Ulustan olan, ülkeye sadece yasalar çerçevesinde bir adi bağlılığı vardır. Zenginlerin, fırsatını bulanların son zamanlarda başka ülke vatandaşlıkları alması bir “menfaat vatandaşlığı”dır. İçi dinden, kadim değerlerden ve milletten soyundurulmuş bu kavramın aslı "ülkedaşlık, yasadaşlık, uluslaşmak" olmalı, “vatandaşlık” değil. Uğruna can vermediğiniz, kan dökmeyi göze almadığınız yer sizin vatanınız olamaz! Ama siz o ülkenin ulusundan bir birey olabilirsiniz.
Türkiye (Allah göstermesin) bugün savaş çıksa, ülkeyi terk edenlerin değil canıyla kanıyla cepheye koşanların vatanıdır. Yani “ulus” cepheyi terk eder, ihanet eder, yüksek ihtimaldir; ama “millet” ülkesi için canını seve seve verir.
“Toprak, uğrunda ölen varsa vatandır!”
Ulus kavramını Kur’an’da karşılayan herhangi bir kavram yok. Her ne kadar millet kavramını ulus ile aynı anlamda kullananlar olsa da bu, büyük bir hatadır. Çünkü Kur’an’da geçen millet kavramı bir inanç esasına bağlı olarak bir araya gelmiş topluluğu ifade eder. Ulus kavramı içinde değerlendirilen topluluklar aynı dine ait topluluklar olmayabilirler ama aynı hukuka tabi olmak zorundadırlar. Çünkü ulus-devletin “dini” olmaz, ulus devletin yalnızca “vatandaşları” olur.
İslama ait olan “millet” kavramı, Avrupa’nın kendi hastalıklarından ve hikâyesinden türettiği “ulus” kavramıyla karşılaştırılamayacak kadar şümullüdür, kıymetlidir.
“Millet” Arapça “imlal” mastarından gelmiştir. Anlamı, sözlükte söyleyip yazdırmak, yazdırılmış şey (imla)… Aramîcede “bir söz etrafında toplanmış” (milla) anlamındadır. Millet tekil, milel çoğulu (beynelmilel/uluslararası).
Kuran’da “millet” on beş yerde geçer. Yedi defa “İbrahim’in milleti”… Diğerlerinde Yahudi milleti, Hıristiyan milleti vb.
Yusuf süresi 37. ayette “Doğrusu ben Allah’a iman etmeyen ve ahreti de inkâr edenlerin ta kendileri olan 'kavmin milletini bırakıp geldim.” cümlesi geçer. Aynı cümlede hem kavim hem millet! Demek ki bu iki kelime birbirinden farklı! Kavmin milleti! Kavim Firavun’un hükümlerinin geçtiği Mısırlılar, millet ise hukuk ve ahlâk sistemi... Evet, millet bir ahlâk ve töre bütünüdür, kavmiyetçilik değil!
“Küfür tek millettir.” sözünden de anlaşılacağı üzere “millet” bir inanç sistemi…
“Meselâ bizim geleneğimizde mühim yer tutan Mızraklı İlmihali’ndeki şu üç soruyu unutmuyoruz:
-Kimin zürriyetindensin (kavmindensin)?
-Hz. Âdem.
-Kimin milletindensin?
-Hz. İbrahim, (Peygamberimizden öncesini ve sonrasını kapsaması bakımından millet ümmetten daha geniş çerçeve)
-Kimin ümmetindensin?
-Hz. Muhammed (s.a.v.)
Birinci Cihan Savaşı’na kadar millet, milliyet din eksenli bir kelime. Hıristiyanlar için de böyle: Hıristiyan milleti, Ortodoks milleti… Bir de “kavmiyet” kelimesi var. Millet din eksenindeyken kavmiyet kan bağı, kabile kültürü ekseninde… O nedenle Avrupa menşeli “nasyonalizm” yerine Türkçede “kavmiyetçilik” kullanılıyor. 1910 Arnavut İsyanı’ndan sonra Akif’in yazdığı “Hani milliyetin İslam idi, kavmiyet ne?” mısraı bunu ifade ediyor.
Millet kelimesi daha sonra “kavmiyet” anlamına doğru kayacak, kendi yerini “ümmet” kelimesine bırakacaktır. Türk kelimesi asırlarca Avrupa’da Müslüman kelimesi yerine kullanıldı. Türk Milleti! Lozan’ın öngördüğü mübadele ile ırken Türklükle alakası olmayan, bir kısmı Türkçe bile bilmeyen birçok Müslüman Balkanlardan, Adalardan “Türk/Müslüman” diye Anadolu’ya getirildi. Türkçe konuşan birçok Hıristiyan Türk (ırk) de Müslüman olmadığı için Türk (Müslüman) muamelesi görmeyerek Yunanistan’a göç ettirildi.” (Şeyhefendinin Rьyasındaki Tьrkiye, İsmail Kara, Dergвh Yayınları, İstanbul 2016, s.387-388)
İsmet Özel aslında Batının asırlardır dediğini yineler, hatırlatır: “Kâfirle savaşmayı göze alana Türk denir.”
Velhasılıkelam:
Türk Milleti Balkan Harbi’nden başlayıp on yıl süren savaşlarda ve millî mücadele sürecinde milletken, ülke kurulduktan sonra uluslaşmayla karşılaşmıştır. Orhan Şaik Gökyay “Bu vatan Kimin?” adlı şiirde bu “uluslaşma” kargaşasını ve hatta kavgasını ifşa eder, vatanın hangi millete ait olduğunu tarif eder:
Bu vatan, toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır;
Bir tarih boyunca, onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir...
