Güncel

Kimse Allah’ın süreçteki belirleyici gücüne atıfta bulunmuyor

İsrail’in Gazze’ye yönelik kara harekatını durdurmasına dikkat çeken Dilipak farklı dinlerden herkesin ilahi mesaj verdiğini fakat kimsenin Allah’ın kudretli gücüne işaret etmediğini vurguladı.

Abone Ol

Mütefekkir Abdurrahman Dilipak “S.O.S. Kıyamet savaşı başlıyor mu?” başlığıyla kaleme aldığı yazısında İsrail çatışmaları etrafında Tel Aviv yönetimi ile bölgedeki aktörler üzerinden değerlendirmeler yaptı. İşte Dilipak’ın o yazısı:

Olayları görüyoruz.

Habat Meşiah’ın geldiğini söyledi. İran Cumhurbaşkanı BM Genel Kurulu’nda Mehdinin geldiğini açıkladı. Netanyahu ise, Yeni Ortadoğu haritasını gösterdi. Öte yandan “Algı operasyonları” Şeytani bir ifsad aracı olarak, medya üzerinden artırılmış sanal gerçeklik şeklinde medyanın elinde bir ipnoz ve illüzyon aracına dönüştürüldü. STK’lar ve akademi çevrelerinden bozgunculuk yapan birileri de bu vitrine “ıslah edici” rolünde “yalancı şahid” olarak konumlandırıldı adeta.

Görüyorsunuz, kimse kadir-i mutlak ve bir olan Allah’ın süreçteki belirleyici gücüne atıfta bulunmuyor. Bakara suresindeki ikazların hemen hemen hiç biri genel anlamda Müslüman ve diğer topluluklar tarafından ölçü olarak alınmıyor. İsrail oğulları “Dinle ey İsrail” diye başlayan uyarıları unuttu mu? Bizimkiler, asayı Musa’yı, yed-i beyza’yı, ebabil kuşlarını, Süleyman aleyhisselamın gücünü unuttular mı yoksa.

Sahi o Tel Aviv’deki, kara harekâtını ertelenmesine sebep olan sel neyin nesi idi öyle? Bölge bundan sonra hızla karışmaya başladı. O gün, Gazze’den İsrail hedeflerine yönelik 5000 roket fırlatıldı. Ardından Gazze sınırını geçerek İsrail’in sınır kasabalarına operasyon yaptılar. Tarımla uğraşan yerleşimcilerin yoğun olduğu bölgede kamp için gelen 2000 kadar donanımsız asker de bulunuyordu.

Hamas ve müttefikleri 7 ayrı Noktadan saldırdığı söylendi. Hizbullah’ın da desteklediği, farklı direniş gruplarının örgütlü olarak 5000 kadar roket fırlatması, ciddi bir haberleşmeyi gerektiriyor. Bu konuda MOSSAD’ın zafiyetinden de söz ediliyor. Mısır istihbaratının İsrail’i birkaç gün önceden bölgedeki hareketlilik konusunda bilgi alışverişinde bulunduğu söyleniyor. Rus, ABD, İngiliz istihbaratı da mı uyuyordu bölgede. Harekât öncesi gelişmeler konusunda birçok iddia var. Gerçek ne olursa olsun, sonunda bölgede Hamas’ın politikası belli. Eylemlerine devam ettiği de. İsrail’in hiçbir kural tanımadan sürekli baskı ve zulüm politikasını sürdürdüğü biliniyor. Artık İsrail hakkı da sokağa döküldü ve 40 haftadır halk direniyordu. Tutuklama, tehcir, yeni yerleşim bölgelerine karşı direnenlerin tahrik etmek için elinden geleni yapıyordu. Netanyahu’nun içerideki sivil tepkileri bastırmak için Gazze halkının direnişini bahane olarak kullanma planı ve Gazzelilerin bu durumda etkili bir karşı koyuş için hazırlığı vardı. Sonuçta o toprakların asıl sahipleri ve kendi halkı içindeki vicdan sahibi insanların direnişini kırmak için bu saldırı başlatıldı ve devam ediyor. Ve bu durum hem İslam dünyasında, hem de vicdan sahibi diğer ülke halklarının, hatta ABD ve AB li, İngiltere’de yaşayan insanların direnişleri ile farklı bir anlam ve değer kazanmaya başladı.

Netanyahunin ve Habat’ın kirli senaryoları deşifre oldu ve global bir karşı tepkiye dönüştü.

Ancak bu olayı ABD’de 11 Eylül’de yaşanan olaya benzetenler de var. İsrail bu olayı gerekçe yaparak kendisi için karşı cevabına gerekçe oluşturmuş oluyor. Bunun sonucu nedir?

-Gazze ve Lübnan’daki Hizbullah açık hedef olacaktır.

-İsrail bu durumu uluslararası camiada ve örgütlerde kendi lehine lobi için kullanacaktır.

