Migren ağrıları ve tedavisi

Abone Ol

Migren başlamadan önce hastada meydana gelen haller nelerdir?

Migren ağrısı başlangıcında bazı belirtiler verir.

Görme konusunda yanılma ve göze değişik yansımalar,

Duyma konusunda yanılmalar,

Bazı bölgelerinde uyuşma

Kulakta çınlaması

Konuşma bozuklukları

Karın şişliği

Ü şüme, el ve ayaklarda soğukluk

Esneme

Ağız kuruluğu

Vücutta su toplanması

Terlemede artış

Burun akması

Sık idrara çıkma

Açlık tatlı yeme isteği veya iştahsızlık

Konsantrasyon bozukluğu, dikkatin azalması, düşüncede yavaşlama

Kelime bulma güçlüğü, konuşurken takılma

Durgunluk,

Kimilerinde aksine aktivitede artış,

Kalp atışlarının hızlanması

Yüksekten başı dönme, migrenin diğer belirtilerinden bazılarıdır.

Gerilim baş ağrısı

Adından da anlaşılabileceği gibi, gerilim ve stres sebebiyle yaşanan baş ağrılarıdır.

Hemen hepimiz kimi zamanlarda hayal kırıklıklarına, üzüntülere, korkulara, strese gireriz. Aile içi ve sosyal hayatta bizi bekleyen umma gelişmeler olabilir.

Böylesi durumlarda ister istemez kasılır. Nihayetinde vücut etten kemikten değildir. Bu kasılmadan en çok etkilenen bölüm başımız ve boynumuzdur. Bu sebeple böylesi durumlarda şiddetli baş ağrıları yaşanır.

Bu tür ağrıyı migrenle karıştırmamalıdır. Zaten bu tür ağrının sebebini kişi kendi kendine biraz düşündüğünde bulacaktır.

Bu tür ağrıların en belirgin özelliği, boyundan başlayıp başa kadar çıkması ve orada çöreklenmesidir.

Migrenli hastalar ağrı tuttuğunda sakin bir yer ararken, gerelim baş ağrısında insanın içi içine sığmaz. Yerinde duramaz açık havaya şuraya buraya kendini atmak ister.

Gerilim baş ağrısı migrende olduğu gibi tek bir yerde oluşmaz.

Migrende ağrı öncesinde görülebilen görme bozukluğu ve diğer belirtiler gerilim baş ağrısında yoktur.

Bu tür ağrılarda akupunkturun kas gevşetici özelliği sayesinde çok iyi neticeler alınmakta ve hasta rahatlamaktadır.

Küme baş ağrısı

Özellikle göz çevresinde alın ve şakakta tek taraflı olarak görülen ağrılardır. Zaman zaman ortaya çıkar. Baş ağrısı kümelerine yol açar. Bu sebeple küme baş ağrısı adı çok yaygın olarak benimsenmiştir.20-40 yaş arası erkeklerde daha sık ortaya çıkar. Genetik değildir. Çocuklarda çok az rastlanır.

Küme baş ağrıları ataklar şeklinde gelir. Örneğin sabah saatlerinde, hemen her gün belirli bir zamanda tutar.

En çok göz çevresinde, gözün arkasında ve şakakta ağrı olur. Baş ağrısı ile birlikte gözde kızarıklık, kanlanma, göz yaşarması, burun akıntısı veya tıkanıklığı, alında ve yüzde terleme, göz kapağında şişme veya göz kapağı düşüklüğü bulunabilir.

Çok şiddetli olan bu ağrı krizleri 15 dakika 3 saat arası sürebilir.

Küme baş ağrısı birkaçhafta ile aylar sürebilen krizler şeklinde olabilir.

Alkol ve sigara küme baş ağrısı ataklarını artırır.

Boyun kaynaklı baş ağrısı

Boyun veya kafa arkasında yer alan sinir kökü, kemik, kas, eklem ve disk gibi yapıların çeşitli bozuklukları baş ağrısı şeklinde belirti verirler. (Bkz. Boyun fıtığı)

Boyundaki ağrıların muhtemel sebepleri

Boyun fıtığı,

Boyun kireçlenmesi

Fibromiyalji

Servikal artroz

Göğüsteki ağrılar

Göğüs ağrıları insanı en fazla endişelendiren ağrıların başında gelir. Çünkü ilk akla gelen kalpte bir rahatsızlık olup olmadığıdır.

Oya bu ağrıların % 10 ancak kalple ilgilidir.

Peki geri kalan ağrılar neden kaynaklanır?

İltihaplanmalar sebebiyle göğüste ağrı olabilir,

Kaslarının romatizmal hastalıklarından kaynaklanabilir.

Kabızlık şişkinlik gaz sebebiyle göğüste ağrı olabilir,

Boyun fıtığı ya da kireçlenme sebebiyle göğse ağrı vurabilir,

Kimi travmalarda göğüs kafesine gelen darbeler şiddetli ağrılara yol açabilir.

Bir darbe sonucu kırılan kaburgalar kaynamış olsa bile ileride nevralji adı verilen, bıçak saplanması, elektrik çarpması şeklinde ağrılara neden olabilir.

