Teknolojik abluka altındayız!

Abone Ol

Yediden yetmişe herkes adeta teknolojik bir abluka altında. Gözümüz, kulağımız, hatta çoğu zaman ruhumuz o ablukanın içinde hapsolmuş durumda. O kadar ki dış dünyayla bağımız kopuyor, akıp giden hayat bazen bir tablet, bazen bir telefon ekranına veya herhangi bir teknolojik aletin içine sıkışıp kalıyor. Biz de o küçücük alanda büyük bir dünyanın içinde olduğumuz yanılgısıyla yaşayıp gidiyoruz. Ama nasıl bir yaşamak? 

Bana kalırsa zincire vurulmuş hayatlar bunlar. Adeta bir fanusun içinde yaşamak gibi, etrafımızda örülen duvarların ardını göremiyoruz. Ekranda gördüğümüz, işittiğimiz, izlediğimiz neyse ondan ibaret oluyor hayatlarımız. Beğenilerimiz, zevklerimiz ve fikirlerimiz aynılaşıyor, tek tipleşiyor. 

En kötüsü de tepkilerimiz azalıyor. Etrafımızdaki insanları göremiyor, konuşulanları işitemiyoruz. Tam da bu düşünceler içindeyken tanık olduğum bir olayı paylaşarak şimdiye dek anlattıklarımı örneklendireyim...

Şehir merkezindeyim. Merkeze bağlı bir mahalleye ulaşmak için şehir içi otobüslerden birini kullanacağım fakat hangi hattın gittiğini bilmiyorum. Durakta beklemeye başladım. İlk gelen otobüs durakta durdu. Ben de gitmek istediğim yerden geçip geçmediğini sordum ve geçtiğini öğrenince bindim otobüse. 

İkisi önümdeki koltukta, biri de yanımda olmak üzere 3 kişilik bir genç kız grubu, gidecekleri yerden geçip geçmediginden emin olmadan bilmişler bu otobüse. Biraz ilerledikten sonra otobüs bulvarı bitirip bir ara sokağa girince kızlarımız biraz panikledi. Otobüs, esasında onların gidecekleri yönün tam tersi istikamete gidiyor. Hatta benim gideceğim yere giden bu hattın varış noktası, onların gitmek istediği yerin tam tersi yönünde kalıyor. Eğer o gençler, ben otobüse binerken benim sorduğum soruyu ve cevabı duysalardı yanlış hatta bindiklerini daha o zaman fark edebilirlerdi. Ama ne yazık ki teknolojik abluka altındaydılar ve beni ne gördüler ne duydular. Velhasıl kelam müsait bir yerde iniverdiler. Daha ilginci ise bunun ardından yaşandı. 

Tüm bu şaşkınlıklar, konuşmalar sürüp giderken tek başına seyahat eden başka bir genç arkadaşımız da aynı şekilde yanlış hatta binmiş. Ve yine aynı şekilde onun da gitmek istediği yer, az evvel yanlış bindikleri araçtan inen üçlü grubun gidecegi yerle aynıymış. Ama başını bir saniye olsun telefonundan kaldırmayan, bu nedenle çevresinde olup bitenleri dinleyemeyen bu arkadaşımız, kısa bir süre önce yaşananları duymuş olsaydı aynı yanlışlığı yaptığını anlayıp inecekti. Ve bu arkadaşımız o kadar uzun süre kaldı ki ablukada, yanlış hatta bindiğini fark ettiğinde neredeyse hattın son durağına yaklaşmıştık.

Diyeceğim o ki, teknoloji faydalı olduğu kadar tehlikeli de. Kendimizi kontol edebilmeli, verim alabilecek şekilde yararlı taraflarını kullanmalıyız. Yoksa bu gidişle çok yanlış otobüslere binip çok yanlış yerlerde ineceğiz...