Şeyh Said adı sadece Diyarbakır’da değil ülkenin de gündemine oturdu. Ancak bazı gerçekleri de ortaya da çıkarmış oldu. Şeyh Said adının yakın zamanda bulvara verildiğini sanan muhalefet aslında yıllar önce adının verilmiş olduğunu öğrenince şaşkına da döndü.
Şeyh Said'e yola ad vermeyle başlayan tepkiler giderek büyüdü. İYİ Parti yönetimi, Şeyh Said’e yönelik ithamları şiddetle reddettiğini söyleyen İstanbul Milletvekili Mehmet Salim Ensarioğlu'nu disipline sevk etti. Diyarbakır milletvekilliği de yapan Ensarioğlu, bu sevk sonrası Cuma günü istifa ettiğini duyurdu. Ensarioğlu istifa açıklamasında, "partinin demokratik kimliğinden vazgeçtiğini" savunarak şu ifadelere yer verdi:
“Şeyh Said, Said Nursi ve Seyid Rıza bölgemin önemli değerlerindendir. Benim açıklamalarımı disipline sevk kararı İYİ partinin merkez sağ iddiasını artık taşımadığının da vesikasıdır.”
Bu istifanın ardından İYİ Parti’den binlerce üye istifa etti.
CHP SAHİP ÇIKTI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Şeyh Said isyanına dair partisinden beklenmeyen ifadeler kullanması dikkat çekti:
“Konjonktüründe Cumhuriyet'e karşı ayaklanma olduğunu biliyorum. Bastırılırken oluşan acılar torunların kalbini acıtıyorsa saygılı olmak gerekir.”
CHP lideri Özel'e tepki gösteren Zafer Partisi Başkanı Ümit Özdağ, "Biz zamanı gelince o bulvarın adını Diyarbakır’ın yiğit evladı Ziya Gökalp’in adını vereceğiz” dedi.
MUHARREM İNCE ELEŞTİRDİ
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce de, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, şunları söyledi:
“Şeyh Sait haindir. Bu konuda çok netim. Ben, Mustafa Kemal Atatürk'ün tarafındayım!”
BARO SUÇ DUYURUSU YAPTI
Diyarbakır Barosu "Şeyh Said’e hakaret ettiği" gerekçesiyle gazeteci Fatih Altaylı hakkında suç duyurunda bulunmuş, Şeyh Said için "Türkiye’ye karşı İngilizlerle iş birliği yaparak daha Türkiye kuruluş aşamasındayken isyan etmiş, bu ülkeyi yıkmaya, bölmeye çalışmış bir haysiyetsiz, bir şerefsiz" diyen Altaylı'ya, DEM Parti ve HÜDA PAR tepki göstermişti.
DEVLET BAHÇELİ: VATAN HAİNİDİR
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Şeyh Said’in vatan haini olduğunu savunarak şunları söyledi:
“Bununla eşzamanlı olarak bir isyan elebaşının adeta bir kahraman olarak tanım ve telaffuzu sabır taşımızı çatlatmıştır. Tarih ve milletin huzurunda söylüyorum; Hınıslı Said bir vatan hainidir, yaşadığı dönemin terörist başıdır, katildir, canidir, emperyalizmin uşağıdır.
“Piran’da askerlerimize saldıran, halkı isyana teşvik eden, Genç, Palu, Elazığ, Silvan, Lice, Varto işgaline kalkışıp Diyarbakır’ı ele geçirmek için saldırı düzenleyen, eğer bu işgal başarılı olsaydı İngiltere’den sözde Kürdistan için destek isteyeceğini itiraf eden bir soysuza kim övgü yağdırıyorsa onunla aynı çukurdadır. Onlara dikkat ediniz, kalpleri milletle çarpmaz, gözleri milletle yaşarmaz, göğüsleri milletle kabarmaz.”
“2014 yılında Şeyh Said isminin Diyarbakır’da bir bulvara verilmesi, en başta Diyarbakırlı kardeşlerime ağır bir hakaret ve saygısızlıktır. Çünkü teröristlerin geçim kapısı Türk ve Kürt düşmanlığıdır. Bunlar kan içen vampirlerdir.”
“Şeyh Said silahlı ayaklanmasında askerlerimiz, yöre insanımız şehit olmuş ve yaralanmış, gasp, yağma ve hırsızlıklarla genel asayiş bozulmuştu. Allah’a çok şükür kahraman Türk askeri ayaklanmayı bastırmış ve ayaklanan teröristlerin başını ezmiş; Şark İstiklal Mahkemesi’nde yargılanan 80 sanıktan 48’i 1925 yılının 28 Haziranı 29 Hazirana bağlayan gecesinde darağacına çıkarılmıştır.”
ŞEYH SAİD NEDEN İSYAN ETTİ?
1865 yılında Erzurum’un Hınıs ilçesinin Kolhisar köyünde doğan Şeyh Said, Nakşibendi tarikatının en etkin üyelerindendi. Şeyh Said, 1925’in Mayıs ayında büyük bir isyan başlatmayı hedefliyordu. Ancak isyan, Şubat ayında Diyarbakır'da Piran köyünde jandarmayla çıkan çatışma sonucu erken başladı.
ŞEYH SAİD İSYANI NASIL BASTIRILDI?
25 Şubat 1925'te Meclis’te yapılan bilgilendirmenin ardından doğu vilayetlerinde bir ay sıkıyönetim ilan edildi. Ardından isyanı bastırmak için bölgeye asker gönderildi. "Dini siyasete alet etmek", "vatana ihanet" suçu kapsamına alındı. İsyanın "Cumhuriyet rejimine tehdit oluşturduğuna" karar verildi.
Fethi Okyar'ın istifa etmesi sonrası İnönü 3 Mart 1925'te başbakan oldu. Yeni hükümetin ilk işi, ertesi gün Meclis'ten Tahrir-i Sükûn Kanunu'nu (Huzurun Sağlanması Yasası) geçirmek oldu.
Türkiye'nin yalnızca doğusunda değil tümünde geçerli bu yasa, hükümete iki yıl boyunca, "kamu düzenini bozduğuna" hükmettiği bütün örgütleri veya yayınları yasaklama yetkisi verdi. Kanunun süresi 1927’de iki yıl daha uzatıldı.
İSTİKLAL MAHKEMELERİ ve ŞAPKA KANUNU
O dönem biri doğu vilayetlerinde, diğeri de ülkenin kalanında yetkili iki İstiklal Mahkemesi kuruldu. Cumhuriyet kurulduktan ve halifelik kaldırıldıktan sonra Şubat 1925'te başlayan Şeyh Said İsyanı iki ay sürdü. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde merkezi yönetime karşı girişilen ve birçok çaplı Kürt aşiretin destek verdiği hilafet yanlısı isyan Şeyh Said'in 27 Nisan 1925'te yakalanmasının ardından bastırıldı, Şeyh Said dahil 50'ye yakın kişi İstiklal Mahkemesi'nde yargılandıktan sonra 29 Haziran 1925'te Diyarbakır'da idam edildi.
İsyan bastırılırken birçok gazete kapatılırken bazı gazeteciler de İstiklal Mahkemeleri'nde yargılandı. Bu dönemde, muhalefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası da 3 Haziran 1925'te kapatıldı. Şeyh Said İsyanı'nın bastırılmasının ardından ilerleyen dönemde tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. Ayrıca tarikatlar, ayinler ve özel kıyafetlerin giyilmesi yasaklanırken Şapka Kanunu çıkarıldı.