Yaşam

Ponzi sistemi Türkiye'de nasıl başladı? Dolandırıcılığın kitabını yazan Eyüplü Halit Galata'yı nasıl satışa çıkardı?

"Türkiye'de finans dünyasında yeni bir çalkantı, Seçil Erzan'ın milyonlarca dolarlık 'fon' adı altında oluşturduğu ponzi sisteminin ortaya çıkmasıyla bir kez daha gündeme oturdu. Bu yeni vakayla birlikte, Türkiye'nin dolandırıcılık tarihinde adı geçen ilk isim olan Eyüplü Halit'in zamanla gelişen dolandırıcılık hikayesi, ve Seçil Erzan'a kadar olan özeti kara para ağı gibi skandalları gözler önüne seriyor.

Abone Ol

Son günlerde kara para aklama, örgüt kurma ve vergi kaçırma gibi suçlamalarla tutuklanan Dilan ve Engin Polat çifti ile futbol dünyasından ünlü isimleri milyarlarca dolar dolandırdığı iddia edilen Seçil Erzan gibi figürler, Türkiye'de dolandırıcılık tarihini yeniden masaya yatırdı.

Bu isimlerin gündeme gelmesiyle birlikte, Türkiye'nin ilk dolandırıcısı olarak anılan Eyüplü Halit'in adı yeniden anıldı.

Aslen Giritli olan Eyüplü Halit, soyadı kanunuyla Halit Keskiner adını alarak yaptıklarıyla İtalya dahil birçok yerde tanındı. Eyüplü Halit'ten sonra 'Raki' lakaplı Güney Zobu, Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Eski Başbakan Tansu Çiller'i dolandırdığı iddia edilen Selçuk Parsadan, Çiftlik Bank'ın kurucusu Mehmet Aydın ve Thodex'in kurucusu Faruk Fatih Özer gibi isimlerle yaşanan vurgunlar büyük yankı uyandırmıştı. Türkiye'nin dolandırıcılık tarihini Eyüplü Halit'ten başlayıp Seçil Erzan'a kadar uzanan kısa bir özet...

TARİHİMİZİN EN KURNAZ DOLANDIRICISI

Osmanlı'nın en kurnaz ve üçkâğıtçı dolandırıcısı olarak bilinen, Cumhuriyet dönemine de dolandırıcılık tarihine adını altın harflerle yazdıran Eyüplü Halit, doğduğu Girit'te daha çok Rum ve Ermeni nüfusunun bulunması sebebiyle Türkçe öğrenemedi. Ancak Türkçe bilmesi gerekmeksizin, Rumca ve Fransızca gibi dillerle dünya çapında etkileyici bir figür haline geldi.

Jilet gibi giyinmesi ve karizmatik tavrıyla herkesi etkisi altına alan bu adam, 32 yaşında yaptığı dolandırıcılık faaliyetleriyle hapishaneye düşmüştü. Bu olayların ilki, Eyüplü Halit ve arkadaşlarının yer aldığı Rum mahallesindeki bir karakol gibi görünen yapıda gerçekleşmişti.

Eyüplü Halit ve arkadaşı Arap Abdullah, Osmanlı'nın son dönemlerindeki otorite boşluğundan yararlanarak Feridiye'deki bir Rum mahallesine gözlerini dikmişlerdi. Burada eski ama işlevsel bir binayı kiralamışlar ve ona karakol gibi bir görüntü vermişlerdi. Arkadaşı bekçi rolünü üstlenirken, akşamları insanları karakola çağırıyor ve Halit ise komiser rolüyle gelenleri korkutarak zengin mahalle sakinlerini sahte nezarete atıyordu. Yardım etme vaadiyle yaklaşan arkadaşı, bir miktar para karşılığında onları oradan çıkartacağını vaat ediyordu. Bu şekilde mahalle sakinlerini ustalıkla dolandırıyorlardı. Planları kusursuz işliyordu çünkü Halit'e göre kimse karakol görünümlü binadan şüphelenmezdi. Gerçekten de mahalle sakinleri, binada dönenlerden şüphelenmiyordu. Oysa herkesin karakol sandığı yer, aslında Eyüplü Halit ve ekibinin dolandırıcılık merkeziydi.

Eyüplü Halit, kurnaz dolandırıcı planını önceden hazırlamıştı. Seçtiği yerdeki zenginleri tutuklama gerekçesiyle hapse atıp daha sonra rüşvet karşılığında serbest bırakmayı planlamıştı. Ve sadece bir haftada mahalle sakinlerinden önemli miktarda para toplamıştı. Ancak şikayetler ve artan şüpheler sonucunda Eyüplü Halit bir süre sonra yakalandı. 32 yaşındaki dolandırıcı 1935 yılında hapishaneye gönderildi. Cezaevinde olabilir belki, ama hapisten çıkma planı için bir yol bulacaktı.

