Topkapı ve Vadistanbul Kampüslerimize ilaveten yine Vadistanbul bölgesinde inşa edilen yeni merkez kampüsünüzde de tercih dönemi tanıtım faaliyetleri başladı. Kaç kampüsünüz oldu?
E. İBİŞ: Topkapı ve Vadistanbul bölgelerinde olmak üzere fakülte ve yüksekokullarımızın yerleşik olduğu toplam üç kampüsümüz var. Bunun haricinde hastanemiz ve Bilişim Vadisi’nde yerleşik teknoparkımız da mevcut.
İstinye Üniversitesi, Türkiye'den ATLAS Deneyine tam üye olan ilk vakıf üniversitesi olarak, CERN ile işbirliğini 31 Mayıs 2023’de Lansman Toplantısı ile duyurdu. Bilim dünyasına ne katkı sağlayacak?
E. İBİŞ: Onlarca ülkenin, yüzlerce üniversite ve kurumun, binlerce bilim insanı ve araştırıcının işbirliği ile yürütülen CERN/ATLAS deneylerinin insanlık ve gelecek için öneminin farkındayız. Ruhunda; Girişimcilik, Yenilikçilik, Teknoloji, İnsan ve toplum refahı olan bu önemin özünde; Sadece geleceğin bilim insanlarını yetiştirmek değil, farklı kültürden, ülkelerden insanları bir araya getirmek, bilimin evrenselliği esasında “çeşitliliğin zenginliğini” de görmek var, Sadece evrenin sırlarını anlayabilmek değil; hayatın her boyutu, toplumsal refah ve daha yaşanabilir dünya için yeni teknolojilerin keşfi de var. Tüm bunların yanı sıra Sistem teknolojilerinden yazılım teknolojilerine, Tıbbi teknolojilerden lazer teknolojilerine, Nanoteknolojiden her tür malzemeye, Uzay sanayisinden savunma sanayisine uzanan geleceğe dair deneysel parçacık fiziği çalışmaları da vardır. Türkiye’nin ATLAS deney temsilcileri; Boğaziçi Üniversitesi ve 18. Rektörü olduğum Ankara Üniversitesi iken, 2023 itibarıyla Üniversitemizin de katılımıyla ATLAS’da ülkemizi temsil eden kurum sayısının Boğaziçi, Ankara ve İstinye Üniversitesi ile üçe çıktığını gururla belirtmek istiyorum.
Mühendislikten Tıbba, Fenden Sağlığa, Sosyal Bilimlerden Temel Bilimlere çok geniş akademik yelpazede hizmet veren; dijitalleşme, yapay zekâ, kişiselleştirilmiş sağlık, moleküler tıp, nitelikli gıda, çevre ve sürdürülebilirlik ve elbette günümüzün de konusu “parçacık fiziği” gibi alan temaları olan bir üniversitedir. Üniversitemizde oluşan araştırma kültürü ve ekosistem; Yüksek Enerji ve Parçacık Fiziği alanında da geleceğin bilim insanlarının yetiştirilmesini de kapsamaktadır.
YÖK Kalite Kurulu (YÖKAK) var. Ayrıca, her üniversitede “Kalite Kurulları” oluşturuldu. Kalite sorunu çözüldü mü?
E. İBİŞ: Kalite çalışmaları süreklilik arz eden detaylı ve zorlu çalışmalardır. Bu çalışmalar, üniversitelerin eğitim-öğretim, araştırma ve toplumsal katkı faaliyetleri ile idari hizmetlerinin iç ve dış kalite güvencesi ve akreditasyon süreçlerini planlama ve uygulama esaslarının tümünü kapsar. Üniversite içindeki tüm süreçlerin ilkeler ve görev tanımlarının yazılı hale getirilmesi ve yazıldığı gibi uygulanması esasına dayanır. Temel amaç; kalite süreçlerinin sahiplenilmesi, tüm faaliyetlerin planlanması, plana uygun olarak uygulanması, uygulama neticelerinin görülmesi için ölçme işlemlerinin gerçekleştirilmesi ve ölçme neticelerine göre geliştirilmesi gereken alanlar tespit edilerek geliştirme çalışmalarının gerçekleştirilmesi ve Üniversite bünyesinde kalite güvencesi kültürünün yaygın hale getirilmesidir. Bu bağlamda YÖKAK; üniversitelerde kalitelilik ve bu konudaki farkındalık konusunda çok önemli kazanımlar sağlanmasına vesile olmuştur.
