Enfal/41’de ganimetlerde Allah'ın hakkının 5’de 1 yani yüzde 20 olduğu belirtilmektedir.

Bu yüzde 20 oran, ganimetlerde olduğu gibi zekat hesabının belirlenmesinde önemli rol almaktadır. Enfal suresi 41. Ayetteki Allah'ın payı olan yüzde 20’lik pay, aynı ayette geçen 6 gruba bölünür. 

Bu yüzde 20'lik paydan yola çıkarak zekat hesabıda yapılabildiğine bir bakalım.

Zekat ayeti olan Tevbe suresi 60. Ayette 8 grup var. Enfal/41’den öğrendiğimiz Allah'ın payı olan Yüzde 20'lik payı, 8 gruba dağıtmanız gerekiyor. Bu 8 gruptan hepsine vermeniz gerekmiyor. Bu 8 gruptan yalnızca bir gruptakine ulaşıp zekat verseniz bile sorumluluğunuzu yerine getirmiş olursunuz. Dolayısıyla sadece bir gruba verilecek zekatı hesaplamak için Allah'ın payı olan yüzde 20’yi, 8'e bölmeliyiz.

Zekat vereceklerin çoğunluğunu göz önünde bulundurduğumuzda, zekat verecek olan çoğunluğun bu 8 grubun hepsine ulaşması zaten mümkün değil. Bu 8 grupta kimlerin olduğuna baktığımızda, zekat verecek çoğunluğun, hepsine ulaşmasının mümkün olmadığı oradan da görülebilir. Mesela bu 8 gruptan bir grup olan köleler zaten günümüzde kalmadı.

Bu zekat verilecek 8 gruptan olan zekat toplayan memurlara, kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlara, Allah yolunda cihad edenlere, zekat verme yükümlülüğü olan herkesin ulaşabilmesi mümkün değildir. 

Zaten bu 8 gruptan bir gruptakine zekat verilmesi yeterlidir. O halde, yalnızca bir gruba verilecek zekatı hesaplamak için Allah'ın payı olan yüzde 20’yi, 8'e bölmeliyiz.

Peki Allah'ın payı olan yüzde 20'lik payı 8 e böldüğünüzde kaç çıkıyor?

Yüzde 2,5 rakamı karşımıza çıkmaktadır.

%20/8= % 2,5 eder. 

Yüzde 2,5’da tam tamına 1/40 (kırkta bir) yapmaktadır.

Enfal/41’deki ganimetlerle ilgili yüzde 20 olan Allah'ın payından yola çıkarak zekat oranının nasıl ortaya çıkabildiği konusunu biraz daha açalım:

Enfal/41’de yüzde 20 olan Allah'ın payı, sadece ganimete kasr edilmemiş yani sadece ganimete özgü kılınmamış.

Yani “Allah'ın yüzde 20 payı yalnızca ganimette şarttır, başka bir şeyde şart değildir” diye düşünmemizi sağlayacak bir işaret ayette yer almadığından, o tarafı açık bırakılmıştır. 

İlginçtir ki,  Enfal/1’de ganimet için "Anfal" kullanılmışken, Enfal/41’de ganimet için "Ganimtum" kelimesi kullanılmıştır. Bu "Ganimtum" kelimesi, düşmandan ve başkalarından elde edilen şeydir. Enfal/41’de Allah "Ganimtum" ibaresiyle, savaş ganimetinden bahsederken, başka şeye de bir işaret etmiş olmaktadır. 

Enfal/41’de "Ganimtum" ibaresi ile kapsamlı bir kelime kullanılmıştır. Bu kelime yalnızca savaştan elde edilenleri değil de, savaş dışında başka şekilde elde edilenleri de kapsamaktadır. 

O zaman zekat oranı Enfal/41’e göre, zekat verecek bir fert yani tek kişi için yüzde 20 mi? Hayır, değil. Çünkü ayette "Ganimtum" çoğul olarak gelmiş. 

Zekat, bir grubun belirli sayıdaki fertlerinin, yine tek kişiden toplayarak, toplanılmış diğer mallara ilhak ettiği maldır. Bu tanım, tam bir tanım değildir ama yalnızca buradaki meselenin anlaşılması için yetecek bir tanımdır. 

