Fotoğraf sanatkârı, ahşap boyama ustası Hatice Hande Kapan ile sanat çalışmaları ve mücadele içinde olduğu MS (Multipl Skleroz) hastalığı özelinde bir mülakat gerçekleştirdik.
Hatice Hande Kapan ile 24 Aralık 2022 Cumartesi günü Sultanahmet`te Sultan Köşesi`nde düzenlenen Telif Hakları Derneği`nin genel kuruluda tanıştık. Rahmetli gazeteci Sefa Koyuncu`nun kerimesi olan Hatice Hande Kapan bir taraftan güzel sanatlarla, ahşap boyama ile, fotoğrafçılıkla meşgul olurken diğer taraftan da MS (Multipl Skleroz) hastalığıyla mücadele ediyor.
MS hastalığına yönelik kamuoyu nezdinde farkındalık oluşturmanın gayreti içerisinde bulunan Hatice Hande Kapan, MS`in Vizörü serlevhalı sergilerle bu toprakların insanlarına 'halinize şükredin ve dahi cümle hastaları, bahusus MS hastalarını unutmayın` mesajını veriyor.  Hatice Hande Kapan ile MS`in Vizörü özelinde fotoğraf tutkusu üzerine hasbihal ettik.
Yazarımız İbrahim Ethem Gören ve fotoğraf sanatçısı Hatice Hande Kapan
İbrahim Ethem Gören: Hatice Hanım sizi tanıyabilir miyiz? 
Hatice Hande Kapan: Konya Seydişehir doğumluyum. Anadolu Ü niversitesi Halkla İlişkiler bölümünü okudum ve sonrasında İşletme bölümünde lisans tamamladım. İletişim alanına olan ilgim, çocukluğumda haber spikeri ya da muhabir olma merakımla başladı sanırım. Bir de rahmetli babamdan, genlerle gelen bir merak olsa gerek diye düşünüyorum. 
Konya`da yaşarken yerel radyoda programlar yaptım. 2000 yılında İstanbul a taşındıktan sonra çeşitli eğitim kurumlarında Gazetecilik, Radyo Programcılığı, Sinema-TV, Yazı Atölyesi ve Fotoğrafçılık vb. alanlarda verilen eğitimlere katıldım. Hocalarımla, arkadaşlarımla ve çalıştığım yerlerde bu alanlarda pek çok çalışmalarda yer aldım. Bir ara Kanal7`de yayınlanan bir programda yönetmen yardımcılığı görevinde bulundum. Kadın ve İstihdam konulu bir TV Projesi hazırladım, halen bu proje ile ilgili bazı yapım şirketleriyle görüşme halindeyiz. 
Ayrıca, Türkiye Gazetesi yazarlarından Sadık Söztutan ağabeyin spor hikâyelerinden birinden yola çıkarak yazdığım, bir gün çekmeyi hayal ettiğim diyalogsuz bir kısa film senaryom var. 
Son olarak 2015`ten itibaren fotoğrafçı olarak çalışıyorum. Covid19`la birlikte ara verdiğim düzenli mesaili iş hayatıma serbest fotoğrafçı olarak devam ediyorum. 
MS in vizörü-logo
MS İçin Çek!
MS (Multipl Skleroz) hastalığı ile ilgili, Msli naçizane bir fotoğrafçı olarak,  MS farkındalığı artırmak amacıyla  'MS in Vizörü' ve 'MS İçin Çek' isimli iki sosyal projem var, onları duyurmak için elimden geleni yapmaya gayret ediyorum.
Merhum babanız Sefa Koyuncu`ya rahmeti vesile kılarak hasbıhalimize devam edelim. Babanızdan ne/neler gördünüz?
Rahmetli babam sakin ve sabırlı biriydi. 5 yaşımdan itibaren, 1990`larda eve bilgisayar gelene kadar, evimizin içinde daktilo sesini duymadığım gün yoktu. O günlerin gazetecilerinin bir klasiği olan daktilonun başında babamın neler yazdığını bilmesem de onu öyle görmekten çok mutlu olurdum. Bazen işi bitince ya da henüz başlamadan önce, erkek kardeşimle benim için daktiloya boş bir kâğıt takar, sırayla tuşlara basmamıza izin verirdi, ta ki biz usanana kadar... Çocuk gürültüsünden, taleplerinden rahatsız olmayan, bir babaydı. İmkânları nispetinde, makul taleplerimizi karşılar, makul olmayanlar için ise anlayacağımız şekilde bir izahı mutlaka olurdu. 
