleri gelişmiş ve her kullanıcıya hitap etme özelliğine sahip, basit bir işletim sistemi aslında. Ama insanlarımız çoğunlukla bilgisayarlarında yüklü olarak geldiği için alıştıkları kapalı kodlu sistemleri bir türlü bırakamıyorlar. Oysa Linux ve programları bedava ve virüs derdi de yok.
Türkiye’de milli yazılım olarak lanse edilen Pardus’un varlığı elbette önemli. Ama işletim sisteminin kullanım kolaylığı, daha kullanıcı tarafından bilgisayara yüklenirken başlıyor. Donanımları tanıma, sürücülerini yükleme gibi aşamalarını eğer basit bir yazılımsal grafik arayüz ile halledemezseniz, daha bilgisayara yüklenemeden insanlar kullanmaktan vazgeçerler. Anakart, grafik kartı gibi bazı bilgisayar bileşenlerini üreten firmalar, örneğin AMD, Linux kullanıcılarını desteklemek için çok doğru adımlar attılar. AMD markasının bütün donanımsal sürücü yazılımları açık kodlu olarak Linux dünyasının kullanımına sunuldu. Bu ne demektir; eğer AMD işlemcili ve donanımlı bir bilgisayarınız var ise, bilgisayarınızdaki donanımı Linux işletim sistemi daha yükleme aşamasında otomatik olarak tanıyor ve sürücülerini yüklüyor. Size sadece bilgisayarınızı açıp kendi zevkinize göre görsel ayarlarınızı yapmak kalıyor. Pardus da ev kullanıcısının grafik kartı, ana kart gibi donanımlarını otomatik tanıyacak şekilde ek yazılımlarla geliştirilirse geniş kullanım alanları bulabilir, çok miktarda ev kullanıcısına rahatlıkla ulaşabilir. Temennimiz bu yönde.
Ev kullanıcısına ulaşmak neden önemli? İnsanlar, evinde rahatlıkla kullanabildiği ürünleri işinde de kullanmaya teşebbüs edeceklerdir. Bedava işletim sisteminin hele hele ofis programı da ücretsiz olarak geldiği için, yurtdışına büyük meblağlar ödememize gerek kalmayacaktır. İşyerinde dört beş bilgisayarı olan küçük ve orta ölçekli işletmelerde bile yazılım lisans ücretleri oldukça büyük rakamlara ulaşıyor. Yurtdışına yüksek ücretler ödemek yerine firmalarımız, ücretsiz Linux yazılımlarını kullanabilir veya ihtiyaçları olan yazılımları çok daha uygun fiyata kendi yazılımcılarımıza yazdırabilir, tasarruf etmiş olurlar. Kendi yazılımcılarımızı desteklemek için Linux ve açık kodlu sistemler diğerlerine göre çok daha elverişli. Bir yazılımın yıllarca kullanılabileceğini düşünürsek, gerektiğinde yakında bulunan yazılımcılardan güncelleme ve danışma desteği alabilmek de büyük bir konfor.
Kısacası Linux tabanlı işletim sistemleri ve açık kodlu yazılımlar, veri güvenliğimiz açısından önemli. Ev kullanıcısı açısından ücretsiz olarak ihtiyacı olan bütün programları sunması yönünden de önemli. Ayrıca eskidi diye köşeye attığınız, kullanmadığınız eski bilgisayarınızı tekrar hayata döndüren çözümdür Linux.
Ücretsiz olduğu için reklamı yok. Bilgisayarcınız, üzerinden para kazanamayacağı için Linux’u kötülese de yılmayın, deneyin. Çocuklar oyun oynamak isterlerse, bütün ortamlarda oynadıkları oyunları oynayabilmelerini sağlayan bir arayüz programını Linux depolarından ücretsiz olarak indirip yükleyebiliyorlar.
Linux ile yeni tanışacaklara arayüzü diğer işletim sistemlerine daha çok benzediği için yabancılık çekmemeleri açısından “Linux Mint”, “Ubuntu” veya “Manjaro” isimli dağıtımları kullanmalarını öneriyorum. Bilgisayarlarında rahatlıkla film izleyebilecekler, Word dosyaları açıp yazı yazabilecekler ve istedikleri formatta kaydedip başkalarına gönderebilecekler, müzik dinleyebilecekler, internetteki bütün uygulamaları rahatlıkla kullanabilecekler.
Kolay gelsin.