Hayatımızın özeti şu üç şeyden ibarettir: Kapılar, yollar ve tecrübeler… Kapılar yeni başlangıçlara ve yeni deneyimlere götürür bizi ve aidiyet hissettiğimiz mekânlarla, bağ kurduğumuz insanlarla,  yaşadığımız olaylarla birlikte yenilenir ve taze bir sabaha açılırız. Her şeyin bir başı bir de sonu vardır ve bitişlerle başlangıçlar arasında gidip geliriz.  İçinde bulunduğumuz an harekettir, arkada bıraktıklarımız ise izdir, sözdür, sestir ve tecrübedir…

Her başlangıç bir doğuştur ve her doğuş bir uyum sürecidir. Uyum sürecinde alışkanlıklarımızla yüzleşir ve kendimizi değişime açarız. Yeni mekânlara taşınır, kalabalıklara karışırız ve müştereklerimiz kalplerimizi yakınlaştırır. Yeni duruma uyum sağlarken örülen duvarları yıkar ve kardeşlikte birleşiriz. Kendimizi güvende hissederiz ve iyiliği yaymak için ellerimizi birleştirir, birbirimizden güç alırız. Kitapların satırlarına sığmayan şeyleri hayatın içinde öğrenir ve tecrübeye dönüştürürüz. Hayatın kendisi bizatihi bir okuldur ve hepimiz bu okulun hem talebesi hem öğretmenleriyiz.  Öğrenirken öğretiriz, öğretirken öğreniriz.

 Zaman dünyanın bütün yükünü omuzlarına almış sessizce akıyor ve biz bu akışın tam ortasındayız… Hayallerimizin, beklentilerimizin ve eylemlerimizin bizi götürdüğü yere doğru akıyoruz. Üst kimliğimiz insan ve bu büyük bir iddia… Bu iddiamızda samimi olduğumuzu ancak merhameti yaşayarak ve yayarak ortaya koyabiliriz.

Yaşadığımız ya da şahit olduğumuz çatışmaların, hak ihlallerinin, uyum sorunlarının, akışı bozan tüm tutum ve davranışların merhametle onarılabileceğini bilir ve bunun için çaba gösteririz. Toplumun refah ve huzuruna katkı sağlayacak olayları resmedip hasıl olacak hoşnutluğu paylaştığımız gibi merhameti sürgün edildiği mekanlara yeniden taşıyabilmek için bir araya gelir ve hak ihlallerine dikkat çekeriz. Gazetecinin yaptığı iş budur ve bu konuda en büyük destekçisi hiç kuşkusuz onu kritik eden ve cesaretlendiren okuyucusudur.

Bugünden itibaren haftada üç gün köşemde okurlarımla gündelik hayatta karşılaştığımız ferdi, toplumsal ve ailesel sorunlara çözüm arayacak ve birbirimizden güç alacağız. Bu konuda en büyük destekçim okuyucu kardeşlerim olacak ve onlardan gelecek her türlü destek ve destekleyici eleştirinin sesime güç vereceğine inanıyorum. Nitekim sorunlarımız da sorularımız da müşterek ve biz birlikte çok daha güçlüyüz.

Çağın getirdiği sorunlar karşısında insan kimliğimizi güçlü tutarak ayakta kalabiliriz ki;  bunun için tüm iyiliklerin beslendiği merhameti yaşamak ve yaymak zorundayız. Biz bununla büyür, bununla güçlenir ve bununla var oluruz. Edindiğimiz malumatlar, statüler, geçici konumlandırmalar bizi diğerlerinin nazarında güçlü kılabilir ancak büyütemez. Biz merhametimizi birleştirerek güçlenir ve sorunlarımıza şiddetle değil merhametle çözüm ararız. Biz merhametin her çağda ve her dönemde kazanan taraf olacağına yürükten inananlarız…