ABD’nin İsrail üzerinden kendi tarihine ihanet ettiğini savunan mütefekkir Abdurrahman Dilipak “Buyurun size bir anayasa örneği” başlığıyla kaleme aldığı yazısında İsrail’in soykırım yürüttüğü Gazze’ye dikkat çekti. İşte o yazı:
Bu anayasa “Norm hukuk” statüsünde bizim ülkemizde de geçerli, Çünkü bu anayasa, Türkiye’nin de imzaladığı BM Sözleşmesinin referansı. Bu anayasanın, toplumsal sözleşmesinin adı “Virginia İnsan Hakları Beyannamesi”dir. Keşke bizim anayasa yapıcıları, bu arada Hılful Fudul’u, dünyanın ilk toplumsal sözleşmesi olan Medine sözleşmesi, Hz. Ömer’in Kudüs beyannamesini de bir okusalar. Lütfen bir de “Kars İslam Cumhuriyeti” sözleşmesine bir baksalar.
Virginia İnsan Hakları Beyannamesi, 12 Haziran 1776’de, Amerika’nın Virginia eyaletindeki halk temsilcileri tarafından ilan edildi. Amerikan Kongresi, 1776’da her koloninin kendi anayasasını hazırlaması çağrısında bulunmuş ve Virginia bu konuda kendi anayasasını ilk hazırlayan eyalet olmuştur. Virginia anayasanın başına haklar bildirisi eklenmiştir ve bu bildiri aynı zamanda kendinden sonrası insan hakları bildirilerinin referansı olmuştur.
Amerikan Kongresi, kolonilerin İngiltere ile her türlü siyasal bağı kopardığını ve bağımsız olduğunu ilan ettiği ve oy birliğiyle kabul ettiği 4 Temmuz 1776 tarihli Bağımsızlık Bildirisi’nde, Virginia Haklar Bildirisi’nin ilk maddelerini tekrarlamıştır. Bu bildiri, John Locke’un, Kanunların Ruhu kitabının yazarı Montesquieu‘nun güçler ayrılığı ilkelerinden yararlanılarak hazırlanmıştır.
“İşbu bildiri, Virginia halkının eksiksiz ve özgürce bir araya gelen temsilcileri tarafından ilan edilen bir haklar bildirisidir. Bu haklar, Virginia halkı ve Virginia halkının gelecek nesilleri için, yönetimlerinin temeli ve hukuki dayanağı olacaktır” diye başlayan bildiri 16 Maddeden oluşmaktadır. (Parantez içi), italik açıklamalar bana aittir.
Madde 1: Tüm insanlar doğuştan eşit derecede özgür ve bağımsızdırlar. Doğar doğmaz edindikleri belli bazı hakları vardır; siyasal bir topluluk kurdukları zaman, hiçbir antlaşmayla gelecek nesilleri bu haklardan yoksun bırakamaz, onları bu haklardan vazgeçmeleri için zorlayamazlar; yaşama ve özgürlük haklarıyla, mülk edinme ve sahip olma, mutluluk ve güvenlik arama ve kazanma olanağı da bunların arasındadır. (Burada sınırlandırılan halk değil devlettir, siyasi topluluktur. Hiçbir anlaşmayla temel hakların askıya alınamayacağını ifade etmektedir.)
Madde 2: Tüm güç halkta toplanır ve halktan gelir; yetkili kişiler halkın vekilleridirler; halk için çalışırlar; halka karşı her zaman sorumludurlar. (Seçilmişlerin vekaleten iş yaptıklarına vurgu yapılır)
Madde 3: Yönetim; halkın, ulusun ya da kamuoyunun ortak yararı, savunması ve güvenliği için kurulmuştur, bu amaçla kurulmalıdır; çeşitli yönetimler ve yönetim biçimleri içinde en iyisi, en fazla mutluluğu ve güvenliği sağlayabilen ve iktidarın kötüye kullanılması tehlikesine karşı en etkin önlemleri alabilen yönetimdir; herhangi bir yönetim bu göreve layık olmadığını gösterir ya da bu görevi hiçe sayarsa, toplumun çoğunluğunun, kamu yararına en uygun gördükleri bir biçimde, bu yönetimde ıslahata gitmek, yapısını değiştirmek ya da yönetimi ilga etmek hakkı doğar; bu hak vazgeçilmez, devredilemez ve iptal edilemez bir haktır. (Burada topluma rejim değiştirme ve kendi geleceğini belirleme hakkı olarak self determination’dan söz edilmektedir)
Madde 4: Herkese açık kamu görevinde bulunan, hiçbir kişi ya da kişiler topluluğu, kamu yararına ters düşecek, özel ve ayrı kazançlar ya da ayrıcalıklar sağlayamaz; bu görevler devredilemeyecekleri gibi, memurların, milletvekillerinin ve yargıçların makamları da babadan oğula geçmemelidir.
