Ü lker Erke ülkemizin önde gelen Türk tezyinat ustalarından biriydi. Cumhuriyet dönemi ikinci nesil minyatür sanatkârları arasında en mühim sima olan Ü lker Erke, geride hoş sadalar, birbirinden kıymetli minyatür eserleri, kitaplar ve öğrenciler bırakarak geçtiğimiz hafta ebediyet yurduna sırlandı.
Merhume Ü lker Erke`ye rahmeti vesile kılarak minyatür sanatçısı Nilgün Gencer, minyatür sanatçısı Gülçin Anmaçve mimar Fatma Kesgün ile birlikte hocamızı, çalışmalarını, eserlerini ve aziz hatıralarını yâd ediyoruz. 
İttifak Gazetesi camiası olarak merhumeye rahmet yakınlarına ve öğrencilerine sabır niyaz ediyoruz.
Işığım Ü lker Erke;
Minyatür Sanatçısı-Nilgün Gencer 
Benim minyatür sanatı ile tanışmam her zaman saygı ve rahmetle andığım Aziz hocam Ord. Prof. Dr. Süheyl Ü nver ile oldu. 1970-1978 yıllarında Süheyl Ü nver hoca ile çalışma şansına sahip oldum. Hayatımda her zaman iz bırakmıştır. Mekânı cennet olsun. Hocamız bizlere 'bana teşekkür etmeyin öğrendiklerinizi öğretin' derdi. Bu sözden yola çıkıp 1989 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü`ndeki Türk Süsleme Sanatlarına geri döndüm. Ve Ü lker Erke ile tanıştım. Aramızda müthiş bir sevgi bağı oluştu. Olağanüstü çalışmaları minyatür sanatına getirmiş olduğu üslup, araştırmacı kişiliği beni çok etkiledi. Evimdeki kütüphaneyi açtığım zaman onun Türk Kültür hayatına ve minyatür sanatına ne kadar çok emek verdiğini görüyorum. 
Minyatürlerle Mevlana ve Mevlevilik, Gemiler, Anadolu`dan Efsaneler, Atatürk Evleri, Atatürk`le Anıtlaşan Yapılar, Sağlık Kurumları, Mevlevihaneler, Anadolu Halk Oyunları ve Anadolu Minyatürleri gibi çağdaş yorumlarıyla sayısız değerli eserler bıraktı gelecek kuşaklara. 
Edremit`e sunmuş olduğu Ayşe Sıdıka Erke Etnografya Müzesi de Ü lker Erke`nin kültür hizmetlerinden biridir. 
Ü lker hoca ile tanıştığımız yıl eşimin turizm alanında görev alması nedeniyle Antalya`ya göçetmemiz gerekti. Ben çok üzgündüm, İstanbul`dan sevdiklerimden, özellikle Ü lker hocadan ayrılıyorum diye bana 'niye üzülüyorsun işte Antalya, işte konu' dedi. Bu söz, Antalya Yaşayan Medeniyetler sergimin çıkış noktası oldu. 4 yıl sonra geri döndüm. Türkiye konulu minyatür çalışmalarımda bir büyüğüm olarak her zaman desteğini gördüm ışığım oldu. Yastayım, ışığım söndü. Nurlar içinde uyu canım hocam, kıymetlim, mekânın cennet olsun. 
Sanata adanmış bir ömür
Fatma Kesgün-Yüksek Mimar
Ü lker Erke hocamız; Sanata adanmış bir ömür; Koca bir çınar göçeyledi bu diyardan lakin gölgesini her zaman üzerimizde hissedeceğiz... Vakur duruşu, çalışkanlığı, üretkenliği, arşivciliği ve paylaşımcılığı ile örnek bir sanatçı.
