Divan Edebiyatı letafeti, şiirsel anlatımı ile bugünün edebiyatını beslemeye devam etmektedir.
Aşkın lisanı diyebileceğimiz Divan Edebiyatı’nda şehirlere duyulan aşkın, övgünün, tabiat tasvirlerinin, şehirlerle ilgili bilgilerin tanımlandığı “Şehrengiz” eserler vardır. Farsça kökenli bir sözcük olan ‘Şehr-engiz’ şehir karıştıran anlamına gelir. Güzeller güzeli şehir tasvirlerini, bilgilerle edebiyatla harmanladıkları için şehir karıştıran anlamında şehrengiz denilmiştir.
Klasik Türk edebiyatında 16,17, 18. yüzyıllarda şehrengizler rağbet gören edebi türlerden olmuştur. Edebiyatımızda, bu edebi türde 84 şehrengiz örneği tespit edilmiştir. Mesîhî ve Zâtî, ilk olarak 1512 yılında Edirne için birer şehrengiz yazmışlardır. Kâtib, İstanbul ve Vize için, Taşlıcalı Yahyâ, İstanbul ve Edirne için birer şehrengiz yazmışlardır. Özellikle 16. yüzyılda rağbet gören bu edebi tür 18. yüzyıldan itibaren gözden düşmüştür.
Kırım kökenli bir ailenin mensubu, doğma büyüme İstanbullu ve Fatihli olan Mehmet Kâmil Berse, lise yıllarında Osmanlıca bir kitap olan Zâti’nin Edirne Şehrengizi ile tanışır. Yıllar sonra, İstanbul Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde on seneden fazla her ay anlatacağı İstanbul’unun program adı İstanbul Şehrengizi olacaktır. Mehmet Kâmil Berse, şehrengizleri çok sevmiştir. İstanbul’u anlatırken de aynı üslupta şehrin her bir köşesinde kendinden bir hatıra ile konuşmayı muhabbete dönüştürür.
Hz. Mevlânâ der ki: “Kâmil odur ki; koya dünyada bir eser,/ Eseri olmayanın, yerinde yeller eser.” Mehmet Kâmil Berse, on yıl devam ettirdiği İstanbul konuşmalarının ardından, kalıcı bir eser olarak İstanbul Şehrengizi kitabını okurları ile buluşturur.
İstanbul, şehirlerin sultanı, aşk, ruhumuzun huzur bulduğu şehir. İstanbul, her asırda şairlere, yazarlara, minyatür sanatçılarına, ressamlara ilham olmuş muhteşem insanları bağrında büyütüp beslemiş kutsal şehir. Zaman içinde şehirlerin asırlık ruhlarını, insanların eserlerinin izinde yaşamaya çalışıyoruz. Bugünün şehrini bugünün insanı olarak eserlere yansıtıp geleceğe izler bırakıyoruz.
Mehmet Kâmil Berse, “Doğduğum, büyüdüğüm, okuduğum, yaşadığım, büyüklerimi saydıklarımı sevdiklerimi toprağına verdiğim İstanbul’um için kaleme aldığım” diyor İstanbul Şehrengizi için.
İstanbul Şehrengizi ile okur dolu dolu bir İstanbul seyahatine çıkıyor. İstanbul’un kuruluşundan âdeta her taşına toprağına uçan kuşa kadar muhteşem bilgiler güzellemelerle anlatılıyor. İstanbul Şehrengizi aynı zamanda bir hatırat tadında ilerliyor. Mehmet Kâmil Berse, ailesi, hayatına dokunan ve dokunduğu insanlar dışında, Neyzen Tevfik’ten Hacı Arif Bey’e, Kani Karaca’dan Ali Kuşçu’ya kadar her asrın insanından etkileyici öyküler paylaşıyor.
İstanbul Şehrengizi, konuşan kapak minyatürü ile okuru içine çekiyor, göz dolduruyor. Eserin kapak minyatürü, Türk minyatür sanatçısı ve mimar merhum Nusret Çolpan’ın, ismini Matrakçı Nasuh’tan alan evladı Nasuhi Hasan Çolpan imzasını taşıyor.
İstanbul âşıklarına, kapak tasarımından içeriğine kadar buram buram İstanbul sunan, bugünlerde Kalem Kitabevi tarafından ikinci baskısı hazırlanan İstanbul Şehrengizi bir İstanbul masalını yaşatmak ve ruha şifa vadediyor.