“Ketebethu Zeyneb!” serlevhasını yazar Zeynep Betül Özaltın’ın Ketebe Yayınları’ndan geçtiğimiz hafta okuyucularla buluşan ilk kitabı Hadi için tercih ettik.
Kitapsız Toplum!
Emmâ ba’d!! Merhum Olcay Yazıcı, cemiyetimizin büyük bir hızla kitaptan, edebiyattan, sanattan uzaklaşarak televizyon/sinema/internet kültürünü benimsemesi üzerine Kitapsız Toplum’u kaleme almıştı. Tabiatıyla bu keyfiyetten herkesten daha fazla (özellikle çizgi film, dizi film kahramanları üzerinden) çocuklar etkilendi. Yavrularımız gönüllerini yabancı çizgi/dizi filmlerin, içinden sübliminal mesajlar, bomboş hülyalar ve hayaller geçen gökkuşağı renklerine kaptırdı! Böyle bir ortamda aklıselim tab’ı müstakim çocuk edebiyatçılarına olan ihtiyaç bittabi zaruret kesbediyor.
“Okuma kitabı!”
Diğer bir zaruret de okuma kültürümüzün gelişmesine olan ihtiyaç... Okuma alışkanlıklarının tekâmülünde hemen herkes kendi imkânları nisbetinde mükellef. İlkokul kitaplarımızın üzerinde “okuma kitabı” ibaresi yer alıyor. Buradan, kitapların okunmaması gerektiği gibi bir anlam çıkartıyor olmalıyız ki her yüz kişiden 41’i henüz eline kitap almamış!
Hadi!
Böyle bir girişten sonra sözü, çiçeği burnunda çocuk kitabı “Hadi’’ye getirelim. Kitabın serencamından önce yazarının hikâyesine nazar edelim. Bakalım, üç çocuk annesi Zeynep Betül Özaltın kırk yaşında eline kalemi hangi mülahazalarla alma ihtiyacı hissetmiş: “…Aslında geriye dönüp baktığımda fark ettiğim yazma hevesimin günlük tutarak başlaması oldu. İlkokul dönemimden bu zamana uzanan, bazen uzun aralar verdiğim ama hep devam ettiğim bir eylem olmuş günlük tutmak benim için. Sadece kendi hayat serüvenimi okumak, değişen bazen de hiç değişmeyen zihinsel süreçlerimi fark etmek için bile değermiş. Tabi, o yaşta bunları düşünerek başlamam mümkün değildi ama çocuklarımızı ileriden bugünlerini okuyacakları notlar almaya, günlük tutmaya teşvik edebiliriz.
Biraz kaygılı ve duygusal bir yapım olduğundan çocuksu şiirler, hikâyeler, benzetmelerle kendimi günlüklerimde rahatlatmaya çalışmışım. Sonra şiirler girdi hayatıma. Şarkı sözü ezberler gibi şiir ezberlediğim bir dönem oldu. Rahmetli Mevlana İdris’e yollamıştım bazılarını. Dergide yayınlandığında ne kadar mutlu olduğumu anımsıyorum.
Okudukça, okumaktan zevk aldıkça yazma hevesim arttı. Bu hevesle yazarlık atölyelerine katıldım. Çocuklar için hikâye yazma mülahazası ise anne olmamla başladı.
Üç çocuğuma da döne döne okudum çocuk kitaplarını. Bazı kitaplar sadece onlara değil bize de yazılmış gibiydi. Küçük Prens’in mesela, sadece bir çocuk kitabı olduğunu kim iddia edebilir? Özellikle resimli çocuk kitapları okumak, resimleri yorumlayıp kitap üzerine sohbet etmek her zaman keyif aldığımız birliktelik oldu bizim için. Sonra ben hikâyeler anlatmaya başladım onlara ve şimdi “ Hadi” ile inşallah tüm çocuklara…
Hadi’nin hikâyesi!
Şimdi sıra, Hadi’nin hikâyesini yazarı Zeynep Betül Özaltın’ın lisanından dinlemede: “Hadi”nin kahramanı Zaz bir şehir çocuğu. Ve her şehir çocuğu gibi oradan oraya yetişmeye çalışan bir çocuk. “Hadi” aslında kendime bir eleştiriydi. Kendime, benim gibi tezcanlı ebeveynlere ve bu koşturmacaya mecbur hissettiren düzene, yavaşlayarak öğrenmek isteyen bir çocuğun yani Zaz’ın dilinden eleştiri.