MUSSOLİNİ'Yİ BİLE TUZAĞINA DÜŞÜRDÜ

Eyüplü Halit ve İtalyan faşist lider Benito Mussolini arasındaki ilişki, tarihin ilginç detaylarından biri olarak hafızalara kazınmıştır. Birçok kişi, hapisteki dolandırıcı ile İtalyan diktatörü arasında bir bağ olduğunu düşünemezdi, ancak aslında bu detaylar Halit'in büyük kaçış planındaki önemli bir parçaydı. Dolandırıcının bulunduğu hücrede bir İtalyan hırsızı vardı ve bu kişiyle yalnızca Halit dostluk kurabilmişti. İkili arasındaki samimiyet ilerledikçe, Halit, İtalyan adamı planlarına ortak etti. Bir gün Halit, İtalyan hırsıza Mussolini'ye mektup yazmasını söyledi ve bu mektupla olaylar başladı.

Halit'e göre, bir diktatörün kalbini kazanmanın ilk adımı ona yakın davranmaktı. Kurnaz dolandırıcı da tam olarak bunu yaptı. Mektubunda, "Ekselansları, İtalya’yı ve sizi savunduğum ve sevdiğim için hapishanedeyim. 'Antalya, İtalya’nın hakkıdır' dediğim için beni buraya attılar. Açlıkla boğuşan ailem evde ama ben yine de sizi sevmekten vazgeçmedim” gibi satırlarla Mussolini'nin duygularını etkilemeyi başardı.

Mektuptan tam 2 ay sonra cezaevinde bir telaş başlamıştı. Takım elbiseli adamlar cezaevine gelmişti ve aralarında İtalyan Başkonsolos da vardı. Başkonsolos, hızla Halit'in odasına götürülmüş ve Halit ile görüşmek istemişti. Dolandırıcı, tercüman aracılığıyla başkonsolosa övgü dolu cümleler sarf ediyordu. Başkonsolosun elinde ise Mussolini tarafından özel olarak yazılmış bir mektup vardı. Cezaevi müdürü ve savcı şaşkınlıklarını gizleyemediler. İkisi de Halit'in cezaevinde bile nasıl dolandırıcılık yaptığını düşünmekteydiler. Herkes odadan ayrılınca müdür ve savcı, Halit'i yanlarına çağırarak olanları tüm detaylarıyla anlatmasını istedi.

Dışişleri Bakanlığı'na bildirildikten sonra durum oldukça büyüdü. İtalyan Büyükelçisi, bakanlık tarafından çağrıldı ve dolandırıcıya verilen zarfın hesabı soruldu. Bu gelişmeler üzerine Türkiye, resmi bir nota ile İtalya'ya durumu iletti ve İtalya, yaşananlar için Türkiye'den özür diledi. Mussolini'nin kendi isteğiyle Halit'e para gönderdiği ve bu şekilde Türk dolandırıcı tarafından tuhaf bir biçimde kandırıldığı ortaya çıkmış oldu.

GALATA KULESİNİ SATTI

Eyüplü Halit'in Mussolini olayı kadar dikkat çekici başka dolandırıcılık faaliyetleri de vardı. Bunlardan biri, İstanbul'un sembol yapılarından Galata Kulesi'nin satış düzenlemesi oldu. Halit hem Galata Kulesi'ni hem de Galata Köprüsü'nü satmıştı. Sülün Osman gibi Galata Kulesi'ni satmış olanlar ve Eyfel Kulesi'ni iki kez satan Victor Lustig gibi isimlerle aynı kategoriye konulmuştu.

Hapiste bile, Eyüplü Halit oradaki mahkumları çeşitli vaatlerle kandırmış, hatta 68 kadına evlilik sözü vermişti. 1903'ten kesin olmayan bir tarihe kadar birçok insanı kandıran dolandırıcı, 1950'li yıllara yakın bir dönemde 40'lı yaşlarında hayatını kaybetti. Geride, dünyayı dolandıran Eyüplü Halit'in hikayesi kaldı.

TOSUNCUK, DİLAN-ENGİN POLAT ÇİFTİ VE SEÇİL ERZAN

Mehmet Aydın, ‘Tosuncuk’ lakabıyla bilinen isim olarak ‘Çiftlik Bank’ı kurmuş ve binlerce kişiyi dolandırarak 1 milyon 537 bin 685 liralık vurgun yapmıştı. Uzun bir kaçışın ardından yakalandı.

Thodex'in kurucusu Faruk Fatih Özer ise yaklaşık 2 milyar dolarlık kripto para ile yurt dışına kaçtıktan sonra yakalandı ve 11 bin 196 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Dilan ve Engin Polat çifti, gösterişli hayatlarıyla dikkat çekmiş ancak gelirlerini güzellik merkezlerinden elde ettiğini iddia ettikleri paraların kara para olduğunun ortaya çıkması üzerine tutuklandı.

Son olarak, banka müdürü Seçil Erzan'ın Arda Turan, Emre Belözoğlu, Semih Kaya, Hakan Ateş, Fernando Muslera, Selçuk İnan ve teknik direktör Fatih Terim gibi birçok kişiyi 25 milyon 770 bin dolar ve 7 milyon 384 lira dolandırması tüm Türkiye'yi şaşırtmıştı. Erzan da tutuklandı ve bu olaylar toplumda büyük bir infiale yol açtı.