“Ruhunda çağdaşlık, özgürlük, nitelik, gençlik, insanı evrensel değerler olan yenilikçi değişimin başarısı; her birey ve birimde farkındalık, sosyal sorumluluk, sürdürülebilirlik bilincini oluşturabilmek ve içselleştirebilmekten geçer” söyleminde ne anlatmak istediniz?
E. İBİŞ: Aslında bir önceki soruya cevabım olan kaliteyi ifade etmeye çalışıyorum. Tüm bu kelimeleri bir araya getirdiğinizde nitelik/kalite oluşur. Kalitede temel unsurların başında elbette özdeşleşme ve süreklilik gelir.
“Görgü çok çok önemlidir. Kişisel Görgü; alınan eğitim ve kültürün çıktısı, ahlak ve vicdanın estetiği, olgunluk ve entelektüelliğin esası, yaşamın ve insanın en değerli takısıdır. Gelişimsel görgü ise; tüm bunları elde edebilme ve yaşama kazandırabilme becerisidir” diyorsunuz. Çok doğru. Eğitim sistemimiz bu değerleri kazandırabiliyor mu?
E. İBİŞ: Öğretim, bir mesleğe dair bilgilerin öğretilmesidir. Eğitim ise çok daha kapsamlı olup; mesleki öğretim, yaşam boyu öğrenme, araştırma, işbirliği, proje, yayın gibi unsurlar dışında etik ve insani evrensel değerler, gelenekler, sosyal sorumluluk, insan hakları, farklılıklara saygı, analitik ve eleştirel düşünebilme gibi birçok konudaki çıktıların içselleştirilmesidir. Eğitim anne karnında başlayan ve ölüme kadar devam eden bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Görgü ise bu sürecin çıktılarından biridir. Dolayısı ile bireysel ve toplumsal eğitim yaygınlaştıkça görgü düzeyi de o denli yükselecektir.
“Zaman içinde vefasızlardan, samimiyetsizlerden ve bencillerden kurtulmak, tevazu, görgü ve olgunluktan nasiplenmemişlerden uzaklaşmak, gereksiz yükleri atmak ve sadeleşmek iyi bir tercih” söyleminizi açar mısınız?
E. İBİŞ: Tepkisel anonim sözler olarak özetleyebilirim. Çevrenizde sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, paylaşmayı, dostluğu, bilgiyi, gerçekliği, vicdanlı iyi nitelikli insanlar olsun yönündeki bir düşünce paylaşımı. İyilerle yakınlaşmak, diğerlerinden ise uzaklaşmak bir anlamda sadeleşmek değil midir?
İstihdam avantajı için önereceğiniz programlar/meslekler hangileri olurdu?
E. İBİŞ: Gençlerimize öncelikle; “Ne istediğini Bilebilme, Kendini Geliştirebilme, İyi Bir İnsan Olabilmenin hedeflerine ilaveten; çalışkan, özgün, meraklı, kararlı, duygulu, tutkulu, vicdanlı, hedefli, iletişime açık olmalarının önemini vurgular ve neyi seviyorsanız, gelecekte meslek olarak ne yapmak istiyorsanız kararlılıkla onu tercih edin ve en iyisi olmaya çalışın” derdim. Hangi programlar revaçta konusunda ise Tıp ve Sağlık, Mühendislik ve Teknik Alanlar, Bilişim, Digital ve Hizmet Teknolojileri ile ilgili alanları söyleyebilirim.
