TV’de yaptığım bir değerlendirmeyi İttifak okurları için köşeme almak istedim. Öncelikle ifade etmek isterim ki, işin kolayına gitmiş, konuşmayı metin haline getirmiş ve yayınlamış diye düşünmenizi istemiyorum. Bilenler bilir, böyle konuşmaları çözümlemek, deşifre etmek hayli meşakkatli bir iştir. TV’de ifadelerimizi metne dönüştüren arkadaşımıza minnettarım. Aslında o bölüm hakkında çok geri dönüş gelince yazıya dökmek istedik. Yanlışlarımız var ise şimdiden kabulümüzdür.
Yani Orhun Yazıtları'na gidersek Ümit Özdağ kendi milliyetçiliği ile çelişkiye düşer. Bir daha söylemek isterim, Göktürkler Orhun Yazıtları’nda mealen “Yoktan var ettim, azdan çok ettim, açkoymadım tok ettim” diyerek “Ben bütün ırklardan herkesi topladım bir Türk milleti yarattım, ona uygun bir dil yarattım, topluluk olarak hep beraber yaşayacağız büyüyeceğiz.” diyor.
SURİYELİLER GİDİNCE KİM ÇALIŞACAK?
İkincisi, tabii kendisine de sormak lazım, Suriyelileri gönderince ülkemizdeki mavi yakalılarda kim çalışacak? Ben iyi hatırlıyorum 10 yıl öncesine kadar birçok işletmede eleman sıkıntısı vardı; bu sanayi bölgesinde de vardı, hizmet sektöründe mağaza gibi yerlerde de vardı ve istihdam sorunu vardı. Şu an ise telefonla uğraşmayan eleman arıyorlar.
Ben o zaman araştırdım. Birçok esnaf odası, esnaf yönetimi ve sanayi odasıyla görüşmeler yaptım. Sorun şu; insanlar telefonla ilgilenebileceği, bilgisayar başında olabileceği, beyaz yakalı iş arıyor. Ne var ki Suriyeliler gelince resmi olsun, gayri resmi olsun, bu alanlara yerleştiler. Şu anda bizim pisliğimizi temizleyen Türkler değil; Afgan kökenli Türkmenler, Özbekler, Suriyelilerdir. Bunları rahatlıkla söyleyebiliriz ki artık en ağır işte, bir restoranın bulaşıkhanesinde bir Türk gencimizi çalıştırmak mümkün değil. Varsa da biri bana göstersin söylesin. Ben bunu da araştırdım; İstanbul'da, Ankara'da veya başka şehirlerde, mekânlarda üstü kapalı sordum. Sadece turizmde göremedim. Turizm biraz daha istisnai, çünkü orada bazı şartlar kaideler var.
Göçmenleri gönderirsek bizim sokaklarımızdaki kâğıtları kim temizleyecek, sanayi bölgesindeki en ağır işlerde; o toz duman metan kokusu içinde kim çalışacak? Bir de böyle bir şey var.
Ben bunu 20 yıl önce, Batı ülkelerinde tespit etmiştim. Mesela Rusya'da baktım mavi yakalı işçi yoktu. Rus gençleri beyaz yakalı olmak istiyordu ama en ağır işlerde Rusya'ya gelen Kolombiyalı Katmandulu, Afgan, Kırgız göçmenler çalışıyordu. Ama safkan Rusları o işlerde göremiyorduk. Keza şu anda aynı durumu Avrupa’da görüyorsunuz. Safkan bir Alman, Hollandalı ya da İsviçreli ağır işlerde çalışmazlar. Bu bir arz talep meselesidir.
ROMA VE PERS İMPARATORLUĞU’NDA VARDI
Aslında bu yeni bir şey değil. Bin yıl, 2 bin yıl öncesinde Roma, Pers İmparatorluğu gibi pek çok uygarlıkta, derinlemesine bakıldığında alt tabakada hep göçmenler vardır.
Şimdi bazı eleştiriler getiriyorlar: Ümit Özdağ da göçmen, o da sığınmacı ama nasıl konuşuyor? Onu da tasvip etmiyorum. Çünkü Kafkaslardan biz daha yeni ayrıldık. Orası da bizim, oradakiler Dağıstanlı, Çeçenistanlı, Azerbaycanlılar da Türk milletindendir. O şekilde eleştirilmesine de yani Ümit Özdağ’ın ırkı, kökeni üzerinden eleştiri getirilmesine de karşıyım.
AZERBAYCAN’I YOK SAYAN KILIÇDAROĞLU
Burada yine bir paradoks daha var. Sayın Kılıçdaroğlu İpek Yolu’nun, Baharat Yolu’nun canlanacağına dair ifadelere yer verdi. Biliyorsunuz, o konuşmasında Azerbaycan'ı yok sayan ifadeler var. Şimdi karşımızda Azerbaycan tarihini bilmeyen, iki ülkenin münasebetlerini bilmeyen bir Kılıçdaroğlu ve yanı başında da kendisinin milliyetçi olduğunu söyleyen Ümit Özdağ var.
(Selçuk Geyveli) Geçmişte 418 tane Azeri’yi sınırda teslim edip orada gözlemcilerin önünde kurşuna dizdiren anlayıştır.
İran istihbaratını mı diyorsunuz?
(Selçuk Geyveli) Hayır, İnönü zamanındakinden bahsediyorum.
