Grand Turco
Fatih ve yeniçerileri opera sahnesinde İtalyanca konuşurken seyretmek ilginç bir deneyimdi. Rossini kendisinden 350 sene önce yaşamış çağ değiştiren Türk’ü düşünmüş ve Eğriboz seferini merak etmiş. Bu durum, Batının oryantalizm tutkusu ve merakı ile birleşince Maometto Secondo; İkinci Mehmet Operası ortaya çıkmış. II.Maometto’nun ilk gösterimi 3 Aralık 1820 tarihinde Napoli San Carlo Tiyatrosu’nda yapılmış, ardından bazı bölümleri değiştirilerek 1822’de Venedik’te sahnelenmiş. Rossini Venedik’ten Paris’e gidince, eser 1826 yılında Fransızca olarak yeniden yazılmış. Korint Kuşatması adıyla opera arşivlerine girmiş. Fakat 20. yüzyılın sonuna kadar tekrar sahnelenmemiş. Türkiye prömiyerini, 3 Kasım 1990 tarihinde Türkçe olarak yapan II. Mehmet Operası, bugün tam 34 yıl sonra orijinal dilinde Atatürk Kültür Merkezi’nde yeniden sanatseverlerle buluşuyor.
Avrupa'da Türk operalarına ilgi
"Türk operaları akımı" 18. yüzyıl ile 19. yüzyıl arasında zirveye ulaşmış sonrasında ise bu operalara duyulan ilgi yavaş yavaş sönmeye başlamış. Bilinen ilk Türk operası 1686’da Johann Wolfgang Franck tarafından İkinci Viyana kuşatmasından üç yıl sonra bestelenmiş. İsmi; Kara Mustafa. Padişah IV. Mehmet zamanında sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa 'nın II. Viyana Kuşatması başarısızlığından üç yıl sonrasına rastlıyor.
17. yüzyıldan başlayarak yaklaşık 200 yıl boyunca Avrupa'da yazılıp bestelenmiş operalardan Türkleri konu alan ve çoğunun da konusu Türkiye'de geçenlerin sayısı 200'ün üzerinde. Bunların birçoğu padişahların yaşantıları ile ilgili. Bu Osmanlı padişahlarının en başında, 20 kadar Avrupa operasına konu olan Kanuni Sultan Süleyman geliyor. Onu 10 operayla Fatih Sultan Mehmet takip ediyor. I. Bayezid (Timur'la olan ilişkileri dolayısıyla) 15 kadar operaya konu olmuş. Onları sırasıyla Sultan İbrahim, II. Ahmet ve II. Osman takip ediyor. Barbaros Hayrettin Paşa da 2 operada geçiyor.
Operadan Mutfağa Rossini
Rossini 1792’de İtalya’nın Adriyatik kıyısındaki bir kasabada, Pesaro’da doğar. Trompet ve korno çalan babası, politik nedenlerden dolayı iki kez hapse girer. Fırıncı kızı olan annesi Anna ise operada şarkı söylemektedir. 10 yaşına geldiğinde, o da annesi gibi kiliselerde ve tiyatrolarda şarkı söyleyerek para kazanmaya başlar. Rossini 14 yaşına bastığında, müziğe olan yeteneği kilisedeki hocaları tarafından keşfedilir ve böylelikle müzik okuluna yazılarak ilk eserlerini üretmeye başlar. İlk operası olan Evlilik Sözleşmesi’ni (La Cambiale di Matrimonio) 18 yaşındayken besteler. 20 yaşına geldiğinde ise 5 tane opera besteleyerek İtalya’nın en büyük bestecisi olur. 1830’lu yıllarda Fransa Kralı X. Charles’ın bestecisi olarak çalışır. Sevil Berberi, Evlilik Sözleşmesi, William Tell Overture, Otello, Cezayir’de İtalyan Kız, Giyom Tell, Külkedisi, II. Mehmet gibi pek çok önemli eserini de bu dönemde besteler. Özellikle Sevil Berberi, Mozart'ın Figaro'su ya da Verdi'nin Falstaff’ı ile aynı düzeydedir ve İtalyan komik-operasının başlıca temsilcisidir. 1815'te Napoli'nin başlıca opera evi San Carlo için İngiltere Kraliçesi Elizabeth'i konu alan bir yapıt besteler: Elisabetta. Gioacchino Rossini; Opera Buffa denilen güldürücü operalar yazdığından dolayı 19. yüzyılın karikatürcüsü kabul edilir. 37 yaşına kadar besteler yapan Rossini, toplamda 39 tane eser besteler. Rossini opera yazmayı bıraktıktan sonra mutfağa girer. Ünlü besteci hayatı şöyle tanımlıyormuş:
"Yemek yemek, aşk, şarkı söylemek ve içmek... İşte hayat denilen komik operanın dört perdesi." Rossini gastronomiye o kadar düşkündür ki, ünlü aşçılar birçok yemeğe onun adını vermişlerdi: Alla Rossini salata, Tournedo Rossini, omlet Rossini, haşlanmış yumurta Rossini bunlardan yalnızca birkaçı...
Sahnede II. Mehmet
II. Mehmet (Maometto II)’in librettosunu Anna Erizo adlı tragedyasından hareketle Cesare Della Valle kaleme almış. Romantik ögelerle yoğrulmuş olan yapıt tipik bir “opera seria” yani “ciddi opera” örneği. Fakat, II. Mehmet operasını, tarihi gerçeklikler göz önünde bulundurulmadan sadece bir sanat yapıtı olarak değerlendirilmesinin uygun olduğunu düşünenlerdenim. Dünya tarihinde ayrı bir başlık olan Fatih Sultan Mehmet’i, düşmanına aşık vali kızı Anna’nın dramatik ve nispeten sıradan aşk hikayesi içinde seyretmek bir yandan rahatsız etmedi değil. Neticede bu eser opera seria türüne bir örnek olsa da , tarihi konulara değinmesi yönüyle gözümde buffa opera örneğine dönüşüyor olması içimi rahatlattı.
Konusuyla ilgili bilgi vermek gerekirse; opera, izleyenleri 1470 yılına, Fatih Sultan Mehmet’in Venedik Savaşları sırasında kuşattığı Eğriboz (Negroponte) Adası’na götürüyor. Hem adalıları hem de Osmanlı yönetici ve askerlerini gösteren yapım, trajik bir aşk hikâyesi etrafında şekilleniyor. Kişilik değiştirme, sonradan açığa çıkma, gurur, aşırı duygusallık, gözyaşı ve acı gibi melodramatik unsurların neredeyse hepsinin kullanıldığına tanık olduğumuz temsil, savaş meydanları ve fetihlerde bile duyguların ön plana çıkarıldığı biçemiyle dikkat çekiyor. Şiirsel librettonun sahnenin üst kısmında Türkçe olarak yer alması önemli bir detay. Zira eser orijinal dilinde, İtalyanca. Oldukça etkileyici bir bakışla seyirciye sunulan kale, harem, meydan ve mezarlık enstantaneleri AKM’nin teknik unsurlarının başında gelen döner sahne ile heyecanı arttırıyor. Ayrıca fona verilen bulutlu gökyüzü görüntüleri, açık hava imgesini realistleştiriyor. Kostümler, ışık ve sahne tasarımı gibi başarılı. Zaman zaman uzun olduğunu düşünseniz de keyifli bir 2.5 saat geçiriyorsunuz ve İlber Ortaylı'nın da dediği gibi, “İnsanda Fatih Sultan Mehmet'i okuma ve tanıma isteği uyandırıyor.”