7 yıl önce aylardan Ekim, tam da bu vakitler; Hocayı, 'Mimsanat Akademisi`ne minyatür
sanatına yönelik bilgilerinizi tecrübelerinizi bizlerle paylaşabilir mısınız?' diye davet etmiştim. Kendisi davetimi kabul etmiş ve memnuniyetini ifade etmişti. Heyecanlıydım çünkü duayen bir sanatçıyı misafir edecek ve yakından tanıma fırsatına erişecektim.  Hocamız Kasımın ilk haftası seminer vermek üzere Mimsanat`ı teşrif etti. 1947 yılında bu sanatı tanıdım, sevdim uğraştım. Allah`a çok şükrediyorum Süheyl hoca gibi çok doğru bir insanın elinde yetiştim, inandım ve benimsedim...` diye başlayan seminerde, hoca samimi bir dille bilgisini paylaşıyor, anlatımıyla konunun derinliğine bizi alıyordu.
Minyatür anlatan resimdir, minyatürde konuyu seçersiniz ve artık siz bir rejisör gibi oyunu sahneye koyar, renklerinizle çizginizle ifade edersiniz` sözleri hâlâ kulağımda, hâlâ hafızamda;
Daha önce de hocamızla sanat, sergi ortamlarında hep bir araya gelmiştik lakin kendilerini bu kadar yakından tanıma fırsatım olmamıştı. Sert görünüşü her zaman beni biraz alıkoymuştu sanırım.
Oysa ki sert duruşunun ardında muzip, yumuşacık bir insan olduğuna tanıklık etmiştim. İşte o günden sonra Ü lker Hocamızla daha sık bir araya geliyor ve bilgisini her fırsatta dinleme ayrıcalığına sahip oluyordum. Bu benim için büyük bir zenginlikti. Seminer gününün bendeki izi, manevi anlamı yanında getirdiği emanetti. Yaklaşık 30 cm. çapında koyu yeşil, seramik bir tabaktı getirdiği. Ama tabağı farklı kılan o güne kadar yapmış olduğu hizmetti. 
Ve sanki bugüne kadar aracı olduğu işin farkında olarak ışıl ışıl parlıyordu. Işıltısının bir sebebi vardı muhakkak. Kültürümüzün hafıza kayıtlarını oluşturan Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ü nver hocamızın altın ezmek için kullandığı tabaktı getirdiği hediye. Ve Ü lker hoca bu emaneti kendi elinden, kendi gönlünden bundan sonra sizin öğrencileriniz bu çanakta altınlarını ezsin tezyinatlarında kullansın diyerek emanet verdiği yeşil seramik tabak... Mezkû r tabağı her elime alışımda hocalarımın izlerini, duygularını hissettiğim özel bir emanet; Kim bilebilir, o çanakta altın ezenler Süheyl hocamızın, Ü lker hocamızın parmaklarına dokunacak, gönüllerine bir ses verecek, izlerine vâkıf olacak...
Bizim hiçmi anlatacak hikâyemiz yok, söyleyecek sözümüz yok demişti` o gün Ü lker Erke
hocamız seminerde...
Benim o gün başlayan sözüm var hocam...
Mekânları cennet olsun. Bizler biliyoruz ki eserleri ile her daim yolumuzu aydınlık
tutacaklar... Saygı ve rahmetle yâd ediyorum.
29.EKİM.2020 tarihinde Mimsanat Akademisi`nde kaleme alınmıştır.
Kıymetli Sanatkâr Ü lker Erke Hocamızın Ardından
Gülçin Anmaç-Minyatür Sanatçısı
Sevgili Ü lker Erke hocamın vefâtı, özellikle minyatür sanatımız için hüzünlü ve yeri doldurulamaz bir kayıptır. Değerli Nusret Çolpan ve Cahide Keskiner hocalarımın vefâtları ile beraber şimdi Ü lker hocamın vefatı ile hissettiğim, sadece sanatı ile ilgilenen, okuyan, araştıran, iyi bir arşivi olan, kendilerini minyatür sanatına vakfetmiş bir neslin vedası gibidir. Kendi adıma diyebilirim ki sohbetlerinde bolca bulunduğum bu neslin, yeri bambaşka ve çok kıymetlidir. Ü lker hoca çok üretken bir sanatçıydı, farklı bakış açıları, sebatı ve çalışkanlığı ile özeldi. Belirlediği bir konuya bağlı olarak ürettiği ve her biri ayrı kitap olan çok sayıdaki özgün çalışmalarını, kendileriyle tanışmadan önce de heyecanla takip ederdim. 
