`height=       

 

Özel televizyonlar nasıl yasal bir boşluktan yayına başladıysa vakıf üniversiteleri de aynı  yaklaşımla açıldı. YÖK Başkanıİhsan Doğramacı`nın kendi vakfının bir girişimi olan Bilkent`in, uzun yıllar boyunca devlet  üniversitesinden farkı  anlaşılamadı. Halkımız da zaten Bilkent`i vakıf veya özel değil paralıüniversite olarak görüyordu. O yüzden de üniversitelerde özelleşme ancak 90`lıyıllarda fark edildi ve günümüzde sayıları  80`e yaklaştı. İstanbul`da ise neredeyse vakıf üniversitesi sayısı  50`ye ulaştı.

 

Kalite standardı  açısından birbirine hiç  benzemeyen bu üniversiteleri nasıl nitelendireceğiz? Kuruluş  tüzüklerine baktığımızda hepsi vakıf üniversitesi ama vatandaşa sorduğumuzda neredeyse tamamı  özel üniversite. Yani ticari amaçlarla kurulmuşve ücretli eğitimin verildiği üniversitelerden bahsediyoruz. Dünyada ve Türkiye`de kuruluşamacı  olarak üniversite eğitiminin yaygınlaşması, fakir öğrencilerin de burs alarak eğitimlerini sürdürmesi ve kalitenin rekabet ile yükseltilmesinin amaçlandığıvakıf üniversiteleri bu hedefi yakaladımı?

 

Türkiye`deki üniversitelerin patronu YÖKn yaklaşık 10 yıl aradan sonra yayınladığı  vakıf üniversiteleri raporuna göz attığımızda tablo hiç  de içaçıcı  değil. Gerek mali gerekse bilimsel açıdan vakıf üniversiteleri yerlerde sürünüyor. Holdingler, dini yapılar ve kamu vakıflarıtarafından kurulan üniversitelerin neredeyse tamamı  sınıfı  geçememiş. YÖKn bir kitap olarak da yayınladığı  raporda vakıf üniversitelerinin burs kriterine de uymadıkları  gözleniyor. Büyük çoğunluğu kağıt üstünde yüzde 10 burs zorunluluğunu yerine getirirken pek çoğu pazarlıkla eğitim ücretinde yapılan indirimleri de burs kontenjanında gösteriyor.

 

Bilkent, Koç, Sabancı, Bezm-i Alem, Başkent ve Atılım Ü niversitesi dışındaki pek çok üniversite gerek bilimsel yayınları  gerekse fiziki yapısıyla uluslararası  standartların çok altında kalıyor. Tıp, DişHekimliği ve bazımühendislik fakülteleri sayesinde üniversite sınavında yüksek puanla öğrenci tercih eden vakıf üniversitelerinin fakülte puanlarında da ortalama bir standart bulunmuyor. Kimi vakıüniversiteleri ilk bin ile tıp fakültesine öğrenci alırken 20 bin ile tıp fakültesine öğrenci kabul eden üniversite dahi bulunuyor. Zaten YÖK de bu tehlikeyi gördüğü  için geçtiğimiz yıl tıp, diş  hekimliği ve hukuk fakülteleri için baraj puan sistemine geçmişti.

 

Vatandaşiçin özel işletme, devlet için vakıf teşebbüsü  öğrenci için ise patron okulu olarak görülen üniversitelerin önümüzdeki süreçte bilimsel niteliğini ve fiziksel donanımını  artırmalarını  ümit etmekten başka yapacak bir şey yok gibi görünüyor.

`height=

Uygunsuz`bir Murakami romanı

 

Son yıllarda Nobel Edebiyat Ödülüiçin ismi en çok geçen romancılardan biri Japon yazar Murakami ama henüz bu mutluluğu tadamadı. Yaşar Kemal`in en fazla Nobel alamayan romancı`rekoruna ortak olması  beklenen Murakami, fantastik öğeler barındıran kitaplarıyla tüm dünyada beğeniyle takip ediliyor. Türkiye`de de Sahilde Kafka, 1Q84 ve İmkansızın Şarkısıgibi romanlarıyla çok okunan ve çok konuşulan Japon yazarın son romanı  Killing Commendatore, üstelik de ülkesindeki mahkeme tarafından müstehcen bulundu ve +18 ibaresiyle satışa sunulmasına karar verildi.