Sefa Koyuncu
Sefa Koyuncu: Evladım, hiçbir şeye gereğinden fazla bağlanma!
Biraz daha büyüdüğümde aklıma yerleşen ilk öğretilerinden biri hiçbir şeye çok bağlanmamak gerektiğidir. Her an her şeyi kaybedebileceğimizin farkında olmamızı, ne bir eşyaya, ne de bir insana, özetle, dünyaya bağlılıkta aşırıya kaçmayıp maneviyatımızı güçlendirmemizi öğütlerdi. İhlâslı bir mümin olmak için gayret etmeyi, Vatanı, Bayrağı, Milleti, Ehl-i Sünnet Büyüklerini ve Ecdadı, İstanbul u, kitapları sevmeyi, yaratılan her şeyde en azından bir tane güzellik bulup tefekkür etmeyi, nimetlere şükretmeyi ve bölüşmeyi gördüm ondan. Babamdan bahsetme imkânı verdiğiniz için, ayrıca teşekkür ederim onu çok özlüyorum. 'Kıyamete kadar inşallah' diyerek ettiği duaları, biiznillah ömrümün sonuna kadar benimle olacak diyerek teselli buluyorum.
Kendisi bizim de bir nevi ustamızdı. Rahmet olsun; Merhumun aileniz ve cemiyetimiz için verdiği mücadele ve yaptığı fedakârlıkları özetlemenizi istirham ediyorum.
Yıllar geçtikçe yazdıklarını okumaya başladıkça anladım yaptığı haberlerle, yazdığı köşe yazılarıyla,  şiirleri, nükteleri ve kitaplarıyla tüm yaşamı boyunca inandığı ve savunduğu bütün değerlerini, birikimlerini, endişelerini, dualarını yazmış aslında hep. 
Mazlumların dertleriyle dertlenen bir zat: Sefa Koyuncu
Dünyanın neresinde bir mazlumun canı yansa dert edinirdi, Körfez Savaşı sırasında canlı yayınlarla takip edilen savaş haberlerinin etkisini, gözyaşlarındaki endişesini hiçunutamıyorum. Irak ta Kanlı Şafak isimli şiir kitabındaki her şiirinde Müslüman ülkeler ve insanlık için duyduğu endişelerin yansıması var. Donkişot Sendromu Ermeni Soykırımı Komedyası isimli kitabında Ermeni meselesini bütün gerçekleriyle ele almıştı. Son eseri Muhafazakâr Sanatta Yapılanma isimli kitabıyla kültür sanat çalışmalarıyla ilgili değerlendirmelerine yer vermişti. 
Babam, muhafazakâr ve edebiyat aşığı bir gazeteci yazar olarak edebiyat, kültür ve sanat çalışmalarını yakından takip eder, Türkiye Gazetesi kültür sayfasında bu alandaki bütün çalışmalara yer verirdi. Söyleşilerinde yaptığı sunumlarla, kaynaklarıyla bütün kıymetli bilgilerini paylaşırdı. Yazmaya, okumaya meraklı kişilerin bir araya geldiği etkinlikler düzenler, ayrıca sosyal medya üzerinden de çalışmalar yapardı. Özellikle yeni yazmaya başlayanlara destek olmaya çalışırdı. Türkçe nin düzgün yazılıp konuşulması gerektiğini sıklıkla hatırlatır, telefonda mesaj yazarken dahi harf eksikliği olmasını doğru bulmaz, yakında böyle konuşmaya başlanacak diye, endişelenirdi. 
Yazı atölyesi kursuna giderken, ilk defa yazdığım hikâye ödevimi heyecanla uzattığımda, kâğıdı eline alır almaz geri vermişti ve demişti ki ' Ben bu hikâyeyi okumam, önce başlığındaki imlâ hatanı düzelt, öyle okuyayım.'  
Gelecek nesilden ümitliydi, bozmak için ne kadar uğraşılsa da, Allah u Teâlâ`nın izniyle,  bu milletin nakil yoluyla bugünlere kadar, birbirine aktardığı hakiki dini ve ahlâkî bilgileri, nesilden nesle aktarmaya devam edeceğine inanıyordu. Ve kendi çalışmalarından da ilerde gençlerin de faydalanacağını düşünüyordu. 