İstiklâl Marşı son noktayı koyar: “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!” Hakk’a tapan millet! Batılılar bu millete Türk milleti diyor, evet.
Kendisini Kemalist diye tarif edenler “ulus” ile “millet” farkını anlamazken veya anlamazdan gelirken İslamcılar da milliyetçiliği “kavmiyetçilik” sanarak büyük bir boşluğa ve yanılgıya düşüyor, devletin tesisinde “ümmetçilik” kavramında ısrar ediyorlar. Şunu bilmiyorlar halkların devleti olmaz, ümmet beynelmilel bir kavramdır; ancak millet olursanız devletiniz olur. O halde “halk, ümmet ve millet” kavramlarına karşılaştırmalı bakalım:
Allah’a (c.c.) iman edip Hz. Muhammed (sav)’i peygamber kabul edene “ümmet” deriz. Arjantin’de, Meksika’da, ABD’de, Güney Afrika’da, Fas’ta, Suudi Arabistan’da, Rusya’da, Çin’de, Japonya’da, Malezya’da, Hindistan’da, Avusturalya’da yaşayan her mümin ve Müslüman ümmettir. İslam dinine mensup her birey ümmettendir. Ümmetin tek bir coğrafyada, tek bir ülkede yaşaması diye bir şey söz konusu değildir. Yönetimi Müslüman, Laik, Budist, Hıristiyan vb ülkede ümmetten insanlar “yurt” edinmiş olabiliriler. Ama ülkeyi “vatan” kılan millettir. Millet, merkezinde “din” olmak kaydıyla tarih ve coğrafyanın da tesiriyle ortak inanç ve değerler doğrultusunda bir medeniyet, töre, sanat, adap, norm, dünya görüşü inşa eden ve bu uğurda savaş ve mücadelesi olan halkların tek bir şahsiyete bürünmüş halidir. Milletin her alanda bir topyekûn asabiyesi olur.
Osmanlıdan koparılan coğrafyalarda kurulan devletlerin hiçbirinde “millet” yoktur, halklar vardır.
Ürdün, Lübnan, Suriye, Irak, Fas, Filistin, Umman, Suudi Arabistan, Kuveyt, BAE, Mısır... Bu devletler devlet değildir, devletimsi de değildir; bunlar İngiliz vilayetleridir ve Avrupa ülkeleri gibi "krallık"la yönetilirler. Krallık doğu toplumlarına ait değildir.
Bu "vilayet-devletçik"lerin özelliği nedir:
1-Hiçbiri devlet kurmak için bir düşmanla savaşmamıştır.
2-Hiçbirinin İstiklâl Marşı, bin yıllık tarihi ve kendilerine dair bayrakları yoktur.
3-Hiçbirinde "millet" olma kabiliyeti yoktur, hepsi birbirinden kopuk halklardan oluşur.
Suriye milleti yoktur, halkları vardır. Irak milleti yoktur, halkları vardır. Lübnan milleti yoktur, halkları vardır. Kuveyt milleti yoktur, halkları vardır… Bunlar ne devlet kurmayı bilir ne devletleri için savaşmayı ne de devlet yönetmeyi; kendilerini sömüren Batılı ağabeyileri olmasa…
Millet... Binlerce yıla uzanan ordusu, töresi, ortak "millî" değerleri, kültür ve edebiyatı, medeniyet tasavvuru, devlet kurma kabiliyeti olan manevi şahsiyet! Millet olunamazsa devlet olamaz!
İçimizdeki cahiller millet ile halkları karşılaştırıp vahşi Batı'nın kendilerine ezberlettiği bazı demokratik(!) zırvalıkları "fikir" diye savunuyorlar ya ona tahammül edemiyorum. Bu kadar bilgiden, muhakeme ve mukayeseden, hafızadan uzak bir fikir olur mu?
Bir de “Türkiyeli” kelimesi icat etmeye başladılar ki bu, Türk milleti kavramını parçalama stratejisidir. Türkiyeli demek yazının başında belirttiğim gibi tastamam “ulus” olma halidir. Bir asır evvel ve bugün Türk vatanına, bayrağına, inançlarına ihanet eden herkes bu ülkenin ulusu değil midir? Evet! Yarın savaş çıktığında hepsinin gâvurdan, düşmandan yana olacağından şüphesi olan var mı? Hayır! O halde bu vatan bizim ve Türk milleti bu vatanın aslî unsurudur, diğerleri yasalar çerçevesinde bizimle eşit hak ve hukuka sahip “ülkedaş”larımızdır. Onlar Türkiyeli olabilir, biz Türk milletiyiz! “Ülkedaş” ile “ülküdaş” birbirinden arş ve arz kadar uzak iki kavram. Ülkü, millete ait bir kavramdır. Millet ülküdaşlardan oluşur. Ülkü idealdir, ülküdaşlık ideal birlikteliği…
“Türk kavmi ve ırkı” anlayarak Türk milleti kavramını "halk"la ve "ırk"la eşitleme, onun seviyesine düşürme gayretlerini de ibretle izliyoruz. Bulgarlar ırk olarak bir Türk boyudur, kavmidir; ama bu vatan için savaşmadıkları, Müslüman olmadıkları için Türk milletinden değildir.
Avrupa'da da Ruslar, İngilizler, Fransızlar, Almanlar, İtalyanlar millettir... Avrupa'daki diğer devletçikler millet değil halklardır.
Şu kopan fırtına Türk ordusudur, Allah’ın arslanlarıdır, Türk milletidir.
Türk milletinin kurduğu son devletin, devletimizin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 101. yıl dönümü kutlu olsun, devletimiz ilelebet pâyidâr olsun.