Üstün İnanç, kıymetlimiz, büyüğümüz, hocamızdı. Kimi zaman Cağaloğlu’nda, bir tarafında Mehmet Nuri Yardım bir tarafında ben adım adım binaların tarihini, hatıralarını anlattı. Kimi zaman MTTB’den bir toplantı çıkışı, o en sevdiğim Necip Fazıl’ın “Canım İstanbul” şiirini okur musunuz dediğimde kırmadı, onunla da kalmayıp Şairlerin Sultanı’ndan şiir şöleni yaşattı. Kitap fuarları, imza günleri, Harun Yöndem ile Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde “Zamanın Ruhu” programı, Makedonya Gamzesi’nin tiyatroda sahnelendiği süreçteki etkinlikler, dolu dolu Üstün İnanç’lı vakitlerimiz oldu. Akşamın geç saatlerine sarkan bir programdan çıkınca araba ile eve bıraktırdığı hâlde arar rahat gidip gitmediğimi sorar, ertesi gün tekrar teşekkür telefonu, programın kritiği için bir daha görüşürdük.
Salgın sürecinden sonra kendisinin sağlığını önemsediğimiz için, telefon ile görüşmeye devam ettik, arayı açarsam küçük tatlı bir sitem, ardından tüm aile bireylerini tek tek sorardı. Üstün İnanç, bir İstanbul beyefendisi, şehirli, yaşayan İstanbul’du. İstanbullu nasıl olunur, İstanbul’un sosyolojik tarihi nedir, geçmişte Kadıköy Vapuru’ndaki insanların zarafeti, lavanta kokusunu bizlere yaşatan rol modeldi. Üstün İnanç, eserleri ile hep yaşayacak, hayatımızı dolduracak.
Romancı, gazeteci, yazar, senarist, aktör Üstün İnanç kendisini “Büyük Doğucu” olarak tanıtırdı. Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in yakınında bulundu, onunla sık sık görüştü. Meşhur Marmara Kıraathanesi’nin en sıkı müdavimlerindendi. Edebiyat ve sinema dünyasından, Kemal Tahir, Tarık Buğra, Metin Erksan, Ayşe Şasa, Halit Refiğ, Atıf Yılmaz, Yücel Çakmaklı ile dostluğu vardı.
1977 yılında MTTB’de “Milli Sinema Açık Oturumu” nu yönetti. Konuşmacılar, Halit Refiğ, Salih Diriklik, Metin Erksan, Atıf Yılmaz, Yücel Çakmaklı ve Ayşe Şasa idi. Necip Fazıl Kısakürek’in eseri Sultan Abdülhamid Han’a prolog yazdı. 1967-1969 yılları arasında eser, Türkiye’nin bir çok şehrinde ve ilçesinde 519 defa sahnelendi. Ergun Göze’nin eseri “Çar Tabancası”nda Çar rolünü oynadı.
Ülkesinin sevdalısı, milletinin vicdanı romancı Üstün İnanç
Ülkesinin sevdalısı, milletinin vicdanıydı Üstün İnanç. Önemli bir romancıydı. Yaşadığı dönemin sosyal, kültürel, siyasi, ekonomik hayatını roman kahramanlarının kusursuz psikolojik tahlilleri ile kaleminde ağlatır, güldürürdü.
Üstadı Necip Fazıl gibi nice tabu konulara el attı.
“Yalnız Değilsiniz’i kaleme almak için beklemiştim. Çünkü toplumun sessiz ve derinden gelişen dramını işleyecektim. Çok yönlü ve girift bir konuydu. “Becerebilir miyim, beceremez miyim?” diye kendime soruyordum ve bir türlü elimi yazmaya götüremiyordum…
Sanki bir çıkmaza girmiştim. Sonunda anladım ki bu tereddüt, bu bekleyiş de bir nasipti. Çünkü esere bir “Dr. Murtaza Efendi”, bir “Füsun” tipleri girmiş ve onlar dramı tamamlamışlardı. İşte bu yüzden, gerek Yalnız Değilsiniz, gerek Ayıp Uşakları birbirini tamamlayan iki nehir romandır.” Diyen Üstün İnanç’ın Yalnız Değilsiniz romanı aynı adla, Mesut Uçakan tarafından beyaz perdeye aktarıldı ve dönemin tüm zorlu şartlarına rağmen geniş kitlelerden büyük ilgi gördü.