Madde 5: Devletin yasama ve yürütme güçleri, yargılama gücünden ayrı ve bağımsız olmalıdır; bu ilk iki gücün üyeleri, halkın sıkıntılarını hissedebilmeli, bu sıkıntılara ortak olabilmeli ve belli aralıklarla, kendi seçim bölgelerine, özel yaşamlarına geri dönmelidirler ki, iktidarsızlık çekmesinler; kadrolardaki açıklar, önceden kararlaştırılan sürekli ve düzenli seçimlerle doldurulmalıdır; bu seçimlerde eski görevlilerin tamamı ya da bir kısmı, yasaya uygunluğuna bakılarak yeniden seçilebilir. Madde 6: Meclislerde halkın temsilcisi olarak çalışılacak kişilerin seçimi serbesttir; topluma bağlılık ve sürekli genel ilgi beslediğine dair yeterli delili alan herkesin oy hakkı vardır; kamu yararı için, kendinin ya da seçtiği temsilcilerin rızası olmadan, kimse ne vergi ödemeye zorlanabilir, ne de mülkü elinden alınabilir; aynı biçimde kimse, kamu yararını göz önünde bulundurarak kabul etmediği yasalara uymakla yükümlü değildir.
Madde 7: Herhangi bir yetkinin, herhangi bir makam tarafından kullanılması, yasaların icrası ya da sürüncemede bırakılmaları, halk temsilcilerinin onayı olmadıkça, halkın haklarına bir tecavüzdür; bu yüzden asla yapılmamalıdır.
Madde 8: Tüm ciddi yolsuzluk ve cürüm hallerinde, herkes kendisi hakkında yapılan suçlamanın gerekçesini ve niteliğini sormak, suçlamayı yapanlarla, tanıklarla yüzleşmek, kendi lehine olan delilleri göstermek, kendi çevresinden seçilmiş oybirliğiyle karar vermedikçe suçlu sayılmayacağı, tarafsız bir jüri önünde, hızla yargılanmak hakkına sahiptir. Hiç kimse kendi aleyhine delil göstermeye zorlanamaz. Ülkenin bu konuda bir yasası ya da kendisine eşit kişilerin bir kararı olmadıkça kimsenin özgürlüğü elinden alınamaz.
Madde 9: Hiç kimseden aşırı kefalet akçesi istenemez; yüksek para cezaları ya da zulüm sayılabilecek, olağandışı cezalar verilemez.
Madde 10: Bir memura ya da özel görevliye, işlenen suç hakkında açık bir delil olmadan kuşkulu yerleri araması ya da tarif edilmemiş, suçu açıkça anlatılıp, delilleri gösterilmemiş kişi ya da kişileri yakalaması için verilen arama ve tutuklama müzekkereleri haksız ve despotiktir; bu tür müzekkerelerin verilmemesi gerekir.
Madde 11: Mülkiyetle ilgili ya da kişiler arasındaki özel davalarda, eski, jüriyle yargılama yöntemine dokunulmamalı ve bu yöntem diğer yargılama yöntemlerine yeğlenmelidir.
Madde 12: Özgürlüğün en güçlü kalelerinden birisi de basın özgürlüğüdür; despotik yönetimler dışında, asla sınırlandırılamaz.
Madde 13: Vatandaşlar arasından seçilen, silah eğitimi görmüş kişilerden kurulu, düzenli bir milis gücü özgür bir ülkenin en uygun, en doğal ve en emin güvenlik aracıdır; barış zamanında sürekli ordular bulundurmak, ülkenin iç özgürlüğü için tehlikeli sayılmalı ve bundan kaçınılmalıdır; ordu her durumda, sivil gücün emri altında bulunmalı ve sivil güç tarafından yönetilmelidir.
Madde 14: Halkın bölünmez bir yönetim kurmaya hakkı vardır, bu yüzden bu sınırlar içinde Virginia yönetiminden ayrı, bağımsız bir yönetim kurulamaz ya da oluşturulamaz.
Madde 15: Ancak adalete, ılımlılığa, tutumluluğa, alçakgönüllülüğe ve erdeme sıkı sıkıya bağlı kalarak, her fırsatta temel ilkeleri anarak, bir halk özgür bir yönetime ve özgürlüğün nimetlerine sahip olabilir.
Madde 16: Yaradana borçlu olduğumuz görevimiz, dinimiz ve bunu yerine getirme tarzımız, şiddet ve baskıyla değil, ancak irade ve inançla belirlenebilir; bu yüzden herkes, dininin gereklerini, vicdanının buyruklarına göre yerine getirmek hakkına sahiptir; birbirine karşı, Hıristiyan sabrını, sevgisini ve merhametini göstermek herkesin görevidir. (Din bu anayasanın açık bir referansı olduğu gibi, Bu hüküme göre, insanların devletlerine sadakataları, dinlerine sadakatlarının teminatı olduğu ölçüdedir. Devlete sadakatları dinlerine sadakatlarından daha fazla değildir ve olamaz. Bizimkiler bunu kendi tekliflerine açıkça yazabilirler mi?)
Evet evet, bu anayasaya göre, Gazze halkının kendi geleceğini belirleme hakkı vardır. ABD’nin faşist/Siyonist İsrail yönetiminin baskılarına boyun eğerek aslında kendi tarihine ihanet etmekte, insan haklarını inkar etmektedir. Bugünlük de bu kadar.
Selam ve dua ile.