Yapay zekâuygulamaları yakın gelecekte pek çok insanı işsiz bırakacak gibi görünüyor. Psikolog bir arkadaşım danışanlarının artık ChatGBT’den tavsiye aldığını belirtti. Sohbet robotu olarak tasarlanan bu program belleğindeki verileri değerlendirerek kullanıcıya çok makul cevaplar verebiliyor. OpenAI şirketinin bir ürünü olan ChatGBT son sürümü GBT-4’le çok daha fazla beceri kazandı ve geçtiğimiz ay en çok konuşulan uygulama oldu. Bu uygulama şarkı besteleyebiliyor, şiir yazılabiliyor, dava dosyaları hazırlayabiliyor ve bilgisayar oyunları için kodlama yapabiliyor. Makine öğrenmesiyle belleğine aldığı milyonlarca bilgiyi analiz edip yorumlayabiliyor. İnsan hayatını kolaylaştıran bu gelişmeler hem heyecan hem tedirginlik verici. Araştırma şirketi McKinsey’in yaptığı bir çalışmanın sonuçlarına göre 2030 yılına kadar yapay zekâuygulamaları insan gücüne dayalı işlerin yüzde 30’unun yerini alacak. Bu yaklaşık 600 milyon kişinin işini kaybetmesi anlamına geliyor. Robotların insanlaştığı, insanların ise robotlaştığı bu çağda yapay zekâile baş etmenin yolu henüz robotlara kaptırmadığımız duygusal becerilerimize odaklanmaktan geçiyor.
Aydınlanma çağından beri kutsanan rasyonalizmin ve akılcı düşünmenin önemi insan için giderek azalıyor. Zira düşünme eylemini tamamen akıllı cihazlara bırakmanın eşiğindeyiz. Bu durum insanoğlu için tersine bir evrimin de habercisi. Darwin’in teorisine inananlara göre insanların yüzyıllar içinde geliştirdiği bilişsel beceriler yavaş yavaş kayboluyor. Makineleşme sonucu el sanatlarının neredeyse yok olması gibi, bizim yerimize düşünen cihazlar sayesinde zihinden hesap yapma, ezberleme, üçboyutlu düşünme gibi basit bilişsel becerilerimizi “ihtiyaçkalmadığı için” kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bu yetilerimizin en azından köreldiğini kendi hayatlarımızda gözlemleyebiliyoruz.
Steven Speilberg 2001 yapımı Yapay Zekâfilminde hissedebilen robotların icat edilmesinden sonra insanlar ve makineler arasındaki ilişkinin nasıl içinden çıkılmaz hale geldiğini konu ediyordu. Bugün yapay zekâ, ironi ve imayı anlayabilecek kapasiteye erişmiş olsa da henüz hissedebilmekten uzak. Bu sebeple insanı robotlardan farklı kılan ruhsal özelliklerin önemi önümüzdeki yıllarda daha da artacaktır.
Başarılı bir şekilde dava dosyası hazırlayabilen yapay zekâ, avukatların yerini alabilir. Hatta makine öğrenmesiyle belleğine aldığı kanunları analiz ederek dava hakkında en doğru karara bir hâkimden daha başarılı bir şekilde ulaşabilir. Dolayısıyla adaletin kanunlara uygunluk sayıldığı yerde bir yapay zekâhakimlerin yerini alabilir. Oysa hukuk sistemi, insanlık tarihi boyunca var olmuş en karmaşık ve öznel sistemlerden biridir. Davaların sonucuna etki eden birçok faktör vardır ve her dava kendine özgüdür. Adil olmak ise farklı durumlara karşı sağduyuyla farklı çözümler üretebilmeyi gerektirir. Hakimlerin karar verme sürecinde kullandıkları insana özgü duygusal zekâ, yapay zekâteknolojisiyle henüz tam olarak taklit edilemez. Zira adalet, kanunlarda yer almasa da hâkimin vicdanında oluşan durumdur. Bu sebeple yapay zekâya vicdan güncellemesi getirilmediği sürece bir hâkimin yerini alamaz.
Robotların en çok işe yaraması beklenen bir diğer alan bakıcılık. Yapay zekâhastalar, yaşlılar ve bebekler gibi bakıma muhtaçbireylerin fiziksel ihtiyaçlarını yerine getirebilecek donanımda geliştiriliyor. Fakat bu bireylerin fiziksel ihtiyaçlar kadar manevi desteğe de ihtiyacı olduğunu akılda tutmak gerek. Bakıcı robotların gösteremeyeceği şefkat ve merhamet, makinelere karşı insanlar için hala bir üstünlük alanı vadediyor.
Bir sohbet robotu olan ChatGBT yaşadıkları ruhsal sorunlar için bile insanlara çok makul ve işe yarar çözümler geliştirebilir. Fakat bu durum yakın gelecekte psikologlara ihtiyaçkalmayacağı anlamına gelmiyor. Zira duygularını anlatan kişinin karşıdan beklediği samimiyet ve empati henüz yapay zekâalgoritmalarında üretilemiyor. Aynı şekilde Siri, Alexa, Cortana gibi akıllı asistanlarla konuşmak bazen keyifli olabilir. Ancak insan “sohbet” etmek için yine duygularıyla konuşan bir başka varlığa ihtiyaçduyacaktır.
Dil ve görüntü işleme, kodlama, öğrenme, tahmin ve analiz gibi yeteneklere halihazırda sahip olan yapay zekanın yakın gelecekte daha maharetli olacağı muhakkak. Ancak becerileri aritmetik zekanın yapabildikleriyle sınırlı kalacaktır. İnsanın sahip olduğu duygusal ve ruhsal zekâtürleri, insanoğlunun dünyadaki konumunu belirleyen unsurlar olacaktır.
İnsanın hakikatini anlamak için hayvanlardan farkını ortaya koymaya çalışan Aristo “insan düşünen bir hayvandır” demişti. Bugün ise insanın robotlardan farkını ortaya koymak gerekmektedir. Bunun için henüz robotların yapamadığı empati temelli sosyal becerileri ve ruhsal kabiliyetleri vurgulamak gerekecektir. Yapay zekâalanındaki gelişmeler robotlaşan kitlelerin insanî vasıflara olan ihtiyacını açığa çıkaracaktır. Bu durum yakın gelecekte ruh üzerine daha çok düşünüleceği anlamına gelir.

YORUMLAR