Popüler kültür içinde kendi kültürümüzü yok mu edeceğiz?

Abone Ol

Bir iş insanı dostumla yıllar, Konservatuar öğrencisi iken ve mezun olduktan sonra kurduğu şirket vasıtası (MURBAY) ile İstanbul Türk Müziği Günlerinde/Festivalinde yoğun çalışmıştık. Neler çektiğimizi çok iyi biliyor. Kendi özel çalışmaları, gösterileri, ekipleri de vardı. Pandemi elbette, tüm müzisyenler gibi onların çalışmasını da engelledi. Bir süredir pandemi nedeniyle görüşememiştik, bir mesaj paylaşmış. Sn. Murat Baytaş`ın görüşlerini ve haklı sorularını, üzerinde düşünülmesi dileğiyle, değerlendirmenize sunuyorum.

'BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM!

İşim gereği, kültür sanat spor turizm vb. alanlarında, birçok etkinlikten haberdarımdır ve takip etmeye çalışırım. Pandemi dönemi ile alakalı olmadan bir genelleme yaptığımda, Türkiye`de özellikle 'kültür sanat alanında kaçseyirci koltuğumuz var?' diye bakmak gerektiğini her zaman düşünürüm. Tüm Türkiye genelinde sinemada 370 binlerde, tiyatroda 340 binlerde, kongre, konser vb. salonları da dahil ettiğimizde sayının ciddi derecede az olduğu görülecektir;
Burada bazı sorular sorup, her okuyucunun kendi alanında empati yapmasını sağlayalım.

Bu koltuk sayıları, çok olsaydı gidecek insan var mıydı? Ü retilen eserler, çok salonu doldurmaya yeter miydi?

Gaziantep`te, farklı şehirlerde 3.000 koltuk ve üzeri muhteşem performans mekanları var. Kim bunlardan haberdar?

Performans mekanlarında teknik kullanıma sahip, vizyonu açık kaçsanatçımız, yönetmenimiz vs. var?

Hal böyle iken, daha fazla halkla bütünleşmiş etkinlikler yerine, kapalı mekanlara hapsedilmiş etkinliklere sponsorlar neden destek verirler?

Eserin ve/veya performansın tarzı sponsorluk kurumlarında bir tarz meselesi olsa da geniş kitlelere ulaşmak sponsorluk için daha verimli bir akıl değil midir?

Eser veya performans üreten sanatçıların, ben yaptım oldu kafasından çıkıp bu ülkenin gerçekleri ile yüzleşmesi çok mu zor?

Oysa çok eser olsun, çok performans olsun, halk karar versin. Sponsorlar, halkı bu iyidir, bu kötüdür diye yönetmesin. 27 yıldır, büyük bir özveri ile MÜ ZDAK tarafından İstanbul Türk Müziği Günleri/Festivali yapılır. Türkiye`nin ilk Türk Müziği Festivalidir ve kendini uzun zaman içinde kanıtlamış bir festivaldir. Gelenek-görenek-çağdaşlık bu etkinlikte bütünleşir ve sahne ve seyirci ful geçer. Peki neden sponsor bulamaz ya da az bulur?

Çünkü, popüler değildir. Sanatçılar magazinsel değil, işini iyi yapanlardan seçilmiştir. Ama, kıstas bu mu olmalıdır?

Soru şu olmalıdır Dünya ile küresel zeminde bizi buluşturan ve insanlığın ortak noktalarından biri olan kültür ve sanat etkinliklerinde kendi öz değerlerimizi kullanmayı ve ilgi çekmeyi ne zaman öğreneceğiz?..Yoksa popüler kültürün içinde kendi kültürümüzü yok mu edeceğiz?

Günümüz kültür ve sanat üreticileri kendilerini sahnedeki performansları kadar, çağın gereksinimi olan medya ve iletişimle bütünleştirmeyi ne zaman öğrenecek? .
Dünyanın en zengin kültürel alt yapısına sahip olup, yalnızca, entel, modern gözükeceğiz diye kendimizden ödün vermeyi ben ülkem adına pek kabullenemiyorum.

Ya siz! ...

Neyse her şeyde bir hayır vardır dedik ya,

BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM!

Saygılarımla. Murat Baytaş