Milli Şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’un fikir dünyasıyla da beslenen Nurettin Topçu (1909-1975), “İsyan Ahlakı” adlı eseriyle iz bırakmış ve düşünce dünyasının merkezine Anadolu’yu almıştı. “Nurettin Topçu neyi savunurdu?” diye soracak olursak, “Anadoluculuk” düşünce hareketini savunduğu, onu iyi tanıyan herkesçe bilinir.

“Anadoluculuk Hareketi” bir tepki olarak ortaya çıktığından sadece sağ değil, sol cenahta da Topçu’nun fikirleri etrafında dönüp dolaşan az değildir. Bu sebeple sol cenahta olup da, millilikten uzak durmayanlar Nurettin Topçu’ya bir şekilde muhabbet besleyebilir. Söz konusu muhabbetin daha çok Topçu’nun vefatı sonrası olması ise dikkat çekicidir.

İşte, görünürde solda gibi duran isimlerden olan, “Anadolu sosyalisti” diyebileceğimiz, millilikten uzaklaşmayan Yaşar Kemal de bunlardan biridir.

Yaşar Kemal, Topçu’nun vefatından sonra ona hayran olmuş ve etkilenmiştir. Bunu hatıratında anlatan Muhiddin Nalbantoğlu (1935-2020) Türk basın camiasının ilginç isimlerinden biriydi.

Neredeyse son nefesine kadar yazan Nalbantoğlu, gazetecilik ve yazarlığın dışında çiftçilik ve kitapçılıkta yapmıştı. Çiftçilik yönünü bilmiyoruz fakat kitapçılıkla ilgili olsun gazetecilik ve yayıncılıkla olsun ilginç hatıralara sahipti kendisi ve fırsat buldukça bunları gazetede yazıyordu.

Nalbantoğlu bana göre en ilginç yazılarından birini Yaşar Kemal’in vefatından sonra kaleme almıştı “Yaşar Kemal’in dünyaya mesajı” başlıklı yazısında, 1952 yılından itibaren sıkça görüştüğü dostları arasında yer alan Yaşar Kemal ile olan anılarına yer verir.

O dönem Remzi Kitabevi’nin karşısında Uğur Kitabevi’ni açan Nalbantoğlu, Yaşar Kemal ile kitaplarını tashih ederken dostluk kurar:

“Aynı zamanda Remzi Kitabevi’nin bütün yayınlarının tashihlerini de ben yapıyordum. Dolayısıyla Yaşar Kemal’in Remzi Kitabevi’nden yayınlanan bütün kitaplarının matbaa kontrolleri de benden geçiyordu. Yani satır satır kitaplarını okuyordum. Bu vesileyle de dostluğumuz pekişti.”

Yaşar Kemal bir şekilde Nihat Atsız, Necip Fazıl Kısakürek, Muharrem Ergin, Osman Turan ve Faruk Sümer gibi isimlerle Nalbantoğlu’nun kitabevinde tanışır. Bu isimlerle öyle güzel bir diyalog kurar ki, sohbetlerini Nalbantoğlu zevkle dinler.

Nalbantoğlu bir sohbet sırasında, Nurettin Topçu’nun “Mevlânâ dünyadan büyük adam,” dediğini Yaşar Kemal’e anlatır.

“Ulan, Nurettin Topçu’nun bu sözü söylediğini bilseydim onun cenazesine giderdim,” diyen Yaşar Kemal devamında “Ülkücülerin beni öldüreceğini de bilsem yine giderdim,” der ve Topçu’nun cenazesine gidemediğine hayıflanır.

O sohbeti Nalbantoğlu şöyle detaylandırıyor:

“Benim dükkânıma uğradığında uzun sohbetlerimiz olurdu. Sağ cenahın pek çok ünlü ismi ile benim dükkândaki bu sohbetlerde tanışmıştı. Bir başka gün dükkânımdaki sohbetlerimiz sırasında Mevlânâ’dan bahsediyorduk. UNESCO’nun Mevlânâ’yı dünyanın 5 büyük adamı arasında saydığını, bu haberi Nurettin Topçu’ya aktardığımda onun,  ‘Mevlânâ dünyadan büyük adam,’ dediğini Yaşar Kemal’e söyledim. Rahmetli Nurettin Topçu yeni ölmüştü... Yaşar Kemal bana dönüp,  ‘Ulan, Nurettin Topçu’nun bu sözü söylediğini bilseydim onun cenazesine giderdim. Ülkücülerin beni öldüreceğini de bilsem yine giderdim,’ dedi.”

Kaynakça: Mehmet Poyraz, Değişimin Destancısı Yaşar Kemal, KDY Yayınları, Aralık 2021.