Doğu’dan Batı’ya bütün ülkelerde, akıl ve alın teri dökenler, ülkelerin düşünce ve  eylem dünyalarında, köklü dönüşümlerin öncüleri olurlar.

Güneş altında söylenmemiş söz yok denilen dünyada, düşünceyle eylemi edebiyatla bütünleştirerek yoğurmayı başaranlar, dünyanın her yanında kalıcı izler bırakırlar. Onların yapıcı güçleri, birlikte çalışmasını bilmelerinden kaynaklanır. Onlarla  üretimde paylaşmaya, yönetimde katılmaya daha önce bilinmeyen alanlar açılır.

Üretim ve yönetim dünyasında, karşı karşıya olunan sorunlar çok değişmezler, ancak sorunları çözüm yöntemleri sürekli değişirler. Bütün ülkelerde hayat, akıl terleriyle birlikte, alın terleri dökerek, sorunlara çözüm bulmasını bilenlerle yaşanır kılınır. Aşılmaz sanılan engeller, yetişilmez bir çoşkuyla, ulaşılmaz bir yetenekle, köklü bir inançla aşılır. 

Üreten eller olmayı özendiren Anadolu kültüründe, insanların gelen günlerinde, geçen günlerinden daha fazla üretmelerine, büyük özen gösterilir. Dünyayı günden güne, üretimlerini artırmasını bilenler güzelleştirirler. Onlar birbirleriyle üretimde yarışarak, hem iç dünyalarını, hem dış dünyalarını zenginleştirirler. 

İnsanların gönüllerinin kazanılmasının büyük bir erdem olduğu dünyada, ter dökmenin gücünü görenler, her alanda büyük dönüşümlere yol açarlar. Onlar çevrelerinde oluşturdukları geniş çekim merkezlerinde, insanları birbirleriyle ter dökülmeyen tüketimde değil, ter dökülen üretimde yarışmaya özendirirler.

Bütün insanlar için yaşanabilir bir dünya arayışında, insanlara niçin ter döküyorsun diye sorulmaz, neden ter dökmüyorsun diye sorulur. Ter dökenlerle sorunlara, ne kadar hızlı çözümler bulunursa, yaşanan hayat o kadar güzelleşir. Bu yüzden dünyanın her ülkesinde,  insanlardan hayatı zorlaştırmaları değil, kolaylaştırmaları istenir.

Dünyanın bütün ülkelerinde, insanlardan tüketimi azaltmada, üretimi çoğaltmada, ter dökerek birbirleriyle yarışmaları, bir sorumluluk olarak görülür.