Gazze, ah Gazze… Unuttuğumuz bir tarihin var senin ki içimizi de dışımızı da dağlıyor. Sen tarihimizin bir parçasısın; Çanakkale gibi, Kutul Amare gibi, Sarıkamış gibi.
İşte 1917 Martında İngilizlere Kutul Amare’den sonra bu defa Gazze cephesinde bir yenilgi tattırmıştık. Bunu ertesi ay ikinci Gazze galibiyeti izleyecekti. Osmanlı ordusu, Edward Erikson’un dediği gibi hala gayet iyi koordine oluyor, modern savaş taktiklerini başarıyla uygulayabiliyordu.
Daha çok Çankaya adlı satılan ama okunmayan kitabıyla tanıdığımız Falih Rıfkı Atay’ın Zeytin Dağı adlı eseri bize Gazze muharebelerinden bir şahidin günlüğü vesilesiyle bahseder. Karadan saldıran İngilizlerin denizden de gemilerle Gazze’yi bombaladıklarını ve şehre ağır zararlar verdiklerini anlattıktan sonra bize müthiş bir direniş sergileyen bir alayımızdan bahseder. Bu alay, kendinden en az 4-5 kat üstün kuvvetlerle karşı Gazze’yi kurtarmıştır.
İngiliz gemi ve toplarından yağan kesintisiz gülle ve demir yağmuru altında insanı deli eden Gazze muharebelerinden Kudüs’e gönderilen gazilerimizi ziyaret etmiş olan Falih Rıfkı’nın arkadaşı bir askerimize sormuş:
– Nasıl, yine gelirler mi?
Kendinden gayet emin bir edayla cevap vermiş Mehmetçik:
– Gelemezler Efendi… (Çünkü) Bizim alayı gördüler.
Asker Çanakkale’de savaşmış olan alayının Gazze’de İngilizlere dünyayı nasıl dar ettiğini anlatmak istemiştir.
Morali o kadar yükselmiştir ki, İngilizlerin boşalttığı bir sipere giren Mehmetçik ganimet aldığı yemeğin tadını beğenmeyip “Yahu bunlar da kötülemiş. Çanakkale’deki yemekleri daha lezzetliydi” diye alay etmiştir.
2. Gazze muharebesinden de bir olay aktaran Falih Rıfkı, Şeyh Ali Muntar’ın mezarının bulunduğu Muntar Tepe’den (bizimkiler “Mantar Tepe” dermiş) düşmanı gözetleyen erlerimizden bahsettikten sonra şu bilmediğimiz hakikati fısıldar tarihin kulaklarına: “Onlar Gazze günlerinin hakikaten en büyük kahramanlarıdırlar.”
19 Nisan 1917 tarihli bir subayın günlüğünden bize kahraman 11. Bölükten yine kahraman bir erimizin destanını nakleder Çankaya yazarı. Bir siperin önüne düşen ama patlamayan bombayı gören Mehmetçiğin destanıdır bu:
“Vakayı gören bir nefer siperinden fırlayıp sapından tuttuğu tehlikeli bombayı omuzuna aldı ve İngilizlerin bir saniye kesilmeyen ateşi altında siperler üzerinden atlayarak kestirme bir yoldan bataryanın yanına geldi. Bu sefer bomba hakiki hedefini buldu.”
Patlamayan bombayı omuzlayıp düşman bataryasının yanında kendisiyle birlikte patlatması Gazze topraklarına bir çığlık halinde bıraktığı hatıralardan sadece biridir Mehmetçiğin. Falih Rıfkı “Tarih böyle kahramanların isimlerini yazmaz fakat ikinci Gazze muharebesinin son gününü görenler 11. Bölüğün ismini unutamazlar” demiştir ya, tarih kitaplarımız sağ olsun, çoktan unuttuk.
Mantar Tepe’de bugünkü Gazze tünellerinin atalarını açtığımızı da yazar Falih Rıfkı:
“Arap mezarlarının altında 8 tünel deldik, cesur tarassut zabitleri bu tünellerden geçip top ateşlerini idare ediyorlar.”
Öte yandan Gazze muharebesinde Osmanlı ordusu karşısında mağlup olan İngiliz Generali Murray, Londra’ya, yalan bir raporla muharebeyi İngilizlerin kazandığını yazacaktı. Oysa gerçekler bir Osmanlı gazetesinde yazıldığı haliyle şöyleydi:
“Çoktan beri Sina cephesinde beklenen muharebe İngilizlerin taarruzuyla başlamış ve 2 gün bütün şiddetiyle devam ettikten sonra askerimizin parlak muzafferiyetiyle nihayet bulmuştur.(…)
26 Mart pazartesi sabahı başlayan muharebe o gün bütün gün devam ettikten sonra gece bir parça hafiflemiş ve ertesi gün tekrar şiddetlenerek öğleye kadar devam etmiştir. Öğleden sonra artık sonuç belli olmuş, İngilizler bozulmağa başlamıştı. Savaş meydanında binlerce ölü bırakan İngilizler güneye doğru çekiliyor, kahraman askerimiz İngilizleri takip eyliyordu. Dünkü resmi tebliğde askerimizin bu başarısından bahsedildiği sırada biri subay olmak üzere 200 er esir, bir zırhlı, iki binek otomobili elde edildiği bildirilmekteydi.
Çanakkale’de aylarca müddet İngilizlerin bütün hücumlarına, top tüfek atışlarına süngüleriyle ve kahramanlıklarıyla mukabele eden cesur askerimiz Sina cephesinde de aynı etkin yiğitliği göstermiş, kim bilir ne kadar büyük hülyalarla Filistin’e doğru ilerlemeye teşebbüs eden İngilizlere yeni bir darbe indirmiştir.”
Bugün ‘Gazze’den bize ne?’ diyenler esasen bir zamanlar Gazze’nin Çanakkale kadar vatan toprağı olduğu unutturulan kurbanlardır. Onlara kızmayalım. Mevcut tarih eğitiminden ne hayır bekliyorsunuz ki?

YORUMLAR