Makedonya ve Balkanlar’ı İstanbul’un kalbi gören Üstün İnanç, zamanın siyasi ve sosyal oluşları içerisinde bu defa Makedonya Gamzesi ve Yağmur Kanla Başladı nehir romanlarını kaleme aldı. “Osmanlı dünyanın en büyük devletiyken, tedrici biçimde erimeye başladı. Bu eriyiş, elbette kendi kendine olmadı. Denilebilir ki, çeşitli sebepler toplamıdır. Bunlar tarihçilerin ve sosyologların uğraşması gereken konular. Biz romancı olarak olaylarda “olanla olması gereken arasındaki farkı” (Dram) ararız. Aradım ve buldum mu? Evet. Ne kadar? İbadullah!..” Yağmur Kanla Başladı, Makedonya Gamzesi’nin devamı olmakla birlikte başlı başına bir dönem romanıdır. Birinci Dünya Savaşı’na giden yolda, dönemin siyasi ve sosyal şartları eserde bir arada anlatılıyor.
Bir Kimlik Lütfen romanında, kimlik arayıp bulamayanlara bir kimlik lütfen diyor:
“Çalıştırdıklarınızın haklarını alınterleri kurumadan ödeyiniz!” Kâinat Efendisi bu emri verdiğinde, ortalıkta ne Marks vardı, ne Engels, ne Lenin ne şu ne bu!..
“Batı” dediğimiz Avrupa, kendi pisliği içinde boğuluyordu.
Neden sonra “Pier Lermit” isimli bir papaz, bütün Avrupa ülkelerini gezmiş, kralları ikna ederek Haçlı Seferleri’nin başlamasına vesile olmuştur. Savaşa giden asil şövalyeler, at uşağı olarak serflerini yanlarına aldılar. Serfler düşman bellenen Müslümanları görünce şaşırdılar. Çünkü onlarda serf merf yoktu. İnsan vardı. Serfleri de insan kabul ediyorlardı.
Serfler bunu öğrendiler, yani insan olduklarını!
İşte Avrupa’yı sarsan Haçlı Seferleri’dir.
Ülkemize gelince, kimliği arayıp da bulma sırası bize galiba bize geldi… Sanayi gelmeden Sanayi Toplumu’na girerek uzun yıllardan beri sıkıntı çekiyoruz. Ancak ufukta beliren bazı emareler Türk toplumunun kabuk değiştirmekte olduğunu gösteriyor. Belki “imece” dayanışmasından etkilenerek büyük özelliği aşk ve dayanışma olan bir sürecin işaretidir bu.
Bir Kimlik Lütfen romanımda bunu anlatmaya çalıştım.”
Yazıklar Çıkmazı romanında, derin bir İstanbulluluk vardır. “Dostluğun, bütün dünyadaki paralara bedel olduğunu bilen ve dışını değil için süslemeye çalışan herkese…” ithaf etmiştir.
Tiyatro ve sinemanın vazgeçilmez telkin gücüne, tılsımına inanan ve ömrünü o yola adayan Üstün İnanç, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gösteri Sanatları Merkezi’nin kuruculuğu ve müdürlüğünü yaptı. Bu merkezde öğretmenlik yapıp nice tiyatro oyuncusunun, senaryo yazarının hayatlarına dokundu. Kültür ve sanat aşinası olanlar için hazırladığı tamamı olmasa da birçok oyun ve senaryolarını topladığı Tiyatro Eserleri son kaleme aldığı eserdir.
Üstün İnanç 13 Şubat 2024 Salı günü, ikindi vaktinde Fatih Camii’nden uğurlandı. Eyüp Sultan Mezarlığı’nda aile kabristanına defnedildi.
Bir "Büyük Doğu" cu düştü toprağa. Önde koşan atlı üstat Necip Fazıl Kısakürek’in süvarisini toprak bağrına bastı. Düştüğü toprakta çiçekler açtı. Bu sessizliğe alışmak kolay olmayacak.
Bir Sessizlik Lütfen…
Türkiye’nin başı sağolsun.