Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Fatma Tuncer
Fatma Tuncer

Kıyıya vuranların hikâyesi

Kuşluk vakti İstanbul’un sokakları işportacıların sesleri ile canlanır ve sıcak bir atmosfer şehrin bütün caddelerine yayılır. Saatler on ikiyi vurduğunda ise sokağı simitçiler de terk eder ve mahalle derin bir sessizliğe gömülür. Sonra bir ses, bir kıvılcım, bir hareket o akışın ortasına konar ve neşenizi zenginleştirir. Bu sabah bu akışa uyum sağlamaya çalışırken yüreğime dokunan bir telefon aldım. Tanımadığım numaraları açmaktan kaçınırım fakat nedense ilk defa hiç tereddüt etmeden telefonu açtım ve tanımadığım bir sesle karşılaştım. Telefondaki kişi kaygılı bir ses tonuyla   “beni tanıdın mı” diye sordu. Hafızamı yokladım ve “hayır” dedim. Genç kendini şöyle tanıttı: Ben Çocuk Esirgeme Kurumunda büyümüş biriyim, hatırlar mısınız birkaç yıl önce çalıştığın kuruma gelmiştim, aklım karışıktı ve ne yapacağımı bilemez durumdaydım bana ikramda bulunmuştun, uzun uzun konuşmuş ve sakinleştirmiştin. Belki hatırlarsın annemle babamın trafik kazasında vefat ettiğini, devlet korumasına alındığımı ve burada büyüdüğümü ve iş aradığımı söylemiştim. Hatta yalnızlığımdan, mutsuzluğumdan, aile özlemimden bahsetmiştim ve bu boşluğun hayatımı etkilediğini anlatmıştım. Bana  “dışarıdaki insanların yapabileceği her şeyi sen de yapabilirsin” demiş ve memuriyete geçiş hakkımın olduğunu söyleyip yönlendirmiştin. Çay ikram etmiştin ve bu toplumun bütün kadınları senin annendir ben de annen sayılırım demiştin. O an yüreğimde bir serinlik hissetmiştim, koca bir ailem ve pek çok annem vardı bunu inandırıcı bulmasam da hayalini kurmak beni rahatlatmıştı. O gün ikram ettiğin çay da en lezzetli ve en anlamlı çaydı benim için…

Bir ay önce memur olarak bir kuruma atandım artık aidiyet hissettiğim bir iş yerim ve arkadaşlarım olacak. Bu gün saat üçte de askere gitmek üzere yola çıkacağım, hayatımı değiştirecek iki önemli şeyi aynı anda yaşıyorum böyle durumlarda insanlar sevinçlerini anneleri ile paylaşırlar anne yoksa da onun yerine koyabilecekleri birinin şefkatine koşarlar. Bir kere karşılaştık ama on kere karşılaşsak da aynı yakınlığı göstereceğine inanıyorum ve seni annemin yerine koyuyorum. İletişim bilgilerin yoktu o yüzden bu iki haberi paylaşmak için kuruma geldim, umarım rahatsızlık vermemişimdir.

Devletin kurumlarında büyüyen bir gencin son sözü içimde derin bir sızıya dönüştü ve suçlu bir çocuk gibi başımı eğdim ve onu nasıl teskin edebileceğimi düşündüm. Sonra cesaretimi topladım ve “seninle iletişimimi sürdüremediğim için beni affeder misin” dedim. Sustu… Sonra “duygulandım böyle bir şeye hakkımın olduğuna inanmadığım için ne diyeceğimi bilemiyorum” dedi. Onunla karşılaşmamı ve aramızda geçen konuşmaları hatırlamadım ama ifadelerine göre düştüğü yerden kendi çabası ile kalkabileceğine inanmış ve orada bırakmışım. Elinden tutup kalkmasına yardımcı olabilirdim ama bunu yapmamışım. Derin bir mahcubiyet hissettim ve duygularımla düşüncelerim arasında gidip geldim.

Elimi yalnız büyümüş bir çocuğun başına koysam ne eksilirdi ki?  Anne sıcaklığını hissettirecek bir söz sarf etsem ne kaybederdim? Bir ikram, bir selam benden neyi alıp götürürdü?

Kurumlarda büyüyen çocukların güvenlik ve maddi ihtiyaçları karşılanıyor ve bu çocuklara iş imkânı da sunuluyor,  belli şartları taşıyanlar memuriyete geçiş yapabiliyorlar da fakat anne yoksunluğu derin bir yara olarak kalıyor ve onlara bu yoksunluğu hissettirecek tavırlar o yarayı daha da derinleştiriyor.

Telefonu kapatırken tekrar özür diledim ve bundan sonra ilişkilerimizin anne oğul olarak devam edeceğini ifade ettim. İfadelerimin kendisini iyi hissettirdiği belirtti ve teşekkür etti.   Saat üçte onu askere uğurlamak için çıkmak istedim fakat önceden programlanmış işlerim vardı, çıkamadım ve şu mesajı yazdım:

Sevgili Burak,  bu toplumda sütüyle, sevgisiyle, emeğiyle çocuklar büyütmüş bütün anneler senin annendir ve o anneler seni yalnız ve mahrum bırakmayacaklardır. Anneler kırılan kanatlarını onarmak için sevgilerini sana seferber edeceklerdir, buna yürekten inanmanı isterim.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR