Üniversitelerde boş kalan kontenjanlar

Abone Ol

Son yıllarda üniversite sayısı iyice arttı. Ü niversite sayısı hızla artan ülkeler diye bir sıralama yapılsa muhtemelen ilk sırada yer alırız. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) resmi web sitesinde yer alan üniversiteler sayfasında yer alan bilgilere göre Türkiye`de 206 üniversite bulunuyor.
Devlet üniversitelerinde 80 bin 103 vakıfta ise 37 bin 939 kontenjan boş kaldı. Devlet üniversitelerinde 68 programı hiçbir öğrenci tercih etmedi. Ancak bunlara vakıf, KKTC ve yurtdışındaki üniversiteler de eklenince, 1.033 lisans programına çıkıyor. Kimsenin yerleşmediği programlarda önlisans ve lisans olarak toplam 11 bin 624 kontenjan var.

Bu boş kontenjanlara kazanıp da kayıt yaptırmayanlar eklenecek.&nbsp
Bu yıl benim kızımda üniversite sınavına girdi ama umduğunu bulamadı ve tercih yapmadı. Bu sene tekrar hazırlanacak. Böyle binlerce öğrenci var.
Peki tercih edilen üniversitelerin dünya sıralamasındaki yeri ne?
Dünya Ü niversite Sıralaması Merkezi (Center for World University Rankings-CWUR), 2018-2019 yılları için hazırlamış olduğu dünyanın en iyi üniversiteleri listesini yayınladı. Ne yazık ki Türkiye`den hiçbir üniversite ilk 100 içine giremezken, 13 üniversite ilk 1000 içinde yer almayı başardı.
Dünya sıralaması nasıl yapılıyor?
Liste hazırlanırken hiçbir sorgulama veya anket yapılmıyor. Ü niversitelerin sıralamaları belirlenirken öğretim kalitesi, iş gücü piyasasında mezunlara olan talep, akademik personelin kalitesi, yayın sayısı, yayın kalitesi, bilimsel ortamdaki etkisi ve kaynak gösterilmesi gibi kıstaslara bakılıyor.
Dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamasında hep üst sıralarda olan üniversiteler hep köklü üniversiteler.
Batı dünyasının ünlü üniversiteleri bize bu hususta bir fikir verebilir. Paris Ü niversitesi 1253 te, Oxfort 1264 te, Cambridge 1284 te kuruldu.
Amerikalılar, istiklallerine kavuşmadan yıllar önce üniversitelerini kurmaya başlamışlardı. Harvard Ü niversitesi 1636 da, Princeton Ü niversitesi 1747`de, Columbia Ü niversitesi 1754 te kuruldu.
Bizim en eski üniversitemiz, İstanbul Ü niversitesidir. 18 Kasım 1933 te Türkiye nin ilk ve tek üniversitesi olarak öğrenim hayatına başlamış olan kurum, Osmanlı İmparatorluğu ndaki ilk Avrupa tarzı üniversite olarak kabul edilen Darülfünun un doğrudan devamıdır. Ayrıca okulun bazı birimleri temelleri İstanbul un fethinin ertesi günü 30 Mayıs 1453 te Fatih Sultan Mehmet in emriyle kurulan Sahn-ı Seman medreselerine kadar dayandığından okulun kuruluşu bu tarihe kadar uzanır. Bugünkü hali 1933 te kurulmuştur.&nbsp
Ü nlü Amerikan yazar Walter Lippmann:
' Geleneklerin devamlılığını temin eden zincirler birbirinden ayrıldıkları takdirde, o cemiyetin kültür mirası bir nesilden diğerine emanet edilemez. O zaman, cemiyetin bekçilik ve idamesini üzerlerine alanlar, öğrenilmesi gereken şeyleri, tecrübe ve hatalarla yeniden keşfetmeye, yeniden icat etmeye mecbur kalırlar. Hiçbir nesil bunları başaramaz.'
Hiçbir nesil, sıfırdan başlayarak, kendisi için elzem yüksek medeniyetin lâzımesi sanat ve ilimleri husule getirecek kudrette değildir.
Bir ülkenin dili, sanatları, felsefesi, edebiyatı, ilimleri öğrenilecekse bütün bunlar yaşlılardan gençlere emanet edilmeli ve gelenekler, adetler, fikirler nesiller boyunca onları taşıyanların hafızalarında kesintisiz bir hatıra olarak yaşamalıdır. O halde, insanlar ancak ecdatlarının bildikleri şeylerle işe başlarlarsa, onlardan fazla öğrenebilirler. Onlar, basit tecrübeleri tekrarlayarak, yeniden öğrenmek mecburiyetinde kaldıkları takdirde, daha ileri, daha yüksek tecrübelere girişemezler. Bunun içindir ki, ancak dilini ve geleneklerini muhafaza edebilen millet ilerici olabilir.
Peyami Safa: 'Tarihinin sürekliliğini kaybeden bir millet her şeyini kaybetmeğe mahk&ucirc mdur. Hafızası parça parça kopmuş bir akıl hastası gibi, geçmişiyle, hatıralarıyla ve benliğini oluşturan bütün varlık unsurları ile kesilmiştir. Yabancı tesir ve müdahalelere, yabancı vesayete hazır ve muhtaçbir halde, evvela bağımsızlığını, sonrada bütün milli şahsiyetini ve varlığını kaybeder.'
Bu minvalde yeni üniversite sayısı hızla artırmaktansa eski üniversitelerimize daha yok yatırım yapsak, dünya sıralamasında üst sıraya çıkarmak için çalışmalar yapsak daha iyi olmaz mı?
Bir de şu hususu aydınlatsak bu boş kontenjanlar, niçin dolmuyor? Gerçekten ülke için lazım olan bölümlerde, çocuklar mı bilincinde değil tercih yapmak için;
Yoksa açmış olmak için, açılmış bölümler mi?
Ben cevabını bulamadım, aklım ermedi!