TARİHİN ÖTEKİ YÜZÜ

Nuri Demirag 25

Nuri Demirağ

Haber 1:

"Büyük Önder, Türk Hava Kurumu'na 10.000 lira verdi." (Cumhuriyet, 30 Mayıs 1935)

Haber 2:

"Bir yurdsever Hava Kurumu'na 120 bin lira verdi" (Cumhuriyet, 31 Mayıs 1935)

Merak ettiniz mi devlet başkanınınkinden 12 kat fazla bağışta bulunan bu “yurdsever” kimmiş:

Nuri Demirağ'ın kardeşi Abdurrahman Naci Demirağ.

Fakat asıl bomba şimdi patlayacaktır.

Yurdu demir ağlarla örme işinde parladığı için “Demirağ” soyadını almış olan Abdurrahman Naci Bey’in kardeşi Nuri Demirağ ne kadar bağışta bulunacaktır acaba?

Bahse girenler dahi olur. Kimi 500 bin lira bağışta bulunacağını iddia eder, kimi de 1 milyon lira. Fakat Nuri Bey hep büyük düşünür, düşünülemeyeni düşünür daha doğrusu düşünülemeyeni düşünmesiyle maruftur. Beklenmeyen bombayı patlatır sonunda:

Benden bu millet için bir şey istiyorsanız en mükemmelini istemelisiniz. Mademki bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyle ise bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim.”

Mühürzade Nuri Bey veya yeni soy adıyla söylersek Nuri Demirağ derhal kolları sıvar ve bütün işlerini tasfiye ettikten sonra yanına aldığı birkaç mühendisle Avrupa’nın yolunu tutar. Bir yanda uçak ve motor fabrikalarını gezerken diğer yanda Beşiktaş’ta Uçak Etüt Atölyesi’nin temelini atmıştır. Asıl hedefi ise memleketi Divriği’de bir uçak fabrikası kurmaktır.

Türk Hava Kurumu’nun uçak ihalesine katılır ve yabancı girişimciler de olmasına rağmen en uygun fiyatı vererek ihaleyi kazanır. 12 adet eğitim uçağı ve 60 planör yapılacaktır. Aşağıda okuyacağınız Nuri Demirağ söyleşisi işte tam bu tarihî safhaya tanıklık etmektedir.

Nuri Demirag Ve Ucak Fabrikasi

Nuri Demirağ'ın uçak fabrikası.

Sen misin havacılığa kalkan?

1938 yılı sonunda isim ve soy isminin baş harflerini taşıyan NUD 36 adlı 12 adet uçağı imal eder. Fakat… Tam teslim edecekken yabancı akreditasyon kuruluşlarının da olumlu rapor vermelerine rağmen THK uçakları almaktan vazgeçiverir. Karara itiraz etmesi de bir işe yaramaz, mahkeme aleyhine sonuçlanır.

Büyük bir hayal kırıklığı yaşayan Demirağ bu defa THK’ya satamadığı ve yurt dışına satmasına da izin verilmeyen uçaklarını Yeşilköy Havalimanı civarındaki arazisinde kurduğu Gök Okulunda değerlendirmeye çalışır. Bütün masraflarını karşılıksız üstlendiği öğrencilere pilotluk eğitimi aldırır. Üste de ayda 150’şer lira gibi o zamana göre oldukça yüksek bir burs verir.  Buradan ilk mezunlar 9 pilottur, arkasından yüzlercesi yetişecektir. Ama…

Tam bir buçuk (1,5) milyon lira yatırım yapan Nuri Demirağ bu engellemeler sonucunda iflas edecek ve maalesef Yeşilköy’deki Gök Okulu ve arazisine de, Beşiktaş’taki atölyesine de devlet tarafından el konulacaktır. Uçaklar hangarda çürütülecek ve sonunda hurdacıya satılacaktır.

inönü

İsmet İnönü

Nuri Demirağ’ın kızı Mefkûre Azak babasının havacılık alanında yaptığı ve yapacağı işlerin tek parti zihniyeti tarafından nasıl engellendiğini şöyle anlatır:

“En büyük engel İsmet İnönü ve çevresiydi. ‘Nuri Demirağ parlar da benim yerime geçer’ diye endişelenirlerdi. Bu yüzden tüm işlerine engel olmaya çalıştılar. Uçak fabrikasının en iyi çalıştığı zamanlarda İran’dan, Irak’tan uçak siparişi geliyordu; ancak ‘yakarız yine sattırmayız’ diyorlardı.” (Fatih M. Dervişoğlu, Nuri Demirağ: Türkiye’nin Havacılık Efsanesi, Ötüken: 2010, s. 144; Arif Emre Gündüz, Demir Kuş, Albaraka: 2020, s. 246.)

Nuri Demirag Kupur Gazete

Siyasette de önünü kestiler

Peki Nuri Demirağ daha sonra ne yaptı?

Tek Parti idaresinin kırıldığı 1945 yılında ilk siyasî partiyi kurdu ve CHP’nin hizmet düşmanlığı zihniyetiyle mücadeleye kalktı. Fakat partisini de, yayın organlarını da kapattırdılar. 

