Bitmesi gerekene sımsıkı tutunur insan, başlaması gerekene de direnç gösterir, başlangıçlar korkutur bazen. Oysa ki yol seni çağırmaktadır. Yapman gereken şey yoluna çıkana rıza göstermek, adım atmak, düşmeden, düşünce tekrar kalkarak bu yolu yürümek.Sımsıkı tutunmak kaybetmene mani değil...uzak durmak da öyle..Giden gider tutamazsın, kalan kalır, git diyemezsin.Çeliskiler yumagıdır insan. Kendini çözer bir bir yaşadıkça, yaş aldıkça. Kendini bulman için, kaybetmen gerek...
Uçmak için gökyüzü, yürümek için yol gerekir. Özgür ruhlar ancak en doğru karaları alabilir. En azından seçimi ile iyi veya kötü barışıktır.
Denizin parıltılı olması şeffaflığından gelir. Güneş sadece parıltısını görkemli hale getirir. Güneş olmadığı zamanlarda da gökyüzünün seyrine göre yansıtır ışığını, günün değişik vakitlerinde.
Yeryüzünün gökyüzüne yansıması simetrisi ise, özgür seffaflığın bir neticesidir. Ruhumuzda inşa edilen özgürlük içindeki güzelliklerin hayatımıza yansımasına öncülük eder, imkan tanır. Sanatla, yaşamla, emek emek güzelleştirir dünyayı.
Yazıyı kalem yazar, mürekkebi ruhtur...Rengini ruhunun engin denizlerden alır.
Resmi yapan fırça ise de, seçtiğin renklerin ahengi, ruhun en yeşil vadilerinden kopup gelen çiçeklerle musemmâdır. Açık denizlerden çıkıp gelen bir gemi için anlamlıdır, demir atmak.
Özgürlük insana bahsedilmiş, gerekli görülmüş en fitrî lütuflardan biridir. Ekmek gibi, hava gibi, su gibi...Özgürlük de, ruhumuzun yaşam alanı için olmazsa olmazımızdır.
Özgürlük sorumluluk almamak değil, bilakis sorumluluklarımızı sevgiyle bağrımıza basmak, en hakiki şekilde, en özge halimizle yaratılışımızdaki farklılığın güzelliklerini ortaya koyabilmektir.
Sevdiklerinin sevginde muteber olabilmesi için de onların özgürce kendi kanatlariyla uçmasını izlemen gerek, bu gönül yüceliğini göstermek sana vefa olarak geri dönecektir...Yüce Yaradan bizi irademizle hür bırakmış iken, biz kendimizi neden prangalariz ki, sevdiklerimizi hâ kezâ...kaybetmemek için kendimizi sevdiklerimizi öyle değil mi? Tutsak etmek kendimize ve sevdiklerimize haksızlık diye düşünüyorum.Babami çok sevmemin nedenlerinden biri de budur...Her zaman fikirlerime yapmak istediklerime açık oluşu, sana güveniyorum demesi...bu tutum nereye gidersem gideyim, onun bir liman olduğu gerçeğini değiştirmedi. Rabbimiz de bizi seviyor özgür bırakıyor bir baba gibi tembihlerini yaparak sana güveniyorum diyor, o gayreti çabayı sende görmek istiyor. Oysaki bilmiyor mu? biliyor, en büyük limanın kendisi olduğunu, sadece senin özgür iradenle eninde sonunda O'na sığınman; O'na dönüşünü kıymetli kılıyor.
Özgürlük
Türkan SEZER
Yorumlar