Pera müzesi ,Pera ve Pera bağları..
Pera dendiğinde zihnime gelenler elbetteki öncelikle Pera Müzesi sonrası çorap söküğü gibi geliyor arkası..Kaplumbağa Terbiyecisi’nden , Vergennes Kontesi’ne (18.yy da bile Osmanlı'ya duyulan hayranlığın göstergesi olarak bence önemli bir eser), Elçi tabloları’ndan , Venedik Balyosunun Topkapı Sarayına kabulü’ne , Kahve molası ve geçmişin İstanbul’una dair daha pek çok şey.
Pera deriz de nereden gelir Pera?
Kelime anlamı, Yunancada “karşı tarafta, öte tarafta”. Peki nereye göre karşı taraf,muhatabı neresi?
İstanbul, ilk kuruluşu ve sonraki imparatorluk dönemleri de dahil olmak üzere merkezi şimdiki Sultanahmet kabul edilir.İşte Pera’da o karşı ve öte taraftır.Gelişimi 14yy. Dayanan semt önceleri Pera Bağları denilen yemyeşil bir alan ve üzüm bahçelerinin olduğu bir bölgedir.Matrakçı Nasuh’un minyatürlerinde bunu doğrular niteliktedir. Galatada yerleşmiş Ceneviz İtalyanlarının Haliç limanını gözlem ve kontrol amacıyla Galata kulesini yaptırmasıyla bölge gelişmeye başlar. 15.yy sonlarına geldiğimizde Galata Sarayı Mektebi (mektebi sultani) , bugün hala aktif olan Galata Mevlevihane’si, Şahkulu Camii, Ağa Camii ve Asmalı Mescit açılır.Pera semtinin hareketlenmesi yabancı elçiliklerin dikkatini çeker. 16.yy başlarında Fransa’ya bölgede yerleşim izni verilmesi milat kabul edilebilir. Ağırlıklı Rumlar olmak üzere Ermeniler, museviler ve az sayıda Türk vatandaşın yaşadığı bir bölge olmuştur Pera. 19.yy Tanzimat fermanı başka bir dönüm noktası olur bölge için. Batılılaşma hareketlerinin başlamasıyla cazibe merkezi haline gelir ve popülerliği gün geçtikçe artar. Lüks mağazalar, sefaret sarayları, eğlence mekanları ve kiliseler açılmaya başlar.
Günümüzde çoğunun hala ayakta olduğu Pera-İstiklal yapıları inşa edilmeye başlar.Dünya da popüler olan Art Nouveau akımı yapılan anıtsal ve görkemli binaların mimarisinde etkilidir. 19 yy. Sonlarında artık Pera’nın ayrı bir yeri vardır İstanbul için. Batılılaşmanın simgesi halin gelmiş bölge Paris ile oldukça paralel bir biçimde şekillenir. Kültür, sanat alanında da bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Cafeleri, restoranları, tiyatro ve sanatçı atölyeleri ile gece gündüz yaşayan hareketli bir hal almıştır. Dünya turizmi içinde önemli bir nokta haline gelmiştir.Bu da başka bir ihtiyacı ortaya çıkarmıştır, barınma ve otelcilik. Büyük Londra Oteli, Pera Palas, Tokatlıyan ve Tepebaşı Bristol Oteli öncelikli açılan otellerdir.
20.yy ortalarına gelindiğinde Pera-Beyoğlu cazibesini kaybeder ve otellerin kimi kapanıp atıl hale gelirken kimi de işlevini değiştirir. Bristol Oteli de işlevinin değiştiği binalardan biridir. 2005 yılına neo klasik üsluptaki ön cephe korunarak iç mekanı müzecilik anlayışına göre tekrar tasarlanarak günümüzdeki Pera Müzesi halini almıştır. Şimdilerde Suna ve İnan Kıraç Vakfına ait müzede birbirinden değerli yağlı boya tablolar, çini ve seramik antika parçalar yer alıyor.
Belirli periyotlar ile değişen süreli sergiler ile dünya çapında usta sanatçıların eserleri sergileniyor. Güncel olarak, İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi Tam yerinden sergisi ile; 16. Ve 17.yy tarihlenen şahane panoramik İstanbul gravürlerini görüyoruz. Gelecek Hatıraları sergisi ile ; Kütahya çini ve seramikleri ile hazırlanmış ve modernize edilmiş parçalar karşımıza çıkıyor.Süreli sergiler 24 Mart 2024 e kadar pazartesi hariç diğer günler ziyaret edilebilir. Müzenin ilk katlarında yer alan Oryantalist Resim Koleksiyonu ,Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu ve Kütahya Çini ve Seramik Koleksiyonu gibi sergiler ise süresiz sergiler olarak yer alıyor. Özellikle Oryantalist resim Koleksiyonu bölümü 17-20 yy. Arası yerli ve çoğu yabancı sanatçıların İstanbul’u görüşü, Osmanlı’yı betimleyişi ve Osmanlı sanatçıları ile karşılıklı etkileşimlerinin görülmesi anlamında önemli bir yere sahip.