Tavşan deliklerinde kaybolmak

Unutkanlık günümüzde her yaştan insanı etkileyen ciddi bir sorun haline geldi. Pek çoğumuz kendimizi buzdolabı başında kapağı neden açtığımızı düşünürken veya Whatsapp mesajları içinde kaybolup kimi aramak için telefonu aldığımızı hatırlayamazken bulabiliyoruz. Uzmanlar bu durumu unutkanlıktan ziyade dikkat dağınıklığı olarak tanımlıyor. Bilgi ve uyaran bombardımanı altındaki zihinlerimiz odaklanma yetisini yavaş yavaş kaybetmekte. Bu karmaşaya sebep olan en büyük faktör ise tavşan delikleri. 

Abone Ol

'Tavşan deliği' ifadesi, genellikle birden fazla bilgi akışı arasında sıkışıp kalmak veya zamansız bir şekilde başka bir konuya dalıp ana hedefi unutmak gibi durumlar için kullanılır. Bu kavram aslında, Lewis Carroll'ın 'Alice Harikalar Diyarında' adlı ünlü romanında ilk kez kullanılmıştı.  Alice, beyaz bir tavşanın peşinden giderek düştüğü delikte kendini anlamsız bir dünyada bulur. Bugün karşılaşılan tavşan delikleri de sonsuz bilgi ve dikkat dağıtan unsurlarla dolu bir sanal labirente benzemektedir. Sadece bir tıklama ile, tek bir konudan başka bir konuya geçerek çoğu zaman asıl amaç unutulmaktadır. Örneğin, bir proje üzerinde çalışırken konuyla alakalı bir e-postaya bakmak için ara verildiğinde birden internette gezinmeye başlamak, tavşan deliğine düşmektir. 
Hızla değişen dijital çağda, bilgi sadece bir tık uzağımızda iken ve dikkat dağıtan unsurlar her köşede beklerken, odaklanma yeteneği çok değerli bir hale gelmiştir. Sosyal medya akışında zamanı unutarak kayıp gitmek veya asıl niyeti unutarak internetin derinliklerinde kaybolmak artık pek çoğumuz için tanıdık durumlar. Bu tavşan deliklerine düşmenin en önemli sonuçlarından biri, odaklanma yeteneğine zarar vermesidir. İnsan zihni doğası gereği meraklıdır ve parmaklarımızın ucundaki büyük miktarda bilgi hem bir nimet hem de bir lanet haline gelmiştir. Bize çeşitli konuları keşfetme ve bilgimizi genişletme imkânı sağlarken, aynı zamanda odaklanmamızı sürdürmek konusunda büyük bir zorluk oluşturur.
Kullanıcılarını mümkün olan en uzun sürelerde ekran başında tutmayı hedefleyen sosyal medya platformları dünya nüfusunun neredeyse yarısını içine çeken en büyük tavşan delikleri olarak tanımlanıyor. Bu platformlar, genellikle kısa ve hızlı tüketilebilen içeriklerle kullanıcıların dikkat süresini kısaltmakta, böylece hızlı tüketim beklentisini artırmaktadır. Bu durum, kullanıcıların uzun süre boyunca bir görev veya konuya odaklanmalarını zorlaştırmaktadır. Ayrıca kullanıcılara bildirimler aracılığıyla yeni içerikleri hatırlatarak kullanıcıyı uygulamaya geri dönmeye teşvik eder. 
Johann Hari 'Çalınan Dikkat' adlı kitabında dikkat dağınıklığı ve odaklanamama probleminin günümüzün önemli bir sorunu olduğunu ifade eder.

Hari’ye göre dikkat dağınıklığı, obezite ve iklim değişikliği gibi tüm insanlığı tehdit eden bir problem haline gelmiştir. İnsanoğlunun aynı anda birkaç işi birlikte yapma çabası işlevselliği artırırken verimin düşmesine sebep olmaktadır. Farklı alanlara duyulan ilgi artarken mesleki uzmanlaşma veya belli bir disipline yönelme oranı düşmektedir. Üniversite öğrencileri üzerinde yapılan bir araştırma, öğrencilerin artık herhangi bir işe sadece 65 saniye odaklanabildiklerini ortaya koydu. Ofis çalışanları üzerinde yapılan farklı bir çalışmada ise ortalama üç dakika odaklanabildikleri görülmüştür. Dikkat dağınıklığı ve odaklanamama eğitimde öğrenme güçlüğü başta olmak üzere, verimlilikte düşüş, iş kazaları, iletişim problemleri, kaygı ve depresyon gibi pek çok sorunu da beraberinde getirmektedir. 

Sonuç olarak, günümüzün dijital ortamında tavşan deliklerinin yaygınlığı, odaklanma ve dikkat yeteneğini korumak için önemli bir zorluk oluşturmaktadır. Uzmanlar odaklanma yetisini yeniden kazanmak için, düzenli aralıklarla dijital detoks yaparak kişisel farkındalığı artırmak, görevler için süre sınırlamasıyla zaman yönetimi geliştirmek ve aynı anda birkaç aktivite yapmak yerine belli bir zaman diliminde tek bir işe konsantre olmak gibi çözüm önerileri sunmaktadır. Ancak Johann Hari bu konuda alınacak bireysel önlemlerin sorunu ortadan kaldıramayacağını belirtmektedir. Obezite ile mücadelede bireysel perhizlerin toplumsal sorunu çözememesi ve obezite oranlarının artmaya devam etmesi gibi odaklanma sorununa yol açan hayat şartları da değiştirilmedikçe bu bireysel çözümler yetersiz kalacaktır.