Erkek kardeşim Selahaddin, babamızın ölümünden sonra adına açtığı bir internet sayfasında bütün çalışmalarını merak eden herkese okuyup indirebileceği şekilde online hizmet imkânı sundu. 
Ne güzel, inceleyeceğim inşallah.
Ömrünü adadığı yazı çalışmalarını herkesle paylaşmak üzere emaneti vasiyet kabul ettik. İlgilenenlerin faydalanabileceğini  düşünerek, sizin vesilenizle burada da paylaşmak istiyorum izninizle. 
Lütfen;
www sefakoyuncu.com 
MS (Multipl Skleroz) tanısını ne zaman aldınız? 
2009 senesinde kesin teşhis konuldu. Daha öncesinde yaşadığım bazı şikâyetlerimin aslında MS`in ayak sesleri olduğunu anladık tabi tanı kesinleşince... 
İbrahim Ethem Gören ve Hatice Kapan
Mesela;
Mesela bir sabah uyandığımda sol gözüme inen perde hissi gibi. Sanki elimle tutup çeksem kenara görüntü netleşecekmiş gibiydi. İki gün bekleyip geçmeyince, doktor randevusu almıştım ertesi gün için, doktora gidene kadar geçmişti kendiliğinden. 4 sene sonra ise ayaklardan başlayan, hiçgeçmeyen ve vücudun tamamına doğru yayılmaya başlayan, uyuşmalar sonucu yapılan tetkiklerden sonra MS hastası olduğum anlaşıldı.
Tedavi süreçlerinizi kısaca özetler misiniz?
Nöroloji ve Beyin Cerrahı bölümlerine gidince MS olduğum anlaşıldı ve ilk önce kortizon tedavisi hap şeklinde başlatıldı. Kısa bir süre sonra da 7 yıl her gün 3 yıl da haftada 3 gün olacak şekilde kendime iğne yaparak tedavim sürdü. 
Şimdi;
Şimdi ise, 4 yıl önce geçirdiğim kötü bir atak sonrası, iğnenin yerini alan, bir hapı her gün kullanarak tedaviye devam ediyorum. Tedavilerle ilgili yeni ilaçlar, yeni metodlar deneniyor. Doktorlarımız, şikâyetlere ve atak durumlarına göre hangisinin kullanılacağına karar veriyor. 
Günlük yaşamınızı ne kadar etkiliyor?
MS hastalarından hepsinde hem benzer hem farklı şekilde seyrediyor. Atak zamanlarında yaşanan sıkıntılar çok daha zorlayabiliyor hayatı. Yürümeyi, görmeyi etkileyebiliyor, sürekli yorgunluk hissi, ani duygu durum değişikliği vb. haller yaşanabiliyor. Atak sırasında, her hastada böyle şikâyetler yaşanacak ya da sonrasında, hissedilmeye devam edilecek değil elbette. Ancak, bazı ataklar maalesef geçici ya da kalıcı ârâzlar bırakabiliyor. 
Son geçirdiğim atak sırasında ayaklarımın altına çeşitli ebat ve şekilde taşlar yapıştırılmış, ellerimde bulaşık telleri varmış gibiydi. Saçlarıma dokunduğumda halata dokunuyormuşum gibi hissetmiştim. Hatta doktoruma, 'Bu da başka bir hastalık olmasın, başka tetkikler mi yaptırsak?' diye sormuştum. MS hastalığım sürecinde insana kendi eli bile yabancı gelebiliyormuş bunu öğrendim o günlerde. 
Bugün;
Bugüne gelince halime şükrediyorum, sadece tuttuğum her şeyi, herkesten biraz daha sıkı tutuyorum belki de. Bazen bir gün öncesinden ertesi gün, birkaçyere gitmek üzere plan yapıyorum, sabah uyandığımda kolumu kaldıracak güçdahi bulamıyorum.  Ama atak olmadığı sürece ufak tefek sıkıntılar genel olarak günlük yaşamı çok fazla olumsuz etkilemiyor.
MS toplumda ne kadar yaygın? Kimler risk altında?
Yapılan istatiksel araştırmaları takip etmeye çalışıyorum. Bu konuda en son okuduğum bilgiyi paylaşmak istiyorum.