İstinye Üniversitesi olarak, tüm programlarımızda öğrencilere çağın gereksinimlerine uyum sağlayacak bilgi ve becerileri kazandırmayı hedefliyor ve çift anadal, yan dal ve özelleştirilmiş sertifika programları ile öğrencilere yetenek ve becerilerini zenginleştirebilecekleri geniş bir eğitim yelpazesi sunuyoruz. Bu sayede, gençler gelecekteki iş fırsatlarında rakiplerine göre öne çıkabilmektedir. İş gücü piyasasında; toplumsal refahın artması, teknolojilerde sürekli gelişmeler olması ve bunlara bağlı olarak sektörel talebin sürekli artması başta sağlık, teknik ve bilişim alanlarını oldukça revaçta kılmaktadır. Bunlara ilaveten, daha özel ölçekte ise, Bilgisayar ve Yazılım Mühendisliği, Yönetim Bilişim Sistemleri ve Gastronomi gibi farklı alanlarda uzmanlaşmış profesyonellere olan ihtiyaç da artmaktadır. Bu şekilde, kendi kariyerlerini kendileri şekillendirecek olan gençlerimiz, geleceğin meslekleri için gereken bilgi ve deneyimi kazanarak iş dünyasında rekabetçi bir konuma gelme şansına sahip olabiliyorlar.
Z Kuşağı gençleri nasıl tanımlıyorsunuz? Neden olumsuz olarak çok fazla gündeme getiriliyorlar?
E. İBİŞ: Binlerce yıllık kaynaklara bakıldığında her kuşağın gençliği; sorumsuz, tembel, saygısız, bencil vb. sıfatlarla andığı görülür. Oysa binlerce yıl içerisinde genç kuşaklarla birlikte dünya ve yaşam daha iyiye doğru gitmiştir. Z kuşağı dediğimiz kuşak elbette bizden farklılar. Teknoloji kullanımının zirvede olduğu bir çağda dünyaya gelen Z kuşağı; internet aracılığı ile sosyalleşmeyi tercih eden bir nesildir. Diğer kuşaklara göre daha yaratıcı ve özgüvenli, daha analitik ve eleştirel düşünceli, daha bireysel ve demokratiktir. İnsan ve çevre hakları konusunda daha hassastırlar. Çabuk sıkılan ve hızlı yaşayan bir kuşak olduğu için bu kuşağın ilgisini canlı tutacak yeniliklere ihtiyaç vardır. Bize düşen görev onları öğrenmek, anlamak ve onlara uygun eğitim modeliyle onların topluma nitelikli birey ve uzman olarak kazandırmaktır. Bu noktada gençlere ve Z kuşağımıza güveniyorum.
Kıymetli görüşleriniz için teşekkür ederiz. Eklemek istediğiniz bir konu var mı?
E. İBİŞ: Bilginin güç, bilimsel üretimin üstünlük ve bilgi paylaşımının esas olduğu günümüzde üniversiteler, bilgiye erişimi kolaylaştırmak, gelişim esaslı toplumsal sorumluluk projeleri yapmak ve toplumun sorunlarına çözüm üretmek amacıyla hareket eden kurumlar olmalıdırlar. Bu doğrultuda, kurumsal ve toplumsal işbirliğine açık bir üniversite olmayı önemsiyoruz. İstinye Üniversitesi’nin yaşı genç ama olgunluğu ileri, hızı yüksek, kültürü derin, değerleri zengindir. Yukarıda değindiğim tüm konu ve hedeflerde seferberlik anlayışı ile topyekûn çalışıyor, üretiyoruz. Araştırma, bilim ve eğitimin yanı sıra kültürün de sanatın da üniversitesi olma yolunda hızla ilerliyoruz. Kısa vadede ülkemizdeki, orta vadede ise dünyadaki öncü üniversitelerden biri olacağımıza inanıyorum.
Aklın, bilimin, hakikatin, eğitimin, gençliğin ve yenilikçi değişimin beşiği olması gereken üniversiteler; çağdaş gelişim, ileri uygarlık ve toplumsal refah için vazgeçilemez kurumlar olup, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün akıl, bilim, eğitim, yenilikçilik ve gençlik temalı bazı sözlerinden alıntılar ile bitirmek isterim.
“Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir…”
“Bağımsız ve güçlü toplum için eğitim şarttır”
“Uygarlık yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır...”
“Bütün ümidim gençliktedir...”
Bu yararlı bilgiler için teşekkür ederiz…
E. İBİŞ: Bana düşüncelerimi ve İstinye Üniversitemizi tanıtma imkânı verdiğiniz için biz teşekkür ederiz…