Yapılan son araştırmalara göre, Merkür'ün kuzey kutbu yakınındaki kraterlerde keşfedilen tuzlu buzulların aşırı yaşam biçimleri için doğru koşullara sahip olabileceği iddia edildi.

Bilim insanlarının Merkür'ün kuzey kutbu yakınında tuzlu buzullar keşfetmesi, güneşe en yakın gezegenin yaşama ev sahipliği yapma ihtimalini artırıyor. NASA'nın kullanımdan kaldırılan MESSENGER uzay sondasının geçmiş gözlemleri kullanılarak elde edilen yeni bulgular, Kasım ayında The Planetary Science Journal'da yayımlandı.

Arizona merkezli kar amacı gütmeyen Planetary Science'da gezegen bilimcisi yazarı olan Alexis Rodriguez, konuyla ilgili şunları söyledi:

“Bulgumuz, Plüton'da nitrojen buzullarının bulunduğunu gösteren diğer yeni araştırmaları tamamlıyor, bu da buzullaşma olgusunun Güneş Sistemimizdeki en sıcak sınırlardan en soğuk sınırlara kadar uzandığını ima ediyor.”

160 yıllık kuraklık haritasını çıkardı: Kritik bilgiler tespit edildi 160 yıllık kuraklık haritasını çıkardı: Kritik bilgiler tespit edildi

DÜNYADAKİ BENZEMİYOR

Live Science’ın haberine göre, Merkür'ün Raditladi ve Eminescu kraterlerinde bulunan söz konusu buzullar, Dünya'da düşündüğümüz tipik buzdağlarına pek benzemiyor. Bunun yerine, uçucu bileşikleri Merkür yüzeyinin derinliklerinde hapseden tuz akışlarıdır. Jeolojik açıdan uçucu maddeler, su, karbondioksit ve nitrojen gibi bir gezegende kolayca buharlaşan kimyasallardır. Merkür'ün tuhaf tuz bergleri asteroit çarpmalarıyla ortaya çıktı ve yüzeyin altında sıkışıp kalan bu malzeme ortaya çıktı; bilim adamlarının onları kraterlerde keşfetmesinin nedeni budur.

Her ne kadar Merkür'ün tuzlu yatakları tipik buzdağlarına veya Kuzey Kutup buzullarına benzemese de, Dünya'da da benzer şekilde tuzlu ortamlar mevcut, dolayısıyla jeologlar bu ortamların nasıl olduğu ve orada yaşamın ortaya çıkıp çıkmayacağı konusunda iyi bir fikre sahip.

Rodriguez, şunları da kaydetti: “Dünyadaki belirli tuz bileşikleri, Şili'deki kurak Atacama Çölü gibi en zorlu ortamlarda bile yaşanabilir nişler yaratıyor. Bu düşünce tarzı bizi Merkür'ün sert yüzeyinden daha misafirperver olabilecek yeraltı bölgelerinin olasılığını düşünmeye yönlendiriyor” dedi.

Yaşam için gerekli olan uçucu maddelerin, özellikle de suyun yeraltında hapsolması sayesinde Merkür, güneşin sert ışınlarından korunan yeraltı yaşamını sürdürebilir. Araştırmacılar, gezegen sistemlerinin " Goldilocks bölgelerine " (yıldızlarının etrafında sıvı suyun var olabileceği bölgeler) sahip olması gibi, yüzeyinin altında da benzer bir "potansiyel olarak yaşanabilir" bölgeye sahip olabileceğini ileri sürdü. Ve eğer Merkür hayata ev sahipliği yapabiliyorsa, Merkür'e benzer ötegezegenler, uzaylı yaşamı arayan bilim insanları için daha cazip hale gelebilir.

MERKÜR’ÜN GİZEMLERİ ÇÖZÜLÜYOR

Bu buzulların keşfi aynı zamanda Merkür hakkında uzun zamandır devam eden bir gizemin açıklanmasına da yardımcı oluyor: parçaları eksik olan kraterler. Araştırmacılar, bazı kraterlerde gözlemlenen küçük çukurların, çarpışmadan önce uçucu maddelerle dolu olduğunu ve bunların buharlaştığını ileri sürüyor.

Geriye büyük bir soru kalıyor: Uçucu katmanlar ilk etapta oraya nasıl ulaştı? Merkür'ün kuzey kutbuna ilişkin gözlemler, uçucu maddelerin tamamen oluşmuş bir manzaranın üzerinde biriktiğini gösteriyor.  

Kaynak: HABER MERKEZİ