Körpe çocuklar, açlık, ekmek ve paylaşılan lokmalar... Küçük kız çocuğu elindeki bir parça ekmegi yanındaki dört çocukla paylaşmaya çalışıyor. Ekmeği iki eli arasında sıkıca tutup bir kere ısırmaları için diğer çocuklara uzatıyor. Açolan çocuklar daha çok ısırmak için hamle yapınca ellerini çekip diğerine uzatıyor ekmeği ve kalan son lokmayı da kendi ağzına koyduğunda en küçükleri bir lokma daha istiyor. Minik kız payına düşen lokmayı ağzından çıkarıp küçük çocuğa veriyor. Film burada bitiyor 
İnternette yüzlerce, belki binlerce benzeri olan ve bize son derece sıradan gelen bir video görüntü. sıradan, çünkü böyle bir görüntüyü izleyipte başını ellerinin arasına alıp düşünen kaçkişi vardır acaba? Kaçkişi savrulmuş, dengesini kaybetmiştir. Kaçkişinin yüreği burkulmuş, bir şeyler kopmuştur içinden? Kaç  kişi ağlamıştır hıçkıra hıçkıra.   
Hangimiz empati kurabilmiş, hangimiz kendi çocuğumuzun böyle bir durumda kalabileceğini derinlerinde duymuştur, hangimiz hoyrat bir lümpenliğin girdabında ezildiğimizi farketmiştir? Hangimizin boğazında düğümlendi lokmalar? Hangimizin aklına geldi acından ölenler.. 
Kurulduğumuz mükellef sofraların şatafatlı resimleriyle fiyaka basarken nasıl gelsin ki aklımıza. Nasıl anlayalım açlıktan ölenleri, evsiz kalanları, ülkesinden koparılanları, kendi vatanında tutsak olanları...
Açların halinden anlamak için midelerimizin esaretinden kurtulup duygularımıza sarılmamız gerekmiyor mu? Kaybolmaya yüz tutmuş duygularımızı hapsoldukları yerden çıkarıp yeniden kullanmadığımızda sıranın bize de gelebileceği hiçaklımıza gelmiyor mu? 
Vurdumduymazlık zulme rıza göstermek, bu da bizatihi zulüm değil midir? Bir haksızlık gördüğümüzde önce elimizle, olmazsa dilimizle düzeltmemiz, ona da gücümüz yetmiyorsa en azından tarafımızı belirlemek adına kalbimizle buğz etmemiz gerekmiyor mu? 
Sahi kalbimiz var mı bizim?