Evet, o, bilinen bir şeydi. Ben size onunla ilgili yeni bir bilgi daha vereyim. Bunu da birkaçgün önce Mustafa Armağan Bey ortaya çıkardı. İran içerisinde biliyorsunuz ki Güney Azerbaycan var. Onların bir dönem hürriyet hareketleri, yürüyüşleri vardı. Bu hareketleri İran istihbaratına CHP yönetimi söylüyor. İçinizde komünistler var, diyor. Bu fazla bilinmiyordu, yeni belgelerle ortaya çıkarıldı. Yani Güney Azerbaycanlıları “içinizde hainler var” diyerek ihbar etmişler.
SEÇİM SONUÇLARI TAHMİNİM YÜZDE 53
(Selçuk Geyveli’ye) Az önce yine siz söylediniz, biz de söyledik burada 28 Mayıs akşamı 21.30 gibi yüzde 53'ü görmeyi umuyoruz. Ümit Özdağ’ın da Kılıçdaroğlu’na hiçbir katkısı olmayacak.
SİNAN OĞAN DAHA NETTİR
İkisinin de danışıklı dövüş olduğunu söyleyenler var ama benim şahsi görüşüm Sinan Bey ile Ümit Özdağ arasında bir doku uyuşmazlığı var. Sinan Oğan daha nettir, sahadan da tanıyıp bildiğimiz bir beyefendidir.
(İlhan Deliktaş) Böyle bir yöntemle bir taraf Cumhur İttifakı'na, diğer taraf da Millet İttifakı’na kendi isteklerini dayatıyor diyenler de var.
Onu bilemeyeceğim. Belki Ümit Özdağ o tür ileri bir siyasete girebilir ama Sinan Oğan konusunda onu söylemek mümkün değil. Çünkü kendisi nettir. Sinan Oğan düşmanına bile kibar davranan bir insandır. Kendisi çok emek verdi, bedel ödedi buraya gelene kadar. Bir hareket başlatmıştı, tabii saygı duyuyoruz, Ana Milliyetçi partiden ayrı bir harekete girişmişti. Hiçbir şaibeye de karışmamış olması bize onu temiz gösteriyor. Ama diğer beyefendi için bunu söylemek mümkün değil. 5 dakikalık bir internet araştırması yaptığınızda bile Kılıçdaroğlu'nun kimlerle ittifak yaptığını görebilirsiniz.
TÜRK MİLLETİ, SOL, SOSYAL ADALET ve ÜMİT ÖZDAĞ
Burada yine soldan bahsettiniz. Mesela bana göre Anadolu Müslümanları, Anadolu Türkleri aslında Sosyalizme biraz daha yatkın gibidir. Müslümanlıktan, Türklükten, sosyal adaletten bahsediyorum. Sosyal adalet kavramı, Türk milletinin geleneklerinde vardır. Burada “Türk milleti” derken Lütfen yanlış anlamayın. Ben Türk milletinin içerisine Zaza’yı da koyuyorum, Kırmançe’yi de koyuyorum, Kafkas’ı, Çerkez'i de yani herkesi koyuyorum. Çünkü biz, bin yıldır 2 bin yıldır biz bir arada yaşıyoruz. Hepimiz Türk milletine mensubuz. Ben böyle tanımlıyorum, “millet” vasfı ile tanımlıyorum, yani ayrım yapmıyorum. New York'a veya Paris'e gidin “Ben Müslümanım” deyin, “ha bu Türk’müş” diyorlar.
(İlhan Deliktaş) Söyledikleriniz İsmet Özel'in Türk tanımına benziyor. O da daha önce “Namaz kılanlara, kâfirle savaşanlara Türk denir.” demişti. İnsanlar, “Bunu niye söylüyorsun?” deyince açıklama yaptı: “Ben insanların sofuluğunu ölçme derdinde değilim günde 5 vakit Allah'a hesap verebilecek bir hayat sürdürmekten söz ediyorum.” dedi. Öyle bir şey mi?
Şöyle söyleyeyim: 10 yıl önce New York'ta 27, 28 yaşlarında bir Ermeni çocuk vardı. Çocuk Türkiye'yi hiçgörmemiş ama Türkçeyi öğrenmiş. Soruyorlar, “Ben Türk’üm, Kilikyalıyım” diyor. İşte bu aidiyet duygusudur. Şu an Rusya'da Kilikya'dan giden Ermeniler var. Onlar hala Türkçe öğreniyor, konuşuyorlar. Adanalıyım ben. Bana “hemşerim” diyorlardı. Onlar atalarını kanıksamışlar. Tabii içlerinde iyi veya kötü olanlar da var. Bir şekilde bizim Musevi diye tabir ettiklerimiz var. Musevi diye kime diyoruz? Aslında Türk Yahudilerine “Musevi” diyoruz. Biz Musevileri de gördük. Türkiye'yi görmemiş ama Türkçe biliyor bir şekilde bunu devam ettiriyor. Bu da az önce bahsettiğim gibi Göktürklerden. Orhun Yazıtları’ndan Selçuklu İmparatorluğu’na, Osmanlı İmparatorluğu’na kadar sirayet etmiş “millet” kavramından gelen bir şeydir. Mesela Roma tarihlerine bakın, adam “Romalıyım” diyor ama İspanyol, Grek, Makedon… Ama biz “Türk” deyince bunu hemen ırki anlamda yorumlanıyor. Tabii bunları aslında en iyi Ümit Özdağ bilir. Yüzde 0.5 ile kendisi de bir siyasi bir rant elde etmeye çalışıyor ama bizim 28 Mayıs'ta da göreceğimiz yüzde 52 veya 53'tür.