ÖDP eski genel başkanı Ufuk Uras’ın babası Hasip Uras hatıratında az bilinen bir bilgiyi nakleder:

“(Nuri Demirağ) Türkiye’nin çok partili devreye girmesini istiyordu. (Bu amaçla 1945 yılında) İlk muhalefet partisi olan MİLLİ KALKINMA PARTİSİ’ni kurdu. İsmet İnönü faaliyetine müsaade etmeyince, Nuri Demirağ, Birleşmiş Milletler Sekreterliğine yazdığı mektupta “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, halen demokrasiye geçmemiştir. İkinci bir partiye müsaade etmediğinden, Birleşmiş Milletler’e alınmaması gerekir.” (diye yazdı) Sayın İnönü, Birleşmiş Milletler’den bu doğrultuda gelen yazı üzerine Celal Bayar’ın parti kurmasına müsaade etti. Bu vesile ile Milli Kalkınma Partisi de faaliyetine başladı.”

1954 seçimlerinde Demokrat Parti’den milletvekili seçilen Nuri Demirağ 1957 yılında vefat ettiğinde Keban Barajından Boğaz (15 Temmuz Şehitler) Köprüsü’ne kadar nice projenin arkasındaki beyin susmuştu.

O sustu ama mirası bugün Kaan’lar, Kızılelma’lar, Sungurtekin’lerin omzunda göklere yükseliyor. İftihar ediyoruz. İftihar ettiklerimiz arasında bir zamanlar bu yolda yıllarını, emeğini, parasını harcayan bir kahramanı anmazsak başarımız nakıs kalacaktır.

Unutmayalım ki, değerlerini bilmeyen milletler değer yetiştiremez.

Coşku dolu bir söyleşi

Şimdi size Nuri Demirağ’ın 87 yıl önceki bir söyleşisini sunuyorum. Kendisi 1937 yılında sipariş aldığı zamanki coşkulu günlerinden selam versin bize:

Nuri Demirag Ucak 1

“-On beş senedir aklım fikrim hep bu işte idi; Türk, tayyaresini kendi eliyle yapmalıdır. Mademki bir millet tayyaresiz yaşayamaz, o halde bu yaşama vasıtasını haricin lütfundan beklememelidir.

Size, bir iş adamı sıfatiyle söylediğim şu söze inanınız: On seneye varmayacak, biz bütün tayyarelerimizi, -en küçük bir vidasını bile haricden getirmeğe lüzum ve ihtiyaç görmeden- baştan başa kendimiz yapabileceğiz.

Üç aydır işe başlamış bulunuyoruz. Şimdiki halde (Türk) Hava Kurumu’nun siparişleri olan 10 mekteb tayyaresiyle 15 plânörü yapmaktayız. Bunlar sekiz ay sonra Kuruma teslim edilecektir.

Yapmak istediklerimiz bundan ibaret değildir. Ben asıl büyük tayyare fabrikasını doğduğum memleket olan Divrik’te (Divriği) kurmak üzereyim. Bu yaz demiryolu oraya varır varmaz, fabrikanın da temeli atılacak ve müessese en kısa zamanda ikmal edilmiş olacaktır.

O zaman Beşiktaş’taki tesisat bir model atölyesi halinde işlemekte devam edecektir.

İstanbul’da bir de tetkik ve ihtira laboratuarı tesisi mukarrerdir. Bu laboratuar ilim ve fenne müstenid ihtiraata bir inkişaf sahası olacaktır.

Dedim ya, göreceksiniz. Türkün bu sahada da nelere kadir olduğunu pek yakında göreceksiniz.

Türk, 300 sene evvel, havalanmak kimsenin aklına gelmediği bir zamanda, uçmuştur. Dördüncü Murad zamanında yaptığı bir uçakla müteaddid defalar Okmeydanı’nda uçmağa muvaffak olan Hezarfen Ahmed Çelebi nihayet kendisini Sarayburnu’ndaki köşkünden seyreden Hünkârın gözleri önünde, Galata kulesinin tepesinden uçarak Üsküdar’da Doğancılar’a inmemiş miydi?

Demek isterim ki, tayyarecilik bizim için yeni ve yabancı bir iş değildir.

Fakat bugün, başlangıçta Avrupa’dan bir hayli şey öğrenmek mecburiyetindeyiz. Onları da asla ihmal etmiyoruz. Yakında gene Almanya’ya gidiyorum. Orada mevcud 70 tayyare fabrikasını bizim için daima göz önünde bulundurmak, asla ihmal edilmeyecek bir derstir.

Buradaki fabrikanın bahsettiğim siparişlerden başka meşgul olduğu meseleler arasında ilk plânda paraşüt meselesi var. Şimdiye kadar bir bütün paraşütlerimizi haricden alıyorduk. Halbuki Bursa ipeğinden, Avrupa’dan gelenlerden daha mükemmel paraşütler yapılabileceğini uzun boylu tetkikat neticesinde anladık. Bu husustaki tecrübelerimiz son günlerde müspet neticeler vermiştir. Pek yakında ilk Türk paraşütlerini imale başlayacağımızı sevinçle söyleyebilirim.” (Cumhuriyet, 27 Ocak (Kanunusani) 1937.)