Akciğer iltihaplanması, zatürree ve tüberküloz sebebiyle göğüste ağrı olabilir,

Kalp ve dolaşım sisteminden kaynaklanan ağrılar

Kalp ve dolaşım sistemi bir bütün olarak ele alınır.

Kalp damarları, kol ve bacak damarları, damar sertliği ve damar tıkanmalarının daha çok rastlandığı ana damarlardır.

Çünkü bu bölgelerde dolaşım sistemine yardımcı damarlar fazla yoktur. O bakımdan buralardaki damarlar zorlandığında vücut zorda kalır.

Kalp ve dolaşım sisteminin görevi vücuda kan pompalamaktır. Vücuda lazım olacak her türlü besin ve oksijen kan vasıtasıyla gönderilmektedir.

Bir bölgeye yeterince kan gitmediği takdirde bölge hem beslenemez hem de zehirli artıklar orada kalarak o dokuda tahribata yol açar. Bu durumda vücut rahatsızlığı ağrı ile belli eder.

Yine damar tıkanmalarında da vücudun elindeki tek alarm, ağrıdır. (Bkz. Damar sertliği)

Maraş Akupunkturda ağrılar ve tedavileri

Maraş Akupunktur ve Lazer Tedavi Merkezi olarak biz diyoruz ki hastalığın kaynağına inmek önemlidir. Kaynağa inmeden uygulanan tedaviler yüzeysel olur.

Dolayısıyla Maraş Akupunktur olarak biz ne yapıyoruz?

Hastalığın teşhisinde elimizde iki yöntem var.

Birincisi, modern tıpta uygulanan teşhis yöntemi.

Bu yöntem, hepimizin bildiği, bugünkü modern tıbbın imkanlarıyla elde edilen, bütün tahlil, tetkik, röntgen ve MR çekimlerinden yararlanılan teşhis yöntemi.

İkincisi, akupunktur teşhis yöntemleri:

Akupunktur teşhis yönteminde, kollardan nabza bakarak tanı koyma, dil üzerine bakarak tanı koyma, kulaktan detektör uygulamasıyla tanı koyma vb. gibi teşhis imkanları vardır.

Yani böylece bizim,

Hastamızın rahatsızlığını teşhis etmede iki türlü imkânımız oluyor.

Bu da hastalığa tam ve doğru teşhis koymamızı sağlıyor. Doğru teşhis ise tedavi konusunda hem hastaya hem bize büyük bir avantaj sağlıyor.

Gelelim akupunkturun tedavideki etkilerine

Bir kere şunu kesinlikle bilelim ki,

Ağrılar ve ağrı belirtisi gösteren tüm rahatsızlıkların tedavisinde akupunktur, bilinen tedaviler arasında en etkili olanıdır.

Çünkü

Akupunktur, vücudu bir bütün olarak tedavi eder, yeniler

Neler mi yapar?

Vücuttaki bütün hücrelerde tamir bakım ve onarım faaliyetini başlatır.

Vücuttaki tüm bağ dokularını kuvvetlendirir.

Bu dokuların ve kan alması gereken tüm dokuların kanlanmasına sebep olur,

Vücutta ağrı adına ne varsa giderir veya azaltır.

Bağışıklık sistemini düzelterek şişkinlik, gaz, ekşime, kabızlık gibi birçok rahatsızlığı ortadan kaldırarak vücudun sindirim sistemini düzenler.

Bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar.

Bağışıklık sistemini dengeler,

Uykusuzluk, sabah yorgunluğu, halsizlik, stres gibi durumları ortadan kaldırır.

Beldeki ve boyundaki yapısal bozukluğu tedavi ederek, beyne kan ve oksijen gitmesini sağlar.

Damarların içcidarlarındaki tahribatı ve pıhtılaşmayı dağıtır.

Ödem çözücü özelliği sayesinde, damarlar ve sinirlere yapılan baskıyı önler.

Rahatlayan sinirler sebebiyle ağrı ve şikâyet ortadan kalkmış olur.

Vücudu zindeleştirir, gençleştirir.

Geleneksel tıp otoriteleri gerek migren gerek küme baş ağrılarında gerekse baş ve boyunda ağrılara sebep olan, kollara vuran ağrılara sebep olan boyun fıtığı ve kireçlenmeler gibi rahatsızlıklarda ideal bir tedavisi yoktur, diyerek ağrı kesiciler, anti-romatizmal ilaçlar, kas gevşetici ve antidepresan ilaçlar, boyun korseleri, boyun egzersizleri tavsiye ederler.

Buna rağmen ilerleyen vakalarda cerrahi müdahale yaparlar.

Oysa akupunktur ile migren ve bütün baş ağrılarında, boyun fıtığında ve boyun kireçlenmesinde vs. mevcut tedavi yöntemlerinden en az üçdört kat daha iyi neticeler elde edilmektedir.

Örneğin, ameliyat önerilecek safhaya gelmiş birçok hastamız, akupunktur tedavisi ile ameliyat olmaya gerek kalmayacak şekilde iyileşmişlerdir.