Kariye Camii fetih ruhu ile ibadete açıldı

Konstantinopolis tarihinde, 1204’te başlayan Latin istilası, 1261’de son bulmuş şehir tekrar ele geçirilmiştir. “Palailogoslar” devri olarak da adlandırılan bu son dönemde, imparatorluğun ekonomik durumu, kaynakların daralması dönem mimarisinde büyük bir yapı faaliyetine olanak vermemiştir.

Abone Ol

Khora Manastırı (Kariye Camii) olarak bilinen yapının kilise binası, kiborion plan tipinde inşa edilmiştir.  Kariye Camii, mimarisi ve özellikle günümüze kadar canlılığını koruyan mozaik ve duvar resimleriyle Bizans sanatının en önemli yapıtlarındandır. Arkeolojik çalışmalar neticesinde beş yapım evresi olduğu tespit edilmiştir. Birinci yapım evresi, yalnızca doğu tarafındaki altyapıda görülmektedir, duvar tekniği bakımından 5. yüzyıl sonları ile 6. yüzyıla tarihlenir. İkinci yapım evresi 9. yüzyıla tarihlenmektedir.  11. yüzyılın sonunda Komnenoslar döneminde, neredeyse tamamen yıkılmış olan yapının üzerine yeni bir kilise inşa edilmiştir. Üçüncü yapım evresinin kalıntıları, bugünkü yapının naos duvarlarının alt kısmında görülebilmektedir. Üçüncü evre yapısı, bilinmeyen bir nedenle yıkılmış ve 1120 yılında Isaakios Komnenos tarafından baştan yaptırılan dönem dördüncü evredir. Beşinci yapım evresi 1314-1321 tarihleri arasında Theodoros Metokhies tarafından yaptırılmıştır. Yapının pano resimlerinin tamamı dini içerikli ve İsa’nın, Meryem Ana’nın, azizlerin, diğer peygamlerin yaşantılarından bir kesit sunmaktadır. Ortodoks Hristiyanların hac merkezlerinden kutsal bir yer olan yapıda, mezar şapeline geçişi sağlayan geçiş kapısının solunda “üçleme” (Deesis) panosunda yer alan İsa figürü, “Meryem’in ölümü” (koimesis sahnesi), Kariye panoları içinde başyapıt gibidir. Günümüze kadar kalmış olan mozaikler de büyüleyici güzelliktedir.   

1453 yılında İstanbul’un Fethi ile Fatih Sultan Mehmed, kültürel bir miras olarak devraldığı Konstantinopolis’in hiçbir yapısına zarar verilmesine izin vermedi. Tebaanın dini yaşantısına da müdahale edilmedi.  İstanbul’un deha Fatih’i, her bakımdan harap bulduğu İstanbul’u ticari, kültürel ve şehircilik açısından bir imparatorluğu yansıtacak görünümde olması için hızla inşa faaliyeti başlattı. Bu anlamda Konstantinopolis’in ikinci kurucusu olarak düşünebileceğimiz Fatih Sultan Mehmet, İslamlaşmış “İstanbul” olmuş şehri, kutlu fethin gücünü dünyaya gösterirken diğer taraftan amacı dünyanın siyasi ve ekonomik merkezi konumunda bir metropol inşası, nüfus planlaması şekillendirmekti. Fatih Sultan Mehmed’in fetihten itibaren gösterdiği büyük hoşgörü kendisinden sonra gelen padişahlara da tevarüs etti. 

Khora Manastırı, İstanbul’un Fethi’nden sonra elli sekiz yıl daha kilise olarak işlevini sürdürdü. 1511’de cemaati kalmayınca II.Bayezid zamanında camiye çevrildi sağ köşesine bir minare eklendi. Bu işlemleri, Osmanlı tarihinde savaş meydanında ilk ölen sadrazam olan devrin sadrazamı Atik Ali Paşa gerçekleştirdi.  Kilise camiye çevrilirken resimleri kazıyıp yok etmek yerine basit bir badana, yer yer üstlerine tahta çakarak gözlerden gizlenen eserlerin günümüze kadar korunarak gelmesi büyük Osmanlı hoşgörüsü ve kültürüne işaret eder. Osmanlı tarihinde bu şekilde yüzyıllarca cami olarak kullanılan Kariye, 1947 yılında resimleri ortaya çıkarılarak müzeye dönüştürüldü. İstanbul’a gelen gezginlerin, sanat tarihçilerinin büyük ilgi gösterdiği yapı müze olduğu dönemde ziyaretçi akınına uğradı. 

Napolyon Bonapart “Dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu.” derken Fransız yazar ve politikacı Alphonse de Lamartin “Dünyaya bir kere bakmak zorundaysan sadece İstanbul’a bak!” sözleriyle dünyanın gözündeki İstanbul’un önemine örnek teşkil ediyor. Asırlar boyu Doğu Roma İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğuna başkentlik yapmış kubbelerin, minarelerin kutlu şehri İstanbul’da  attığımız her adımdan, dokunduğumuz her varlıktan, verdiğimiz maddi manevi tahribattan  sorumluyuz. İstanbul’u korumak ve kültürel mirasına sahip çıkmak borcumuz. 

Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olan ve 21 Ağustos 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle cami statüsüne çevrilen İstanbul Edirnekapı’daki Kariye Cami 79 yıl sonra fetih ruhu ile ibadete açıldı, emeği geçenler var olsun, hayırlı olsun. Tarih bilinci ile mekânın ruhunu okuyup, manayı birleştirebilen ruhlara ne mutlu…