Buyurunuz lütfen;
Doç. Dr. Emin Özcan`dan nakille sorunuza cevap verelim; Toplumda 100 binde 8 civarında çok yaygın olmayan bir hastalık. Daha çok da 20-40 yaş arası gençerişkin kadınlarda gözleniyor. Bununla birlikte MS`te genetik geçiş, diğer genetik geçişli hastalıklara göre daha az.  İklim, çevre, D vitamini eksikliği, viral enfeksiyon vb. nedenler bile etkili olabiliyor. O nedenle kim risk altında kestirmek çok da mümkün değil diyebiliriz.
Gözlemleyebildiğimiz kadarıyla daha çok kadınlar MS tanısı alıyor;  
Araştırmalara bakıldığında, istatistiklerde kadınlarda daha çok görüldüğü ortaya çıkıyor. Bir kadın olarak ve tanıdığım ve proje sebebiyle iletişime geçtiğim hastaları düşününce de kadın hasta daha fazla; Bunun bilimsel açıklamasını tam olarak bilemiyorum ama belki de sadece fiziki sebepler yoktur. Kadınların daha hassas düşünme özelliğiyle bağlantılı olabilir belki de. Her hastalık gibi MS`in de stresle bağlantısı var. Nörolojik hastalıklarda bu etken daha önemli. Miyelin tabakası hasar görünce, bağışıklık sisteminin kendisine yabancı bulduğu her şeye, saldırması MS`te sıradan olduğuna göre stresle, hassas kişilikle bir bağlantı olabilir diye düşünüyorum. 
MS belirtileri olan hastalar evvelemirde nereye müracaat etmeli?
MS`te teşhisin hemen konulması mümkün olamayabiliyor.  Nörolojik olduğu düşünülen uyuşma, denge bozukluğu vb. her şikâyette, görmeyle ilgili ani ya da devamlılığı olan rahatsızlıklarda ihmal edilmeden ilgili bölümlere gidilmesi, erken teşhis için önemli olacaktır. 
Çok iyi hatırlıyorum ayaklarımda uyuşmaları ilk hissettiğimde, yeni aldığım çizmelerde bulmuştum kabahati. Mağazaya değiştirmeye gittiğimde, şikâyetimin sağlığımla ilgili olduğunu görünce hemen iade alalım demişlerdi hatta. Tabii hepimizin aklında sadece acaba alerjik bir şey mi oldu düşüncesi oluşmuştu. Sonra Ortopedi, akabinde Fizik Tedavi Rehabilitasyon bölümlerine gittim. Biraz daha zaman geçmiş oldu, şirâyetler arttı, artık vücuduma tonlarca ağırlıklar bağlanmış da taşımak zorunda bırakılmış gibiydim. Ama kimse korkmamalı, zaten MS 8-10 yıl öncesine göre göre daha çok biliniyor ve çeşitli atak önleyici tedavi yöntemleri de var artık.
Sanatla, ahşap boyamayla, fotoğrafla teşrik-i mesainiz nasıl başladı?
Sanat kelimesine dahil olduğumu ilk hissedişim 13 yaşımdayken el nakışı ile tanışmam sırasındaydı. Hocamız, yaptığımız Türk işi, Hesap işi vb. çalışmaların el sanatı olduğunu söylemişti. Annelerimizin yaptığı dantel, oya, kaneviçe, etamin vb. işler için kimse el sanatı demiyordu, o nedenle çok havalı bulmuştum o tanımı. İlk önce kumaş boyama ile başlamıştım boya çalışmalarıma. Sonra ahşap boyama ile devam edince tahtanın, çeşitli şekillerde üretilmiş ham halinin, ana renkler ve karışımlar sonucu istenilen tonların yakalandığı ara renklerle geçirdiği değişimi daha çok sevdim. Dekopaj, sulu transfer, pirinçvb. desenler ya da stencil gibi yöntemlerle çeşitli desenlerle süslenen ürünleri en son bir de vernikleyince karşısına geçip gururla seyretmenin, kullanmanın, hediye etmenin ya da o emeğin karşılığını almanın keyfi bambaşka. Tabii bu işleri çok daha profesyonel olarak yapanlar asıl sanatçı, benim uğraşım nacizane, biraz meraktan ve hem zihnimi hem ellerimi çalıştırmak maksatlı; Mesela resim yeteneği olanlar, ahşap boyamada çok daha farklı çalışmalar ortaya çıkarıyor, onları hayranlıkla takip ediyorum.
