Özlemek... Ne eksik ne fazla ne sahte ne de abartı, özlem özlemdir, olduğu kadar. İnsan neden özlediğini, özledikçe anlar, sebepler özledikçe dökülür zihninden kalbine... bir çayı süzgeçten geçirir gibi, yaşadığın yaşattığın ne varsa, geçer bir film gibi, size tuhaf ve yanlış gelen şeylerin ne için yaşandığını anladığın bir zemindir özlem. Terastaki bir tarhananın içini çeke çeke kuruması gibidir özlem, güneşi içine çektikçe özü artar. Özlem de kıvam verir sevgiye...demlenir yüreğin, hem de anlaya anlaya demlenir. Taşlar yerine oturur. Özlemek, yani o sevgiye öz katmak değer katmak demektir. Özlem zordur, ama bazen gereklidir. Özlem olunca sevginin kıymeti değeri ivme kazanır ve ortaya çıkar. 

Bir tohumu ekmek, bir fidanı dikmek gibi. 

Hamuru mayalamak gibi öze öz katmaktır özlemek. İki kalp arasında şeffaf ve geçirgen, korunaklı bir atmosferdir, özlem. Karşılıklı birbirini anlamana imkân sağlayan, iyileştirici bir sevgi karantinasıdır adeta. Özlemek; aynada yansımayı sağlayan benlik sırrının çözülmesini sağlar zaman geçtikçe, can yakıcıdır, sabır ister. 

O sır çözüldükçe, şeffaf bir cama dönüşür ayna. Baktığında artık gördüğün şey sen değilsindir. 

Kalp tutulmasıdır belki de hayatın farklı bir boyutudur aslında. Zıddı ile kâimdir. Özlemek olmasa kavuşmanın, hicran olmasa vuslatın kıymeti olur muydu dersiniz? 

Beklemek, verdiğin emeğin ortaya çıkmasıdır aslında. Beklemek olmasa, emeğinin farkında olmaz insan. Emeği olmasa, beklemez. Tohumu eken, yağmuru bekler sabırla, güneşin her açısını takip eder. Sevgi tohum, özlemek sabır, hasat vuslattır. Vuslatı ölümle dahi güzelleştiren, yine özlemin emeğidir. 

TKafkasS ✨✍️