“Hızdan başımın döndüğü bir zamanda kahramanım Zaz çıktı ortaya” diye başladım kitabı tanıtırken. Tam da böyle bir zamanda aniden durdum. Pandemi sebebiyle hepimiz durduk. Önce biraz sarstı bu hal. Derken, çocuk büyütürken bunca koşuşturmanın değil, sakin ve yavaş anların öneminin farkına vardım. Yaşadığımız çağın gerçeği olan hızdan tamamen uzaklaşmak mümkün değil. Doğru da değil belki de.
Hayatın yoğunluğu içindeki kıymetli anları yakalamak gerek. Çocuklarla yetişmeye çalışırken bir yerlere, durup gökyüzüne bakabilmek. Ya da kek çırpmaya çalışırken çocuk, yavaşlığını izlemek.
Çocukların öğrenmeleri için yavaşlamaları gerekiyor!
Öğrenmesi için yavaşlaması gerekiyor çünkü. O etkinlikten bu etkinliğe koşmak yerine, kabaran kekin içine koyduğumuz malzemelerden bahsetmek, sadece bakınmak bazen beraberce. Kıymetli anlar yanıbaşımızdaymış. Bu kadar basit aslında. Ama her zaman idrak etmek bu kadar basit olmuyor. Özellikle benim gibi iş bitirmeye odaklı bir fıtratınız varsa ve “Hadi” kelimesi cümlelerinize ilave edip bol bol serpiştirdiğiniz bir edatsa.
İşte “Hadi”nin hikayesi.”
Değerli okuyucularımız, “ülkemizde çocuk edebiyatı ihmal ediliyor” şeklinde bir hüküm cümlesini dillendirdiğimizde herhalde hata etmiş olmayız. Bu keyfiyete çocuk edebiyatının bazı edebiyatçılar tarafından küçümseniyor olması da zemin teşkil ediyor. Oysa çocuklara söyleyecek sözü bulunanların hayal ve his dünyalarının daha bir derin olması gerekmez mi? İlk çalışmasını kurgu türünde veren yazar Özaltın, kitabının kahramanı Zaz özelinde mezkûr gerekliliğin altını şu cümleleriyle çiziyor: “Bu derin fikir tartışmalarının yapılabileceği bir konu. Sizin söylediklerinize katılıyorum. Bununla beraber son zamanlarda ebeveynlerin bilinçlenmesiyle çocuk kitaplarına rağbet arttı. Özellikle bize ait, bizden hikâyeler topluma aidiyet hissi veriyor. Milletçe ortak değerlerde buluşmak; bunu çok önemsiyorum. Diğer taraftan edebiyatın evrenselliğini de unutmamak gerekiyor.
Resimli çocuk kitaplarında resim ikinci metin kabul ediliyor. Dolayısıyla çizerler de bu alanda çok önemli bir yere sahip.
“Hadi” özelinde konuşursam bir resimli çocuk kitabının ne kadar büyük bir ekip çalışması olduğunu gördüm. Yazar, çizer, editör, yayınevi ve kaliteli yayınlar talep eden okuyucu, hepsi bütünün parçası.
Hadi’nin çizeri çok yetenekli bulduğum ve inşallah yolunun açık olduğunu düşündüğüm sevgili Betül Geçeci oldu. Çizimleri ve kullandığı renkleriyle çocukların ruhuna hitap eden sevimli, metin ile uyum içinde bir kitap oldu.
Hadi’nin yol göstericisi, editörü sevgili Kevser Yılmaz’dı. Bu alanda çok emeği olan Kevser’in de yine Ketebe çocuktan yakın zamanda “Şimdi” isimli şahane bir resimli çocuk kitabı çıktı.
“Hadi” özenle hazırlanmış keyifli bir çocuk kitabı
Ekibin başında tüm süreci yöneten, yönlendiren aynı zamanda birçok çocuk kitabının yazarı ve editörü olan sevgili Didem Demirel vardı. Son okumaları yapan sevgili Sare Esen
ve yayına hazırlayan tüm Ketebe çocuk ailesi ile “Hadi” özenle hazırlanmış keyifli bir çocuk kitabı oldu.”
İttifak gazetesi camiası nezdinde Hadi’nin yazarını tebrik ederken, muhatabımızdan okuyucularımıza bir mesaj da iletiyoruz: “Sizin nezdinizde İttifak gazetesine bu güzel yazı için çok teşekkür ederim. Kitapla alakalı bir mesaj vererek bitireyim öyleyse: Hadi yavaşlayalım.
Zaz artık acele etmek istemiyor.
Zaz artık acele etmek istemiyor. Çiçeğinin büyümesini izlemek, keyifle resimler çizmek ve ailesiyle doyasıya vakit geçirmek için daha fazla zamana ihtiyacı var. Hem belki o zaman bu kadar hızlı büyümesine de gerek kalmaz!”
İbrahim Ethem Gören-Yazı No: 505