Ekonomi

Merkez Bankası'nın faiz kararı ne olacak? Ünlü Ekonomist Cüneyt Akman değerlendirdi!

Abone Ol

Seçimlerin ardından Türkiye’nin bir numaralı gündemi ekonomi oldu. Milyonlarca vatandaşın beklediği asgari ücret zammı açıklandı ve yeni asgari ücret 11 bin 402 lira olarak belirlendi. Asgari ücretin 11 bin lira civarında olacağına dair bir beklentisinin olduğunu belirten Cüneyt Akman, rakamın beklentisinin üzerinde olduğunu söyleyerek şöyle konuştu:

“Rakam beklediğimden yüksek geldi. Bu durum, seçim ekonomisinin daha ılımlı da olsa süreceğinin ve çok etkili bir antienflasyonist programı uygulan(a)mayacağını ortaya koyuyor. Perşembe günü çok radikal yüksek faiz artırımı (yani faizin bir hamlede %30 veya üzerine çıkarılması) ihtimali de bu durumda azaldı.”

"FAİZ KARARINI TAHMİN ETMEK İMKANSIZ"

Yeni ekonomi yönetiminin faiz konusunda nasıl karar alacağını bilimsel açıdan tahmin etmenin imkânsız olduğunu vurgulayan Akman, “İlk kararlarından sonraki kararlarını tahmin etmek daha kolay olacak. Muhtemelen belki düne kadar ne karar alacakları konusunda kendilerinin de yeterli bir fikri yoktu.” dedi.

"ULUSLARARASI İKLİM BUNA UYGUN"

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve ekibinin tek görevi olduğunu söyleyen Akman, ekonomiyi bir cente muhtaç hale getiren Nebati dönemindeki uygulamaların sonucunda ihtiyaç duyulan acilen sıcak parayı ülkeye çekmek olduğunu belirtti. Yeni yönetimin yeterince sıcak para getiremezse görevden alınacağını iddia eden Akman, “İşin tuhafı fazla para gelirse de görevden alınırlar. Tek çareleri kendilerine ihtiyaç duyulmasından vazgeçilemeyecek kadar çabuk ama sınırlı para getirebilmek. Uluslararası yatırım iklimi de buna uygun aslında. Bunun için önce çok hızlı ve yüksek olmayan ama ‘Aman canım bunlar da korkak çıktı’ dedirtmeyecek kadar da yüksek bir artış gerekebilir.” şeklinde konuştu.

Cüneyt Akman’ın 22 Haziran Perşembe günü saat 14.00’te açıklanması beklenen Merkez Bankası faiz kararıyla ilgili dair değerlendirmeleri şu şekilde:

"ÇOK OYALANILIRSA İKİ RİSK ARTAR"

Üst tavanın sınırı dövizin kontrollü değerlemesini engellemeyecek kadar alçak olmalı; zira sıcak para $/TL 23-24'den ülkeye pek gelmez eğer kurun ciddi olarak düşeceğine inanmazsa ki bu mümkün değil şu an. Fakat 1000-1500 bp'ın altındaki artış da hayal kırıklığı yaratır. O zaman belki "çözüm" şu olur: Başta 650-1200 bp arası bir ilk artış. Güçlü sıkılaşma mesajı ile artışın süreceğinin bildirilmesi ve bir dahaki PPK'da 2000 bp'lık bir artış beklentisi oluşturmak ve ona yakın bir artışı o zaman yapmak.

Çünkü bir sorun daha var. Çok oyalanılırsa faiz artışında iki risk artar:

  • CB'nın ilk günlerdeki kredisi azalır
  • Faiz artışlarının uzun süreli yükselme trendi asıl akım beklenen devlet tahvillerinin fiyatlarının düşüş süresinin uzamasının gelecek paraya fren etkisi yaratması.

Yani siz bir malın fiyatının durmadan düşeceğini bekliyorsanız satın almayı geciktirirsiniz. O nedenle uzun zamana yayılmış faiz artışı beklenenin tersine fon girişine ket vurabilir. Borsaya gelecek dış para için de etki benzer olacaktır.

"GEREKLİ OLAN BALIK TUTMA TEKNİĞİ BUDUR"

Özetle ben Şimşek ekibinin yerinde olsaydım (iyi ki de değilim) önce sıkılaşma mesajı ile birlikte 650-800 bp arası bir faiz artırımı yapar; doları 25-26 bandına salar bir sonraki toplantıda 1500 puan veya biraz üstü bir faiz artışı daha yapardım. BDDK'nın "makroihtiyati" tedbirlerinin bazılarını da tamamen uygulamadan kaldırmazdım. Yabancı fonları "avlama" (artık kim kimi avlıyorsa) için gerekli balık tutma tekniği bence budur.

Tabi Şimşek ve ekibi hangi tekniği kullanacak ve sonu ne olacak göreceğiz. Sonuçta kışa girerken herhangi bir sıkılaşma programı sürdürmeleri hayal. Ne yapacaklarsa bu yaz dönemi ve sonbaharın ilk 2 ayı yapabilirler. (VECHEDDİN ARVAS)