Rotterdam kanallarla denize açılan, sularla iç içe yaşayan, Hollanda’nın olduğu kadar, Avrupa’nın da en önemli liman şehirlerinden biridir.
Hollanda’nın ve İngiltere’nin ortak kuruluşu Shell’in merkezi Rotterdam’dadır. Shell dünyanın üç büyük petrol şirketinden biri olmuştur. Petrol ülkesi olmayan Hollanda’da Rotterdam, ekonominin çok kritik, çok önemli girdisi olan petrolün, dünyadaki en büyük açık pazarlarından biri olmuştur. Shell’in eski yöneticilerinden Arie de Geus’un “Yaşayan Şirket” kitabında vurguladığı gibi: “Son elli yıl için de işletmecilik dünyası, sermayenin söz sahibi olduğu bir dünyadan sıyrılıp, bilginin söz sahibi olduğu bir dünyaya dönüşmüştür.” Artık dünyada sermayenin yerine bilgi geçmektedir.
Ülkelerin gücü, sermaye birikimden daha çok, bilgi birikiminden kaynaklanmaktadır. Bütün dünyada ekonomik, siyasal ve kültürel alanda kıtlığı çekilen sermaye değil, yenilik ve özgünlük kaynağı bilgidir. Dünyadaki köklü dönüşümün farkında olan Anadolu insanı, zengin Osmanlı birikimini, Batı dünyasına taşımak için, bütün Avrupa ülkelerinin şehirlerinde, üniversite kurmanın rüyasını görmektedir. Anadolu’nun isimlerini hiçbir zaman öne çıkarmayan girişimcileri, Balkan şehirleri başta olmak üzere, bütün Avrupa şehirlerinde, dünyanın zengin bilgi birikimini, derin bilgelik birikimine dönüştürecek, üniversiteler peşindedirler.
Bilgeliğe dönüşen bilgi, bütün ülkelerde en önemli sermayedir. Belçika ve Lüksemburg ile Avrupa Birliğinin çekirdeğini oluşturan Hollanda, “Lale soğanı çılgınlığı”nın yaşandığı 101 ülke olarak bilinir. Zürih, Londra ve Frankfurt gibi, Amsterdam Avrupa’nın en büyük, finans merkezleri arasında yer alır. Ancak sermayenin bilgiyle yer değiştirmesi, finans dünyasında köklü dönüşümlere yol açmıştır. Eskiden işletmeler finans kurumlarının peşinden koşarken, şimdi finans kuruluşları, yeni ürün geliştirmesini bilen, işletmelerin peşinden koşmaktadırlar. Türkiye’nin on beş yılı aşan Özel Finans Kurumları tecrübesiyle birlikte, Osmanlı Nakit Vakıflarının güncelleştirilerek, Avrupa’ya aktarılması, bilinen ekonomi teorilerinin tedavülden kalktığı bir dönemde, Batı dünyasına yeni bir hayat kaynağı olacaktır.
Türkiye’de İslam ekonomisinin öncülerinden Sabahattin Zaim’in anılarında vurguladığı gibi: “Amerika’nın Silikon Vadisi şirketleri, varlıklarını Müslümanların geliştirdikleri, ortaklık yapılarına borçludur.” Osmanlı arşivlerini, Avrupa ülkelerinin arşivleriyle karşılaştırmalı olarak incelemeden, Ortadoğu, Balkanlar, Kaf kaslar ve Avrupa’da, barışa giden yolların açılması mümkün değildir. Tarihlerini unutmayan ülkeler, birbirleriyle savaşmadıkları gibi, ortaklık yapmasını bilirler ve paylaşmasını severler. Ortaklık kültürünün gelişmediği toplumlarda, hayatın hiçbir alanında, hiçbir değişme olmaz.
Tarihin her döneminde krizler, toplumların ekonomik ve kültürel üretim güçlerini yitirmelerinden kaynaklanır. Tarihin yüzyıllar içinde, bilgeliğe dönüşen bilgi birikimi, dünya barışının en büyük güvencesidir. Dünya tarihi bütün ülkelerin, duvarsız, kapısız, hiç kapanmayan, açık üniversiteleridir. Bilgi toplumlarının merkezlerinde, sanayi kuruluşları değil, eğitim kurumları vardır.