Para başkalarının parasıyla kazanılmaz

Ülkelerde üretim güçsüzlüğünün önüne geçmek için her yıl kapanan şirketlerin iki katı kadar yeni şirketin kurulması gerekir.

Abone Ol

Ülkelerin ekonomilerinin canlılığı, üretim yapmak için kurulan yeni şirketlerin çokluğundan kaynaklanır. Şirketlerin dünyası, her gün yeniden başlayan uzun soluklu bir yarıştır. Şirketler arasında tüketimi azaltma ve üretimi çoğaltma yolunda yarışma olmazsa, dünyadaki kıtlıkların ve yoksullukların üstesinden kimse gelemez.

Üretim konusu ne olursa olsun, bütün şirketlerin temelinde üretim, finansman ve pazarlama olmak üzere üç önemli işletme fonksiyonu vardır. Dünyanın her ülkesinde, şirketler üç temel fonksiyon üzerine inşa edilir. Üretimsiz pazarlama, pazarlamasız üretim olmaz. Finansmansız ne pazarlama ne de üretim olur. Şirketlerde finans yöneticisinin iki değişmez görevi vardır. Görevlerden biri işletmeye sermaye bulmak, diğeri de eldeki sermayeyi verimli olarak değerlendirmektir.

Tedarikçilere, müşterilere ya da finans kuruluşlarına borçlanmadan, işletmelerin üretim güçlerini büyütmeleri, varlıklarını sürdürmeleri mümkün değildir. Borçlanma işletmelerin gelişmesinde sürükleyici bir fonlsiyon yüklenir. Borçlar işletmeleri durgunluğa düşmekten korudukları gibi, sürekli yenilenmeye ve gelişmeye zorlayan bir görev de yüklenir. Anadolu’da denildiği gibi, borçlar insanların olduğu kadar, şirketlerin de kamçısıdır.

Şirketlerde borçlar üretim giderlerinin düşürülmesinde, satış gelirlerinin artırılmasında işletmeye getiri sağlamayan, gösterişe dönük araba ve bina benzeri ölü yatırımların çekiciliğine kapılmaktan kurtarır. Seküler dünyada paradan para kazanmanın ustaları, finansmanın temel kuralının, ‘’Başkalarının parasıyla para kazanmak’’ olduğunun üzerinde önemle dururlar. Ancak borçlanmanın büyüsüne kapılan şirketler, borçların geri ödeneceğini unutarak, bedelini çok ağır öderler.

Finansmanın en başta gelen kuralı, şirketlerin özkaynaklarına göre borçlanmalarıdır. Borçları özvarlıklarını aşan şirketler, kriz dönemlerinde ayakta kalamaz. Borçları özvarlıklarını aşan şirketler, kriz dönemlerinde ayakta kalamaz. Borçları özvarlıklarını kat kat aşan şirketleri, değişik kesimlerden borçlanmalarında her zaman kritik sınırlar vardır. Sınırların altında, borçlanan şirketler büyürken, sınırların üzerinde borçlananlar, pazardan çekilmek zorunda kalır.

Kısa ya da uzun vadeli borçlanan her işletme, belirlenen dönem sonunda, borcunu ödemek zorundadır. Borçtan yararlananlar, borçlarını kendi gelirlerinden karşılamayı bilirler. Finans kuruluşlarından sağlanan kaynaklar, zamanı gelince geri öder. Şirketler borçlarını borç aldıklarının ceplerinden değil, kendi ceplerinden öderler. Bu yüzden şirketler, finans kuruluşlarından bir defa borç alırken, bin defa düşünmek zorundadır. Çünkü finans dünyasında borçla borç ödenmez.

Finans kuruluşları paradan para değil, hizmetten para kazanmak zorundadır. Borçlarını borçla ödeyenler, finansal krizlerin tetikleyicileri olurlar. Yıkımla sonuçlanmayan, finansal kazanç çılgınlığı yoktur.