Geçen yazımızda bütüncül tıp uzmanlarının hakkaniyetli bir şekilde yaptığı araştırmalarda insanın en sağlıklı beslenmesinin doğal yol ile olduğunu tespit ettiklerini dile getirmiştik.
Bu konuyu örnek vererek anlatmaya çalışacağımızı söylemiştik...
Örneğin Osteoporoz hastalarına kalsiyum preparatları uygulanıyordu yıllar yılı...
Yaklaşık kırk elli senedir bu böyle sürüp gitti... O zaman şöyle düşünülüyormuş... Eğer hasta için osteoporoz teşhisi konulduysa buna uygulanacak tedavi kalsiyum ve türevlerinden oluşan vitaminler, ilaçlar vb. takviyesi...
Niye bu preparatlar ve takviyeler veriliyordu?
Çünkü bu tür hastalar incelendiğinde halk arasında kemik erimesi denilen tıp alanında mineral veya kalsiyum kayması denilen durumlar oluşuyormuş...
Vücut bunu yerine koyamadığı zaman kemiklerin vücudu taşıyamama ve kırılma riski oluşuyormuş...
Bu sebeple vücudun bu mineral ve kalsiyum eksiğini tamamlamak için hastaya dışarıdan kalsiyum ve mineral takviyesine gidiliyormuş...
Kimi hasta bunu oral yoldan kimi enjeksiyon yoluyla vb. almaya başlıyordu... Ama yıllar sonra bir şey fark edildi ki vücuda dışarıdan ne kadar takviye verilirse verilsin vücut bu kalsiyumu ve minerali emilim sağlayamıyor...
Ve vücudun bu emilimi sağlayamaması bir depoda benzin azalıp da benzin takviyesi gibi mekanik bir durum değilmiş... Vücudun rahatsızlığı meğer bu emilimi sağlayamaması imiş...
Rahatsızlık da bu sebeple ortaya çıkıyormuş...
O halde vücut emilim sağlayabilse zaten zamanında nasıl sağladıysa şimdi de sağlayacak... Şimdi sağlayamadığına göre dışarıdan da vitamin veya mineral verseniz de emilim sağlamayan bir bünye olduğu için fayda olmuyor...
Peki bu gerçek ne zaman ortaya çıkıyor?
Osteoporoz hastalarında sebep sonuç araştırmasına başlandıktan sonra...
Eskiden böyle bir araştırma hiç akla gelmemiş. Değerler düşük, emilim az o halde ver dışarıdan takviyeyi...
Ama sonra?
Bir tahlil yapıyorsunuz ki bu kimselerin kanında kalsiyum miktarları yükselmeye başlıyor...
Niye böyle oluyor?
Çünkü kemik yapı dışarıdan alınan ve kana karışan bu kalsiyum ve mineral miktarını vücut emilim yapamayınca kandaki kalsiyum miktarı yükselmeye başlıyor... Kemiğe de geçemiyor...
Geçemeyince fazladan gelen bu kalsiyum plakları damarlarda ilave yük olarak dolaşmaya başlıyor... Zaman içinde bir bakıyorsunuz ki kalsiyum plakları damar sertliklerine damar tıkanıklıklarına yol açıyor... Hatta kalp krizlerine, pıhtı atmalara, emboli hadiselerine bile sebep olabiliyor...
Bu problemleri bütüncül tıp uzmanlarına sorsanız sayfalarca anlatabilirler size...
İşte bu gerçek ortaya çıkmaya başladıktan sonra diyor ki uzmanlar bu işin çözümü dışarıdan bu tür takviye vermek olmamalı. Aksine bir de damarlara gereksiz yük bindirmiş oluyoruz... Kalsiyum azlığı sebebiyle kemik kırılsa bile ortopedik müdahale yapılır ama kana yüklenen gereksiz kalsiyum vücuda ayrıca geri dönüşü olmayan birçok rahatsızlığa davetiye çıkarabilir...