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü`nde, Nusret hocamın minyatür derslerine devam ederken, öncesinde Ü lker hoca uzun süre aynı yerde minyatür dersleri vermişti. O zamanlar Ü lker hoca sergi açılışlarına katılıyor ve bizler, kendisi ile sergilerde görüşebiliyorduk. Ben Ü lker hocamın sanatını kendisinden dinledim ama uzun bir zaman önce ders vermeyi bırakmıştı, öğrencisi olmadım. Nusret hocamın vefâtı sonrası, Cahide hocama ve Ü lker hocama düzenli ziyaretler yaptım, düzenlenen sergilerin kataloglarını onlara ulaştırdım ve değerli sohbetlerinde bulundum. İki kıymetli hocam, yaş almak ve kalabalık ortamlardan tercihleri olarak uzaklaşmış olmaktan dolayı sanat ortamlarında çok görünmüyorlardı ve kendileri de görüşemiyorlardı ama bu sürede her zaman saygı, sevgiyle birbirlerine selâmlarını ve iyi niyetlerini gönderdiler. 
Değerli minyatür sanatçısı Ü lker Erke hocamız, tezhip ve minyatürü Ord. Prof. A. Süheyl Ü nver (1898-1986)den öğrendi, 1958 yılında hocasından icâzetini aldı. Türk Süsleme sanatı seminerlerinde hocasına uzun yıllar yardım etti. Ayrıca ressam Ali Sami Boyar`la beş yıl resim çalıştı ve ressam Ercüment Kalmık`tan desen ve anatomi öğrendi. Süheyl Ü nver hocanın vefatının ardından, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü`nde, Türk Süsleme Grubu nda eğitmen olarak hizmete başladı. 1998 yılına kadar bu görevini sürdürdü ve birçok sanatçı yetiştirdi. 
Beş yüze yakın minyatürü olan Ü lker Erke, yüz elliden fazla sergiye katıldı. Minyatürlerinde belirlediği konu hakkında çalışmış, bu konu ile ilgili seri minyatürler üretmiş ve minyatürleri sergi kataloğu olarak basılmıştır. 
Ü lker hocamın minyatürlerini içeren kitaplarından bazıları Minyatürlerde Gemiler, Minyatürlerle Anadolu`dan Efsaneler, Minyatürlerle Atatürk Evleri ve Atatürk`le Anıtlaşan Yapılar, Ü lker Erke`nin Yorumu ve Fırçasıyla Türkiye`de Tarihi Sağlık Kurumları Sergisi, Â lem Dönüyor, Minyatürlerle Mevlevihaneler, Minyatürlerde Anadolu Halk Oyunları, Anadolu Minyatürleri ve son kitabı olan Minyatürlerde Edremit ve Zeytin. 
Tüm hayatı, ailesi ve sanatı olan Ü lker hocamı ne zaman ziyaret etmek istesem, zarif bir kabul ve harika ev sahipliği ile karşılamıştır. Her ziyaretimde, O`nun anlattığı anılar, karşılaştığı durumlar ile kendisinin masasına, sanatına çekilmesini ve bunun değerini daha iyi anlayarak ayrılmışımdır. İlginçolan ise hocalarımın anlattıklarının, yani yıllar içerisinde yaşananların, gelinen noktaların benzer olması ve bunu giderek çok daha iyi anlayıp, hisseder olmak; Kendileriyle sanat üzerine uzun konuşmalar yapma şansım oldu ve bu sohbetlerde minyatürlerini nasıl tasarladığını çok keyifli olarak anlatırdı. Öğrencilerimle Ü lker hocama yaptığımız ziyaretler ise yılsonunda derslerimizi bitirdiğimizde, öğrencilerime bir hediye gibi olurdu. Hocamızı yormaktan çekinir, zahmet vermek istemezdik ama o, bol izzet ve ikram ile bizleri ağırlar, bir İstanbul hanımefendisi olarak geçmişten anılarını paylaşır ve kitaplarını imzalayarak öğrencilerime hediye ederdi. Talebelerim, benim tüm sene boyunca anlatmaya çalıştığım sanattaki adabı ve görgüyü, böylelikle bir anda yaşayarak hissederlerdi. O günler hepimiz için çok değerli anılar olarak gönlümüzde yer edecektir. 