Nuridemirag Haber 1

İnönü arsasına neden el koydu?

“Nuri Demirağ İstanbul (Boğaz) köprüsünün maketini yapıp Atatürk’e sundu. Atatürk çok beğendi. İsmet İnönü’ye gönderdi. Maket orada kaldı. Ağabeyimin babama gönderdiği mektupta, “Babacığım, İspanya’dan altı adet uçak siparişi almıştık, onu tamamlamak üzereyiz. Aynı zamanda Cumhurbaşkanımız (İsmet) İnönü, Yeşilköy Hava Okulumuzu ziyarete gelecekler, bundan sonraki mektubum gecikecek” diye yazdı. Bir ay sonra aldığımız mektup, bizim ve memleketimiz için üzücüydü: “Babacığım: Size üzücü bir haber vereceğim. Cumhurbaşkanımız geldiler. Hava alanını ve okulu gezdiler. Her şeyi beğendiler. Nuri Beyin odasına geçildi. Ben büroda onlara hizmet ediyordum. Nuri Bey, yaptığı işleri bir bir Cumhurbaşkanımıza ve yanındaki kişilere arz etti. Sonunda şöyle konuşma geçti:

- Nuri Bey, her şey çok mükemmel, daha ileriye gitmek için niçin devletle işbirliği yapmıyorsunuz?

- Teşekkür ederim. Senelerdir söylediğiniz hususta uğraştım. Fakat başaramadım. Devlet mensupları benden rüşvet istiyorlar.

Bu söz üzerine İnönü bozuldu.

- İspat eder misin?

- İspat ederim. Müsaade ederseniz evrakları getireyim, diye yazıhaneye geçti. İnönü yanındaki zevata dönerek,

- Zenginliği başını döndürdü. Hava alanını istimlâk edin. Uçakları sattırmayın.

Nuri Bey içeriye girdiğinde, İnönü ayağa kalkmış, kapıdan çıkarken karşılaştılar. Bir şey söylemeden otomobiline binerek ayrıldılar. Sonunda uçakların kusurları var diye sattırılmadı. Hava alanı metrekaresi bir buçuk kuruştan istimlâk edildi. Yarım kuruş vergiye gitti. Bir kuruştan parasını aldı. (Not: Başka kaynaklarda miktar “bir buçuk lira” şeklinde geçmektedir.)  Sayın İnönü yardımcı olsaydı, bugün dünyanın en iyi uçaklarını imal etmiş olacaktık.”

Nud36 1

Erzincan depremi için toplanan yardımlar Saracoğlu mahallesine harcandı

Nuri Demirağ Gök Okulunu kapatmak mecburiyetinde kaldı. Yedi pilotunu Kabataş lisesine gönderdi. Oradan Üniversiteye gittiler (Dr. Kemal Uras, Yüksek mühendis İhsan Anıl, Öğretmen Alâeddin Çulcu. Avukat Nazif Aslan -sonra Milletvekili oldu-, avukat Hüseyin Danacı ve Osman Şahin.) Naci Bey İtalya’dan bir mühendis getirterek Divriği planını yaptırdı. Bakanlıktaki B.M.M.’nin önünde 5 dönümlük arazi üzerindeki binayı (bu bina şimdi, B.M.M. Başkanının evi) Meclise hibe etti. Erzincan felaketinde (27 Aralık 1939) Nuri beyle birlikte 40 adet depreme dayanıklı baraka yaptırdı. Devlet ise, dış devletlerden Erzincan için gelen yardımın bir kısmını, Erzincan için, çoğunu Ankara da yapılan Saraçoğlu mahallesi lojmanlarına kullandı. (Hasip Uras, Hayat Bir Tecrübedir)

Gazeteleri de kapatıldı

1945'de parti kurulmasına müsaade edilince ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkınma Partisi'ni kurar. Bir de Yurtta Kalkınma isimli gazeteyi çıkarır. 1948'de gazetesi kapatılır. Bu kez Tez Kalkınma adıyla yeniden çıkarmaya başladığı gazetesi de kapatılır. Sonra adı Öz Kalkınma olur.

Milli Kalkinma Partisi 1

İnönü’ye mektup

Nuri Demirağ’ın Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye yazdığı mektup herkesçe bilinmeli. Hele 2. sayfanın sonunda bir cümle var ki insanı can evinden vuruyor:

"Bu uğurda şimdiye kadar harcanan 1,5 milyon lira ile, hoş karakterim buna müsait değil ya, farz-ı muhal 15-20 adet han apartman yaptırır, senede 150-200 bin lira irad (gelir) alarak istediğim yerde gezer, tozardım."

Nuri Demirağ'ı bugünün Nuri Demirağ'ları adına unutturmamalıyız.

Kaan 7