-Hamas artık Filistin için taraf olarak kabul edilmeyecektir.

-İsrail kendi iç siyasi sorunları ertelenecek ve ötelenecektir.

-Gazze’ye karşı operasyon bahanesi ile Kudüs ablukaya alınacak, Müslümanların toplanmasına izin verilecek.

-Gazze’den tehcir edilecek Filistinliler, Mısır üzerinden diğer Arap ülkelerine ve bu arada Türkiye’ye tahliye edilmeleri gündeme gelecek.

-Güneyde Gazze tahliye edilirken, Kuzeyde Lübnan’dan Hizbullah tahliye edilecek ve Kuzey Filistin’deki Araplar, Hizbullah’tan boşalan bölgeye göçe zorlanacak. Ürdün ve Suudi Arabistan da bu Filistinli göç dalgasından nasibini alacak.  İsrail halkına ve askerlerine karşı muameleler abartılarak ve çarpıtılarak ekrana getirilirken, İsrail bu görüntülerin gölgesinde daha vahşi eylemler gerçekleştirebilir. Hatırlanırsa, Filistinli bir direnişçiyi yakalayıp taşla konulu kırmışlardı.

Bu süreç Dahlan senaryosu ile başlayan Kushner senaryosunun ardından bu gün HABATçılar “İbrahimî gelenek” ve “Nuhi yasalar” çerçevesinde bölgede yeni bir süreç başlayacak.

Tam da bu vesile ile Meşiah’ın gelişi, Emanet sandığının ortaya çıkartılması ve Mescidi Aksaya yönelik saldırılar artabilir. Evengelikler ise daha yüksek bir sesle, Tanrıyı kıyamete zorlamaktan söz edebilirler.

Cumartesi onlar için haram gün. Yarın daha zor bir gün olacak. Diyalog ve Diplomasi için çok geç. Bundan sonra Suudi Arabistan İran hattındaki gelişmeleri takip etmek gerek. Suriye Lübnan Hizbullah’ı için Logistik bir üs olmasının yanında Suriye İran ve Rusya’nın sıçrama tahtası. Bu saldırının sınırda ve İsrail’in diğer şehirlerinde ciddi bir paniğe yol açtığı görülüyor. Hamasın ve Hizbullah’ın menzili içinde olan Liman, hava alanları ve stratejik noktalar tahliye ediliyor. Bu arada ilk haberlere ve görüntülere itibar etmemek gerek. Bu süreç taraflar için aynı zamanda bir propaganda savaşına dönüşecek.

İslam Konferansı ve Arap ülkeleri sesiz. Hatta şaşkın. Türkiye bir yandan FKÖ ile Hamas’ın arasında arabuluculuk yaparken, öte yandan Filistin’le-İsrail arasında arabuluculuk rolü üslenmeye hazırlanıyordu.

Bu arada Muhtemel bir İran İsrail geriliminde, Suudi Arabistan’la İran arasında bir füze savaşı ihtimalini not etmek gerek. Geçen Aylarda İsrail’den Suudi Arabistan’a büyük miktarda  silah ve mühimmat sevkiyatı yapıldığını hatırlatalım. Türkiye-İran arasında birileri kriz çıkartmak için de bahane arıyor olabilir. Eğer İsrail Mescid-i Aksa’ya yönelik bir hazırlık yapıyorsa, Müslümanları Mekke üzerinden vurabilir. Yemen’den Mekke’ye yapılacak bir saldırının sorumluluğu da İran’a yüklenebilir. Müslümanlar birbiri ile çatışırken, kimse Kudüs’le ilgilenemez. Bu senaryo yeni değil. Oktar niçin ve nasıl Refah Partine yerleştilerse, bugün HABAT da aynı şekilde ve onun için Beştepe’de, AK Partinin içinde.

Bu vesile ile ABD’nin Ermenistan’la ortak askeri tatbikat yaptıktan sonra önemli bir miktarda silah ve mühimmatı Ermenistan’a bıraktığını ve ardından Fransa’nın da Ermenistan’a silah takviyesi yaptığını not edelim.

Bugün daha ne gördünüz ki, eğer Allah mazlumları korusun, bu iş kontrolden çıkarsa, bu günleri ararsınız. Hele önümüzdeki haftayı bir görelim.. Bu sorunlarla baş etmek, 40 yıldır baş edemediğimiz PKK ya karşı İHA-SİHA ve fırtına topları ile operasyon yapmaya benzemez.

2.YY’a fırtına gibi görüyoruz. İlk yüzyılda rüzgar ekenler, 2.YY’da fırtına biçecekler. İlk Yüzyılın son çeyreğinde bizim de vebalimiz var. Bu son kongrede AK Partinin TEK listesinden seçimlere bakın ve bundan sonraki gelişmeler için ne derece yaşanan gerçeklerin farkında olduğumuzu anlayın. Selam ve dua ile.