Çoğul olarak “Ganimtum” ifadesi geldiği için Enfal/41’deki Allah’ın payı olan yüzde 20’lik oran, zekat verecek tek kişi için bir zekat oranı değildir. Çünkü, bir fert yani tek kişi olduğum (grup olmadığım) için Allah’ın payı olan yüzde 20’yi, zekat ayetinde (Tevbe/60) bildirilen 8 gruba bölmeliyim. Allah'ın payı olan Yüzde 20’yi 8 gruba böldüğümde çıkan sonuç yüzde 2,5 yani 1/40 (kırkta bir) olur. 

Toparlayalım:

Hatırlayacak olursak, Enfal/41’deki Allah’ın payı olan yüzde 20’lik oran, ayetteki "Ganimtum" kelimesi sayesinde, savaşta elde edilenlerle ilgili olduğu gibi, savaş dışında elde edilenleride kapsamaktaydı. 

“Ganimtum” ifadesi geçen Enfal/41’e göre savaşta elde edilenlerin yüzde 20’si olan Allah'ın payı, aynı ayetteki 6 gruba bölündüğüne göre,  “Ganimtum” ifadesi geçen Enfal/41’e göre savaş dışında da elde edilenlerin yüzde 20’si olan Allah'ın payının, zekat verebilmemiz için zekat ayetindeki 8 gruba da bölüneceğini anlarız.

Zekat ayeti olan Tevbe/60’daki, zekat verilecek 8 gruptan bir gruptakine ulaşıp zekat verseniz bile sorumluluğunuzu yerine getirmiş olursunuz. Dolayısıyla sadece bir gruba verilecek zekatı hesaplamak için Allah'ın payı olan yüzde 20’yi, 8'e bölmeliyiz.

Bu durumda zekat oranı %20/8= %2,5 yani zekat oranı kırkta bir olur. 

İşte mütevatir bir haber olarak kesin bir bilgiyle bize müminler yoluyla yaşayan sünnet olarak gelmiş bu sünnet, Kur'an ile ispatlanmış oldu. Tabii ki, kırkta bir zekat oranı, en alt düzeyde verilecek zekat oranıdır. Zekatın kırkta birden fazla verilmesi pek çok kimse tarafından zaten teşvik edilmektedir.

Yolun doğrusu kendine apaçık belli olduktan sonra Resûlullah’a karşı çıkan ve müminlerin yolundan başkasını izleyen kimseyi saptığı yönde bırakırız... (Nisa 4/115)

Korunmuş dini (kitap ve hikmeti) yaşayan müminlerin yoluna, uymamızı isteyen bu ayet tam da bu konuyla ilgilidir. Bu ayet, Resulün ve Resule uyan müminlerin yolunun Allah tarafından korunacağı yani doğru din anlayışının (kitap ve hikmet ilminin) korunacağını, bundan dolayı Resule ve Resule uyan müminlerin yoluna uyulması gerektiği vurgulanmıştır. 

O halde Kuran'ın isabetli anlaşılıp, isabetli amel edilmesini sağlayan hikmete sahip olan Resulün ortaya koyduğu hikmetin (sünnetin), bu hikmeti (sünneti) yaşayan müminler yoluyla bize kadar ulaşacağına ayette bir işaret var. 

Maide Suresi 44. Ayette bahsi geçen hikmet sahibi Nebilere, itaat edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Çünkü bu ayet ile kastedilen Nebilerin, kendilerindeki hikmet ile Allah’ın kitabından ortaya çıkardığı Allah'ın hükmüne itaatin, kitaba itaat olduğu anlaşılır. Dolayısıyla kendilerindeki hikmet ile ortaya Allah’ın hükmünü koyan Nebilere itaatin yani Nebilerdeki hikmete itaatin, kitaba itaat olduğu anlaşılmaktadır. 

