Özel okulda öğretmen olarak çalışmanın bazı zorlukları ve avantajları vardır. Okulun işleyiş şekli, öğrenci kayıt durumları, maaş farklılıkları, sosyal etkinlikler gibi konuların öğretmene yansımasını ele alacağız.
Öncelikle bir özel okul öğretmeni devletteki bir öğretmen kadar seçme şansına sahip değildir. Okul, şehir, okul türlerini seçme açısından özel okul öğretmenleri dar bir alanda faaliyet göstermektedir.
Dar alanda okul idaresine, veliye, öğrenciye ve diğer meslektaşlarına karşı bir hayli sorumluluğu vardır. Nabza göre şerbet, duruma göre hareket, ortama göre pozisyon alma ve daha birçok konuda farklı ve sayıca fazla iş ve işlemlere muhatap olmaktadır.
“Dersime girer çıkar, keyfime bakarım.” anlayışı özel okulda pek de kabul gören bir durum değildir. Özel okul sayısı ve niteliği açısından öğretmenin iş alanı sınırlıdır. Türkiye’de her üniversitenin eğitim fakültesi olduğu için de öğretmen dediğiniz yüce makamın yüceliği sadece satırlarda kalmaktadır.
Satırdan sadıra geçmek bu zamanda hayal gibi görünüyor. Hayal kelimesi de fazla aslında. Gerçekler acı ve bu acıyı toplum olarak yaşayacağımız günler çok yakın zamanda karşımızda olacaktır. Yani eğiten ve eğitilenin paradan çok daha ötedeki işlerle meşgul olması gerekmez mi?
“Peynir ekmek gibi öğretmen yetiştiği için pek de kıymeti harbiyesi kalmadı.” demeyelim. Mutlaka kıymetinin bilineceği günü en azından umut edelim.
Özel okulda öğretmenin avantajlı durumlarından biri de öğrenci sayısının daha az olmasıdır. Bu sayının azlığı iş yükünün daha az olduğu anlamına gelmiyor. Öğrenci ve velilerle daha fazla ilgilendiği için yoğunluk çok da değişmeyecektir.
Özel okul öğretmenleri birçok alanda özellikle pandemiden sonra freni patlamış kamyon gibi dibin dibini görmek için hızla ilerliyor.
Hangi konuda mı?
Öncelikle maaş konusunda derinliklerin en derin yerlerinde mücadele verildiğini aktaralım. Çalışma yoğunluğu konusunda. Öğrencileri pandemi mahmurluğundan kendilerine gelme noktasındaki çaba konusunda, iş yükü konusunda…
Öğretmeler, özel okulda her zaman yüksek beklentilere cevap vermek zorundadır. Hem idare hem de öğretmenler, elbette ki özel okullar, kurum olarak bu beklentileri karşılamalıdır. Ancak nedense olumsuzluk, eksiklik içeren durumlarda fatura genelde öğretmene çıkarılır.
Veli, “para verdiği için kaliteli, yüksek standartlarda eğitim, sosyal faaliyetler, en güzel yemekler, en kaliteli etkinlikler, bolca etüt…” bekler. Bazı veliler evde veremediği, yapmaya zaman bulamadığı birçok temel kazanım için okulu ve öğretmeni suçlayabilir. Çocuğun öncelikle ailede eğitildiğini unutabilir veya gözden kaçırabilir. Özel okullar bu anlamda da öğrenciye ve veliye destek olmaya gayret ediyorlar. Ancak bazen velilerden öyle gerçekdışı istekler ve hedefler geliyor ki şaşırmamak mümkün değil. “Balığın kavağa çıkmasını, filin uçmasını beklemek…” daha gerçekçi bir hedef olabilir.
“Öğrenci kayıt oranları, fiyatlar, öğretmen tecrübesi, okulun fiziki yapısı, velilerin sosyal ve ekonomik durumları, okul yönetim sistemi, ekip çalışması, çalışanlar arası iletişim, aidiyet kavramının somut verilerle desteklenmesi” gibi konular özel okulların ömrünü, devamlılığını, kalitesini belirleyen önemli maddelerdir.
Sonuç olarak özel okul öğretmenleri; eğitimin kalitesini geliştirme, öğrenci ve velilerle daha özel ve kaliteli bağ kurma, yeni, farklı tecrübeler kazanma şansına sahiptirler. Ancak ovada ilerlemek gibi değildir özel okullar. Özel okul öğretmenleri, yöneticileri; engebeli arazilerle, yüksek tepelerle, derin vadilerle, soğuk kış günleriyle ve çöl sıcaklarıyla boğuşmak zorundadır.
"Özel okul öğretmenleri, daha özel bir deneyim, bolca fedakârlık, mesai kavramının fazlasını arayanlar için ideal bir seçenektir."
Özel okul ve Milli Eğitim arasında ortak bir nokta olmalı. Yani özel okulun işleyiş sistemi ile Milli Eğitimin genel geçer insani ve yasal güvenceleri bir araya getirilmeli ve yeni bir sistemle yola devam edilmelidir. “Saldım çayıra, kimse hesap sormaya; aldım işe yirmi dört saat benimsin!” anlayışının mutlaka ortası olmalı vesselam!
Yazdıklarımız istisnaların olmadığı anlamına gelmiyor. Her zaman en iyisini, en adilini yapma gayretinde olan kurumları ve kişileri bu değerlendirmelerin dışında tuttuğumuzu da not olarak düşelim.
Özel okullar, eğitimin değişen ve gelişen yüzünü sahada bizzat deneyimleyen kurumlardır. Devlet tarafından net kurallarla ve yasalarla desteklenmelidir. Kurum da öğretmen de sahipsizlik konumunda olmamalıdır.
Deve misin, kuş musun?
Bazen deve bazen kuşum,
Sınırları geniş eğitim arazisinde uçmuşum da uçmuşum.