 

Uzakdoğu`nun en büyük kitap fuarıolan Hong Kong Kitap Fuarı`na da katılamayacak olan yazarın önceki romanlarında da cinsellik içeren bölümler hep tartışmaya yol açmıştı. Mahkemenin toplum ahlakına aykırı`bulduğu romanın nasıl bir satış  rakamı  yakalayacağı  ise merak uyandırdı. Yazarın bu yasağıbir reklam unsuru olarak kullanıp özellikle Batılı  okurlarının daha fazla ilgisini çekebileceği yorumlarıda yapılıyor.

 

Murakami`nin, eşinden ayrılmış  genç  bir ressamın yaşadıklarını  anlattığı  son romanı  Killing Commendatore`un kendi ülkesinde böyle bir yasaklamayla karşılaşması  Nobel Edebiyat Ödülü  değerlendirmelerini de etkileyebilir. Pek çok eleştirmene göre ödülü  çoktan hak eden Murakami`nin bu krizi ödül konusunda da fırsata çevirebileceği düşünülüyor.

 

`height=

 

GÜ ZEL

 

Ayasofya`nın güzel kapısı`

 

İnsanlık mirası  Ayasofya sadece muhteşem mimarisi ve efsanelere konu olan tarihiyle değil aynı  zamanda küçük küçük hikayeleriyle de dikkatimizi çekiyor. İşte her ziyaret sırasında yeni bir detayın keşfedildiği Ayasofya`da bu defa güzel kapı`dan söz edeceğiz. Kültüİstanbul hesabının hatırlattığı  bu kapı, İstanbul`a Tarsus`tan getirilmiş.

 

Ayasofya`da yere gömülü  haldeki sabit kalmışbu bronz kapı, bir pagan tapınağından sökülmüş. Güzel kapıolarak bilinen bu muhteşem eseri getirtip taktıran ise İmparator Theophilos;

 

 

`height=

 

ÇİRKİN

 

Tarihi mezarlara kıymayın efendiler

 

Kendisi de bir kültür araştırmacısı  ve turizmci Mehmet Dilbaz, yok olan, zarar gören kültürel mirasa dikkat çekmeye devam ediyor. Büyük bir özveriyle İstanbul`un tarihi yapılarını  korumayı  kendine görev edinen Dilbaz, son olarak Adadolukavağı`ndaki tarihi bir caminin avlusunda yaşanan tarih kıyımını  gözler önüne seriyor.

 

Ali Reis Camisinin haziresindeki mezar taşlarının adeta yıldırım düşmüş  gibi parçalandığını, gelişi güzel atıldığını  belirten Dilbaz, 'Keşke Anadolukavağı, Türkiye sınırlarında olsaydı, en azından bir yetkili kırılmış  mezar taşlarını  toplardı  değil mi!'diye de soruyor. Dilbazn serzenişine İstanbul Büyükşehir Belediyesi Beyaz Masa birimi hemen yanıt vermiş  ve üzücü  olayın takip edildiğini aktarmış.

`height=

Neden  ölüyoruz?

Fütürist girişimci Alphan Manasn paylaştığıbir araştırmaya göre dünyadaki ölüm nedenleri çok ilginç  sonuçlar veriyor. Her yıl 725 bin kişinin sivrisinek ısırmasından hayatını  kaybettiği dünyamızda, yaklaşık bin kişi de timsahlar tarafından öldürülüyor. İşte yıllık ölüm rakamları.

 

Sivrisinek 725.000

İnsan 475.000

Yılan 50.000

Köpek 25.000

Çeçe sineği, salyangoz 10.000

Timsah 1.000

Aslan, fil 100

Kurt, köpek balığı 10