Gazeteci-yazar bir babaya sahip olmanın güzel taraflarından biri de fotoğraf makinasıyla büyümekti. Özel günlerde aileyle, komşularla, akrabalarla, film bitene kadar çekilen karelere, banyo işleminden geçmesini beklemeye, yanan pozlar için üzülmeye şahitlik eden son nesil arasında olmaktan mutluyum. 
Fotoğraf makinası ve fotoğraf hayatımda hep vardı. Arkadaşlarımda bir arada bulunduğum zamanlarda fotoğraf çekecek biri arandığında ben varsam makina hep bana uzatılırdı, sonunda bu merakım işim haline de geldi. Çeşitli eğitimler alarak teknik açıdan daha düzgün fotoğraflar çekmeye gayret ettim, hâlâ eksikliklerin olduğunu düşünüyorum. Türkiye Fotoğraf Vakfı nın eğitimlerine, seminerlerine katılmaya gayret ediyorum.
Mülakat foto-1
Şimdiki zamanda öznesinde sanat olan neler yapıyorsunuz?
Fotoğrafla ilgili bilgiler ve çalışmalar gelişen teknoloji ile birlikte artmaya devam ediyor, gelişmeleri takip etmeye, kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Ayrıca MSdaşlarımla birlikte, 'MS in Vizörü' isimli sosyal projemizle fotoğraf sanatının iyileştirici tarafından sıkıca tutmaya devam edelim diye çabalıyorum. Resim, fotoğraf ve el Sanatları sergilerini görmeye gayret ediyorum imkân buldukça. 
Ahşap boyamada kullanılan malzeme çeşitleri, kalite, yan ürünler vb. yenileniyor, imkânlar elverdikçe yeni ürünler yapmayı deniyorum. Son zamanlarda bir de geri dönüşüm ve ileri dönüşüm olarak adlandırılan eşya yenileme ile çalışmaların arttığını görüyoruz. Eskiden sadece tahta ürünler için oluyordu belki ama şimdi çeşitli malzemelerle plastikten metale kadar hemen her şeyi yenilemek mümkün oluyor. Bu sanatın içinde yer alır mı bilemiyorum ama eskimiş bir teflon tavadan saat yapmak ya da tavaya kümes görüntüsü vermekle uğraşmak bence anlamlı. El sanatları içine dâhil olabilir belki. Hatta son bir yıldır yenilemesi daha pahalıya patlayacak bir mutfak tezgâhını, fayansları, zemini boyayıp vernikle sağlamlaştırmak gibi daha büyük ustalık gerektiren işleri denemeye başladım. Annemin mutfağı, komşumuzun zemini ilk acemilik için seçtiğim yerlerdi.
Sonuç?
Mahcup olmadım çok şükür. 
MS hastalığına yönelik farkındalık oluşturma fikri ne zaman ve hangi mülahazalarla ortaya çıktı?
2016 senesinde bir nikâh sarayında fotoğrafçı olarak çalışırken, bir gözümde kısa süren hafif bulanık görmeme sebep olan bir atak geçirmiştim o süre zarfında ağır bir atak olmadığı için işime devam ettim. Nihayetinde fotoğraf makinalarında otomatik ayarlarla çekimler yapmak mümkün. 
Fotoğraf-Hatice Hande Kapan
Bir hafta sürdü bulanık görme o artık rahmetli anneannemin deyimiyle 'menendini bulunca' geçecekti nasılsa biiznillah ama benim aklımda tek bir soru vardı. 'Şu anda normal insanlar benim nasıl gördüğümü bilseler, aynı şekilde görüyor olsalar ne hissederlerdi?' diye merak ediyordum. Aslında durumdan vazife çıkardım. Hastalığımı ve işimi birleştirdim, tek başıma da sergiler düzenleyebilirdim, lakin bir yerlerde, benimle aynı ya da benzer şikâyetleri hissedenler vardı. Benim onlara seslenip, hem net, hem bulanık kareler istemem, normal gözle bulanık gören göz farkını fotoğraflarla insanlara hep birlikte gösterebileceğimizi anlatmam daha etkili olacaktı. Dünyada ve ülkemizde böyle bir çalışma hiçyapılmamıştı,  bir ilki gerçekleştirerek önce ülkemizde, sonra da yavaş yavaş uluslararası çağrıya dönüşerek dünyanın çeşitli yerlerinden MS hastalarına ve fotoğraf çağrısı yapma amacıyla yola çıkmış olduk. Bu yolun, uzun, yorucu,  bazen yalnız hissederek, bazen anlaşılmayı bekleyerek, bazen destek yerine hayal kırıkları yaşayarak devam etmem gereken bir yol olduğunu gördüm ve kolay olmayacağını da biliyorum. 
