Dünyada dehşet verici can kayıplarına, korkunç yıkımlara yol açan savaşların üstesinden, barış yaşatır, savaş öldürür diyenlerle gelinir.
Soğuk Savaş sonrasında, silahlanma yarışı sona erecek, silahsız güçler önem kazanacak derken, silahlı güçler ülkelerin gündemlerinden hiç düşmüyorlar. Yirminci yüzyılın sonunda, Yirmibirinci yüzyılın başında, Asya’da, Afrika’da, Avrupa’da ülkelerin sınırlarını aşarak, küreselleşen savaşlar birbirlerini izliyorlar.
İslam siyasal düşüncesinin öncüleri, barış hukuku kadar savaş hukukunu da önem verirler. Güçlü silahsız güçlerin olduğu ülkelerde güçlü yasaların, güçlü yasaların olduğu ülkelerde güçlü silahlı güçlerin olduğu görülür. Kimsenin yasaların üstünde olmadığı ülkelerde, yönetimler güçlerini silahlı güçlerden önce yasalardan alırlar.
Türkiye’de hem Osmanlı, hem Cumhuriyet dönemlerinde, silahlı güçler üretimde ve yönetimde önemli yer tutarlar. Her dönemde darbeler, ülkenin ekonomik, siyasal, kültürel gücüne büyük zarar verirler. Bu yüzden ülkelerde silahsız güçlerle, silahlı güçlerin dengelenmeleri, hem yönetim, hem üretim yapısına güç kazandırır.
Ülkelerde yönetenlerin güçleri yönetilenlerden, yönetilenlerin güçleri üretimlerinden kaynaklanır. Yasaların başlar üstünde taşındığı ve saygı gösterildiği ülkelerde, kimse haksızlığa uğramaz. Bunun için savaşların, büyük zararlar verdiği kare dünyada, bütün ülke yönetimleri, savaşı önleme, barışı savunma sorumluluğu taşırlar.
Amerika’nın Irak’ta, Rusya’nın Ukrayna’da, İsrail’in Gazze’de başlattığı savaşlar, bütün ülkelere hesapta olmayan faturalar ödetiyorlar. Sınırları aşan savaşların, yol açtıkları yıkımlar, yönetimleri nükleer silahlar başta olmak üzere, bütün silahları toplayıp meydanlarda yakmaya zorluyor. Silahlarını denetemeyen ülkeler, silahlarla denetiliyorlar.
Hiroşima’yı, Nagazaki’yi kısa zamanda yerle bir eden, yüzbinlerce yaşlıyı, kadını, çocuğu öldüren bombalar, gündemden hiç düşmüyorlar. İkinci binyılın başında, dünyanın bütün ülkelerinde, nükleer silahlar konuşuluyor. Güvenliği sağlayamayan, “Birleşmiş Milletler”in yenilenmesi, öncelikli sorunların arasında yer alıyor.
Barış sanatların en eskisi, bilimlerin en yenisi olma yolunda ilerliyor. Silahlı güçlerden daha çok silahsız güçlerin önem kazandığı dünyada, Roma’nın savaş yasaları önemlerini yitirirken, Medine’nin barış yasalarının önemleri artıyor. Savaş yasaları kadar barış yasalarını geliştirmeye çalışmayan ülkeler, güçlerini ve etkilerini yitiriyorlar.
Sınırsızlaşan kare dünyada, kazananları olmayan savaşlar taraflara, geçmiş yüzyıllarda benzeri görülmeyen bedeller ödetiyorlar.