En son kitabı Edremit ve Zeytin`dir ve hocamızı çok mutlu eden bir kitaptır. Kendisinin çok sevdiği, ata toprağını resmettiği minyatürler ile bezeli kitap bu yörenin tüm özelliklerini anlatır. Ayrıca annesi adına 'A. Sıdıka Erke Etnografya Müzesini' yaptırmış ve Edremitlilere armağan etmiştir. 
Yaz mevsimlerini Edremit`te geçirirdi, bu sene gitmeden önce salgın dolayısıyla kendisini ziyaret edemedim ama telefon ile konuştuğumda, artık sağlığının çalışmasını engellemesinden yana hüzünlüydü. 'Zihnimde birçok fikrim var ama elim, gözüm artık bana eşlik edemiyor' demişti. 
Değerli hocalarımızla beraber sanatta harmanlandık, büyüdük, olgunlaştık. Hocalarımdan dinlediğim her şey zihnimde, izlediklerim fırçamda, öğrendiklerim kalemimde, anıları dilimde ve görgüleri hareketimdedir. Her karşılaşma, anlatılanı anlama ve gönülde yer etme bir nasiptir ve iyi ki bizlere kısmet oldu. 
Ü lker Erke hocamız eserleri ile yaşayacak, bilinecek, sevilecek ve bir büyüğümüz olarak her zaman kalbimizde yer edecek. Allah rahmet eylesin ve çok sevdiği ailesine sabır versin. Geride kalan kitapları, minyatürleri, öğrencileri ve kıymetli anıları ile minyatür sanatımızda ve bizlerde çok güzel izler bıraktı.
Ü lker Erke-Minyatür Sanatçısı 
(1932-2020)
Ü lker Erke Amerikan Kız Lisesi mezunudur. Türk süsleme sanatlarına A. Süheyl Ü nver`in teşvikiyle başlayarak Süheyl Hoca`dan tezhip, minyatür ve tasarım Ali Sami Boyar ve Ercüment Kalmık`tan desen ve anatomi öğrenmiştir. 
17 yaşında başladığı çalışmalarını 71 yıl boyunca mütemadiyen sürdüren Ü lker Erke, eserlerini satmayarak memleketi Edremit`te valideleri adına tesis ettikleri Ayşe Sıdıka Erke Etnografya müzesine bağışlamıştır. 
 lem Dönüyor- Minyatürlerle Mevlevihaneler sergisiyle Türkiye Yazarlar Birliği Ödülünü ve 2006 Geleneksel Sanatlar Dalında Yılın Sanatçısı Ödülünü kazanmıştır.
Gümüş Lâle Ödülü`nün sahibi Ü lker Erke`nin birbirinden değerli kitapları: Minyatürlerle Atatürk Evleri ve Atatürk le Anıtlaşan Yapılılar. Minyatürle Mevlana ve Mevlevilik. Minyatürlerle Anadolu`dan Efsaneler. Minyatürlerde Gemiler. Ü lker Erke`nin Yorumu ve
Fırçasıyla Türkiye`de Tarihi Sağlık Kurumları, Minyatürlerle Türk Tıp Tarihi Sergisi. Minyatürlerle Mevlevihaneler/Â lem Dönüyor, Minyatürlerde Anadolu Halk Dansları. Anadolu Minyatürleri. Kuşlar. Zeytin`in Hikâyesi. Masal ve Efsanelerle İlgili Özgün Minyatürler.