Hatice Hande Kapan: Pes etmeden yürümeye kararlıyım.
Ancak pes etmeden yürümeye kararlıyım ve inşallah böyle de devam edeceğim. Çünkü kimse destek olmasa dahi, bir çağrımla fotoğraf kareleriyle projeme dâhil olan, MSdaşlarım var. MS in Vizörü`nü duyurmak için tek başıma mücadele ediyor gibi görünsem de öncelikle, projeyi duyan, duymayan bütün MSdaşlarımı temsil ediyorum. 
Fotoğraf-Hatice Hande Kapan
Bu meyanda neler yaptınız/yapıyorsunuz?
İlk olarak konudan eski bir gazeteci arkadaşıma bahsetmiştim, kendisi destek olma sözü verip hiçbir zaman destek olmasa da ona teşekkür ettim. Çünkü bazen insanlar hiçbir şey yapmayarak da iyilik yapmış olabiliyor. Kendi başının çaresine bakmayı öğreniyorsun ve davana daha sıkı sarılabiliyorsun. Sonra doktoruma anlattım tabii o ilk başta çok beğendi, tebrik etti, hatta dernekle birlikte ilaçfirmasına destek talebi için başvurabileceğimizi söyledi. Bu arada ilk küçük baskılı bir günlük sergimizi derneğin 30. yıl kutlamasında Hilton Oteli`nin lobisinde gerçekleştirmiş olduk. Nitekim çok büyük bir firma ile bir görüşmeler yaptık tebrik edildim, çalışma planlaması yapıldı. Bir kahvaltı etkinliğinde sahneye davet edildim, projeyi anlattım, alkışlandım. Lakin, çalışma sırasında popüler bir fotoğrafçı, hoca olarak bize önderlik edecekken bir baktım ki, bizim halihazırda var olan fotoğraflar yerine, projenin bir benzeri sanki ilk defa onların düşündüğü yeni bir projeymiş gibi lanse ediliyor. Hemen itiraz ettim çünkü, yurt dışında yaşayan ve ülkemizin neredeyse her ilindeki MSdaşlarımdan gelen fotoğraf karelerini Instagram sayfamızda paylaşıyor ve teknik açıdan uygun olanlarla sergiler yapacağımıza dair verilmiş sözüm/üz vardı. O projede net olmayan kareye yer verilmesini önleyerek taklit edilmesinden kurtarmış oldum ve Demokles`in kılıcı gibi durarak bir fotoğraf karemle orada da yer aldım. 
Hatice Hande Kapan, Telif Hakları Derneği nin 24.12.2022 tarihli toplantısında
Bu tür konularda size destek olacak bir müessese var biliyorsunuz: Telif Hakları Derneği.
Evet, Telif Hakları Derneği üyesi olarak buradan derneğe ve sevgili başkanımız Cafer Bey e teşekkür ederim, o zaman gerekli bütün doğru yönlendirmeleri sayesinde projenin haklarını karşı tarafa hatırlatmış oldum. İlaçfirmasından geri dönüş alamadım ancak dernek, durumu telafi etmek için baskı ücretine destek olma önerisinde bulundu. Sonrasında bu olanları fotoğraf denince akla ilk gelen isimlerden biri olan kıymetli hocamız Sadık Ü çok hocamıza sesli bir mesajla üzüntümü paylaşarak anlattım. O kadar içten bir dönüş yaptı ki projeyi ve beni Türkiye Fotoğraf Vakfı yetkilisi Murat Gür hocaya yönlendirdi. Profesyonel ve titizlikle yapılan çalışmalara ev sahipliği yapmaya alışan vakıf için bizim fotoğraflarımız fazlasıyla kusurluydu aslında, ama bizim projemizin farkı zaten kusurlu karelerin ağırlıklı olmasıydı. Çok hoş karşılanmış ve anlaşılmıştık, üstelik de fotoğraf ustaları tarafından, bu o kadar kıymetli bir destek oldu ki, başka yerlere sergiler için başvurma cesaretimi, destek bulma umudumu artırdı. İlk büyük sergimizi orada gerçekleştirdik. Ve Türkiye Fotoğraf Vakfı isim desteğiyle her sergimizde bizimle olmaya devam etti, desteklerinin sürekli olacağına eminiz.