Nisa 4/65 ve A'raf 7/157-158’da bahsi geçen Nebi ve Resulün üzerinde bulunan hikmete itaatin, kitaba itaat olduğu anlaşılır. (Bkz. Nisa 4/80, Enfal 8/64, Ahzab 33/59, Ahzab 33/45) 

Namazı hakkıyla edâ edin, zekâtı verin ve Resule itâat edin ki merhamet olunasınız! (Nur Suresi 56. Ayet)

Bu ayet ile Namazı dosdoğru kılmamız ve zekatı vermemiz emredildikten sonra bu emirlerle alakalı olarak hikmet verilmiş Nebi ve Resule itaat etmemiz istenmiş. Yani bu ayetle,  Kur'an dışında Resule verilmiş hikmete itaat etmemiz sayesinde Kur'an'ın dışında Kitap ve hikmeti öğreten Resulden namazı ve zekatı öğrenip, uygulamamız gerektiğine işaret edilmiş.

Bu bilgiler ışığında, Kur'an dışında Kitabı ve hikmeti öğreten Resulün, namaz ve zekatla ilgili olarak bir uygulanış tarzını öğrettiği, Bakara 151'de Resulün hikmeti öğrettiği gerçeğinden de anlamaktayız. 

Doğrusu, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği gibi hükmedesin diye Kitabı sana hak olarak indirdik; hakkı gözet, hainlerden taraf olma. (Nisa 4/105)

Nisa/105’de, insanlarla ilgili bir konuda Hz. Peygambere, Allah'ın gösterdiği gibi hükmedebilsin diye, Allah'ın hükmünün ortaya konulabilmesinin, Hz. Peygambere gösterildiği belirtilmiş. Peki Allah, insanlarla ilgili bir konu olan zekatın kırkta bir oranıyla ilgili ilahi hükmünün ortaya konulabilmesinin Kur'an'da Resule nasıl yapılacağını ayrıntılarıyla hepimizin görebileceği şekilde nerede anlatmaktadır?

Kur'an'da, kırkta bir olan zekat oranının nasıl bulunabileceğini, Hz. Peygambere bunun nasıl gösterildiğini, hepimizin göreceği şekilde ayrıntısıyla Kur'an'da nerede anlatılmaktadır?  "Zekat oranını bulmak için, şu ayetlerden şu şekilde çıkarım yap" denilerek, bu konuyla ilgili Allah'ın hükmünü Kur'an'dan ortaya çıkartabilmeyi herkesin görebileceği şekilde Peygamberimize anlatan ayet yok.  

Peki Nisa/105'e göre Allah'ın hükmünün ortaya konulabilmesi, Kur'an indirilmiş Peygambere Allah tarafından nasıl gösterilebilir? 

Kur'an dışı hikmet vahyi (Nisa 4/113, Bakara 2/231), Hz. Peygamberin kavrama yeteneğini kullanarak ayetlerden çıkarım yapması (Bakara 2/151, Bakara 2/269), Kur'an'ın lafzı ve manasının, Hz. Peygamberin anlama makamı olan kalbine indirilmiş olması (Bakara 2/97) sayesinde Resule Allah'ın hükmü gösterilebilmektedir. 

Kur'an dışı hikmet vahyini kabul etmeyenler, Resulün sadece kavrama yeteneğiyle çıkarım yapıp, "hikmet ilmini öğretti" olarak inansa bile, Bakara/151’de geçen Resulün öğrettiği hikmet ilmine itaatin, Kur'an'a itaat olduğu gerçeğinden, bu konuları öğrenmiş akleden dürüst bir kimse kaçmamalıdır. 

Hiç kimse Nisa/105’de geçen Hz. Peygamberi zihninden kaldırıp, oraya kendini koyup, kendisine kesin biçimde gösterildiği bu ayette belirtilmediği halde kendisine hikmet ile Allah'ın hükmünün gösterildiği kesinmiş gibi bir iddiada bulunamaz. Bu ayette Hz. Peygambere verilen hikmet ile Allah'ın muradı olan hükmün tam isabetle Hz. Peygambere gösterildiği belirtilmektedir. Bana veya sizden birine, kesin bir biçimde Allah'ın muradı olan hükmün tam isabetle gösterildiği bu ayette belirtilmemiş.