Dönüşüm süreci, bir medeniyet değiştirme, tarihi mirası yok sayan bir yıkım değil, değişmeyen değerlerle, açıklık içinde sürekli yeniden yapılanmadır. Değişmeyen değerlerin ana kaynağı kutsal kültürdür. Kemal Karpat''ın “Elitler ve Din” kitabında vurguladığı gibi, “Dinler bütün medeniyetlerin ana kaynaklarıdır”. Kutsal kitaplara dayanan bir dine sahip olmayan medeniyetlerin ,uzun süre ayakta kalmaları mümkün değildir. Medeniyetler,tarihin her döneminde değişen değerleriyle değil,değişmeyen değerleriyle kalıcı olmuşlardır.
Her medeniyetin ömrü ve canlılığı, birbirini dönüştüren değişmeyen değerleriyle değişen değerleri, bir arada tutan bütünlük dairesinin sağlamlığından kaynaklanır. Bütünlük dairesi içinde, her değişmeyen değer, değişen bir değerden bir iz, her değişen değer, değişmeyen değerden bir iz taşır. Değişen ve değişmeyen değerlerin oluşturduğu bütünlük dairesi, medeniyetlerin hayat kaynağıdır.
Medeniyetleri uzun ömürlü kılan hayat dairesinde, çatışmayan paradigma ilkelerinden daha çok çatışan paradigma ilkeleri geçerlidir. Ülkeler dayandıkları medeniyet değerleriyle, bağlarını sürekli yenileyerek,dönüşüm sürecine süreklilik kazandırmazlarsa, medeniyetler savaşında, üstünlüklerini yitirirler. Medeniyetlerin savaşı ekonomik, siyasal, kültürel alanlarda bütün hızıyla devam etmektedir.Başka medeniyetlerle yarışmayan medeniyetler, varoluş kaynaklarını kuruturlar.
Medeniyetler savaşını cephelerden pazarlara çekebilmek için, Doğu ve Batı arasındaki ilişkiler, çok boyutlu çatışan bir yaklaşımla ele alınarak, yeniden değerlendirilmelidir. Yeni yüzyılın güçlü ülkeleri, savaşlarla dolu dünyadaki yarışmaları, bütün ayrıntılarıyla görenler ve çatışmaları, uzlaşmalara dönüştürmeyi bilenler olacaktır. Güçlü ülke, her çatışmanın bir uzlaşma fırsatı olduğunu gören ülkedir.
Güçlü ülkeler için, uzlaşmaya dönüşmeyecek bir çatışma yoktur.
Dünyadaki bütün sıcak ve soğuk, savaşların üstesinden, tek boyutlu " ya ya " paradigmasıyla değil, çok boyutlu "hem hem" paradigmasıyla gelinir. Düz kare dünya ya siyahların, ya beyazları dünyası değil, hem siyahların, hem beyazların dünyasıdır.Dünyada tek renk yoktur. Gökkuşağı yedi renklidir.
Siyah ile beyaz arasında yüzlerce renk vardır.
Kendini görmeyen göz, her rengi görür.
Tek renk isteyen, görmesini unutur.