MS`in Vizörü denildiğinde ne anlaşılmalı?
MS hastalarının bazıları, bazı atakları sırasında görme sorunu yaşayabiliyor. 
Ne tür sorunlardan söz ediyorsunuz?
Bazen renklerle ilgili, bazen bulanık görme, bazen de çift görme gibi sıkıntılar bunlar... Gözle ilgili başka hastalıklarda da yaşanabilecek durumlar elbette bunlar... ancak gözü ile ilgili hiçsıkıntı yaşamamış birinin yaşadıklarımızı anlamasının zor olduğunu söylemek yanlış olmaz. 
MS`in Vizörü projesinden bir araya gelen fotoğraf karelerini özelliği bazılarının net, bazılarının bulanık kareler olması. Görünce çoğu kişi 'netlemeden çekilen her fotoğraf karesi böyle olabilir ne var ki bunda?' diyebilir. Elbette herkes böyle kare çekebilir, lakin herkes böyle görmüyor. MS`in Vizörü`nün sağlam gözlere, Msli bireylerin hatta başka şikâyetlerden dolayı,  bu sıkıntıları yaşayan insanların ne zorluklar yaşadığını anlatmaktan ziyade aradaki farkı gösterdiğinin anlaşılmasını umuyorum. Muhataplarımızın bir an için bizim yerimize kendilerini koyabilmeleri  ne kadar ince bir davranış olur. Belki bu MS`li kişi bir anne, baba, evlat,  eş, kardeş, arkadaş, akraba, komşu, patron ya da yolda karşılaştığımız herhangi biri olur. Kimbilir? Tabii ki bilemeyiz. 
MS (Multipl Skleroz) gözüyle çektiğimiz net ve bulanık fotoğrafları burada bir araya toplamaya var mısınız? Hedef, fotoğraf sergileri. MS`i gösterelim.' şeklindeki çağrılarınızın MS hastaları nezdinde bulduğu karşılığı da konuşalım;
MS hastalarının projeye yaklaşımı gayet olumluydu. Çoğunun fotoğraf merakı zaten fazlasıyla varmış, bulanık kare istemem ilginçgeldi bazılarına. Ve yanlışlıkla çektikleri kusurlu kareleri silmemeye, bana göndermeye başladılar. Sergi fikri tüm paydaşlarımızı heyecanlandırdı ve bu vesile ile aynı şehirlerde olanların arasında bir araya gelenler dahi oldu. Hatta proje sayesinde Kayseri`de iki ayrı grup olan MS dernek ve oluşum halindeki arkadaşlar sayfamızda birbirinden haberdar olup buluşma düzenledi. Ayrıca projede bir araya geldiğimiz bazı arkadaşlarla MS konusunu araştıran, ödevi ya da tez hazırlığı için araştıran birkaçöğrencinin çalışmalarına da yardımcı olmak için katıldık.  Sil Baştan isimli MS konulu tiyatro oyununu sahneleyen MS`li arkadaşlarımızdan da fotoğraflarıyla projeye dâhil olanlar oldu. Özetle benzer pek çok paylaşımlar için projemiz köprü vazifesi gördü. 
Sergileriniz için büyükçe bir paragraf açalım;
MS`in Vizörü Sosyal Sorumluluk Projesi İlk sergisini 5 Mayıs 2019`da Türkiye MS Derneği ile Hilton Boshporus İstanbul`da, 2. Sergisini Türkiye Fotoğraf Vakfı ile yine İstanbul`da, 3. Sergisini de Afyonkarahisar`da Cumhurbaşkanlığı himayesindeki Dünya Motosiklet Şampiyonası Motofest`te yapmıştır. 4. Sergi Konya Büyükşehir Belediyesi il Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı ile İstiklal Harbi Şehitlik Abidesi alanında ziyaretçilere sunuldu. 5. Sergimiz ise Konya Kule Site AVM`de gerçekleştirildi.  Ayrıca, Ankara MS Derneği ve Ankara Büyükşehir Belediyesi iş birliği ile internet sayfalarında 6 .ve 7. sergiler sanal olarak düzenledi. İstanbul`da yapılan son sergimiz ise 19 Ağustos 2021 günü  Point Otel`de düzenlenen Ulusal Model yarışmasında gerçekleştirildi.
Sergiler kamuoyundan beklediğininiz geri dönüşü aldı mı?
İstanbul da Türkiye Fotoğraf Vakfı`ndaki sergimiz 15 günden fazla ziyarete açık kaldı. Vakfa eğitime gelen fotoğrafla ilgilenen her yaştan insana ulaşmış olduk. Vakıf merkezinin hemen yakındaki Zeytinburnu Belediyesi etkinlik alanlarından birinde de çeşitli programlar düzenleniyordu, oraya gelen ziyaretçilerin birçoğunun da sergimizi ziyaret etmesinden dolayı mutlu olduk.
Fotoğraf-Hatice Hande Kapan
Covid19`la birlikte fiziki sergi çalışmalarımıza ara verip projeyi en başından itibaren yakından takip eden, desteğini esirgemeyen Ankara MS Derneği ve Ankara Büyükşehir Belediyesi ile iş birliği yaparak MS in Vizöründen 45 Kare isimli iki sanal sergi gerçekleştirdik. 
Bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?
Öncelikle bütün Türkiye de, bütün illerimizde başlangıçta en az birer sergi gerçekleştirmeyi sonrasında da sergileri ilçelere ulaştırmayı hedefliyorum. En büyük hedeflerimden biri uluslararası çağrılar yapabilmek. Aslında en büyük hedefim bir dernek, bir atölye haline gelebilmek.
Fotoğraf gibi, ahşap boyama gibi daha pek çok aktivenin iyileştirme gücüyle moral vesilesi olabileceğini düşünüyorum. Tıpkı MS in Vizörü için MSdaşlarımla aynı sebeplerle bir araya geldiğimiz gibi, daha pek çok proje ortaya çıkarabiliriz bence. 
Hatice Hande Kapan ve Kenan Sofuoğlu
MS ile mücadelede kişilerden, kurumlardan, devletten ne/neler bekliyorsunuz?
Devlet tedavi anlamında ilaçları karşılıyor ve takip ettiğim kadarıyla Nöroloji alanında MS uzmanı doktorlar neredeyse her hastanede var. Farkındalığı artırmak için yapılan çalışmalarda daha çok destek olabilir, hem kişiler hem kurumlar. Ben şu ana kadar daha çok kendi imkânlarımla, kendi ulaşabildiğim çevreyle buraya kadar getirebildim projemi. Ancak çok iyi öğrendiğim bir şey var şahıs olarak sosyal proje yürütmek hiçde kolay değil. Hele bir MS hastası için bu durum çok daha zor. 
'Bizim gibi görmeye var mısınız?'
Ancak ben bizim oraların deyimiyle biraz 'sırsıl'ım yani, tek rakibim Hacıyatmaz olabilir diyorum, her düşüp kalkışımda. Henüz maddi-manevi tam destek imkânı sağlayacak yetkili kişi ya da kuruma sesimi duyuramadım diye düşünüyorum ama umudumu asla kaybetmiyorum. Bir yerlerde varlar eminim, kim bilir, belki şimdi sizin vesilenizle duyarlar ve 'Bizim gibi görmeye var mısınız?' sorumuza evet derler.
Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
Bizim bir sloganımız var 'Bizim gibi görmeye var mısınız?' der MS in Vizörü. Siz ya da bir sevdiğiniz MS olmadan MS`in ne olduğunu bilin istiyorum, çünkü insan bildiği zorlukla daha kolay mücadele eder. Herkese, özel ya da resmi her kuruma aynı soruyu yöneltmek istiyorum gücüm yettiğince. 
Son olarak okuyucularımıza mesajınızı alalım;
Kıymetli okuyucularımız arasında MS`li ya da MS`li yakını varsa onlara yalnız olmadıklarını, bizim onları çok iyi anladığımızı söylemek istiyorum. MS olmayanları da MS`lilerin dünyasına biraz daha ilgili olmaya davet ediyorum. MS`liler nezdinde bütün hastalara ve onların faydasına çabalayan samimi kişi ve kurumlara da gerekli ilgi ve desteğin gösterilmesini umuyorum. Hastalara şifa ve herkese ömür boyu sağlık ve huzur diliyorum. 
 min. İlginiz için teşekkür ediyorum.
Ben de size ve gazetenize çok teşekkür ederim, bu kadar detaylı şekilde anlatma imkânı vermeniz çok kıymetli.
Teşekkürlerimle: Fotoğraflar için değerli dava adamı, şair, yazar, mütefekkir İsmail Hakkı Bağdat`a teşekkür ediyorum. 
Yazı no: 456